09 Ağustos 2010

Aygünaşıkları

Bu sabah 8:20 gibi dolmuşa binmek için site dışında beklerken bizim sitenin girişinde oğluyla sebze satan teyze geçti önümden. "Ah," dedi, "çok sıcak. Geceleri uyunmuyor. Yine uyumadım dün gece, cevizin altına gidiyorum biraz uyuyayım diye." Dün gece biraz daha iyiydi dedim. Poyraza döndü çünkü. Nem azaldı. Elimde pazar çantam, domates sepetim, incir kabım, yumurta kabım, yıkanmış poşetlerim. Kirli çıkı dediklerindendim. Önce kahvaltı tabii, eskiden çınaraltı olan (ağız alışkanlığı hala öyle diyoruz), şimdilerde şemsiyeler altında oturulan çay bahçesine gittiğimde 3 nesil, 3 kadın gördüm. Anneanne, anne ve kızı. Çantadan bir kap çıkardılar, sonra mavi plastik tabaklar, kaşıklar, çatallar. Kaptan da haşlanmış yumurtalar, doğranmış dereotu ve maydanozlar, sandviçler... Bakakaldım. Nicedir böyle özenli hazırlık yapmamıştım, onu farkettim. Oysa ben de eskiden benzeri şekilde çantalar hazırlardım. Yolculuklara, pikniklere, çay bahçesinde yapılan kahvaltılara. Yaşama karşı özensizleştim gibi geldi onları görünce, içim burkuldu. Zaman hızlı akıyor diye mi, yaşlanıyorum diye mi? Neden? Bu sabah bunları düşündüm işte. Fatma'yla Burhan güzelim aygünaşıkları getirmişler bugün. Baktım bizim Ayşe'yle annesi alıyor koca koca başları. Günaydınlaştık, hoşbeş ettik. O da ne, susuz yetişen domateslerden getirmiş Fatma. İki kasacık. Hemen sepetime onlardan doldurdum. Sonra bir komşumuz geldi, ay ne şirin bunlar deyince dedim bunlar susuz yetişti, alın bakın bayılacaksınız. Öbürlerini yiyemeyeceksiniz bu lezzeti tadınca. Ancak alışkanlık haline gelmesin, gerisi yok çünkü. Sonra önceki haftalarda "kamber" biber (buralarda domates biberi diyorlar) getiren teyzeciğe uğradım, yayladan mısır getiren adamla sohbet ettim, güleryüzlü pazarcımdan "eşek zeytini" aldım, incirdi, bamyaydı, içlenmiş börülceydi, bostan patlıcanıydı derken çantam doldu, baktım saati de gelmiş, koşa koşa durağa gittim. (Fatma'cığım kulakların çınçın öttü mü, bak aygünaşığı dedim. Sen öğretmiştin bana bu güzel adı. İyi ki seni tanımışım güzel arkadaşım. İyi ki.)

24 yorum:

neslihan erzincan özgür dedi ki...

Tijenciğim buralar da çok sıcak, uyunmuyor hiç, nemden çürüyoruz. susuz domatesleri çok merak ettim:-)sevgilerimle canım.

a_y_s_e dedi ki...

:) ben basladim kendi cicegime... Cok guzel cikti, bos olanlar cok cok az bu sefer. Susuz domates dediklerini gormedim, gorsem kesin alirdik. Whole Foods'da goruyordum sanirim onlari... O kamber biberleri de annem yillardir soyler, bu sene bulduk ilk defa... :) gorusuruz. :)

beste dedi ki...

kambersiz dugun olmaz derken kasdedilen bu biber olabilir mi? Cok sicak belki orasi ama ben sana yemek yaptim, serin bir havada yedigini dusun istersen:)

Esma Ercengiz dedi ki...

Geçen hafta Gümüldür'deydim. Ben de pazara çıkmanın keyfini yaşadım. Tezgahlara tepeleme sıralanan aynı boy meyve sebzelerden değil de, köylü teyzemin daha sabah bahçesinden toplandığı dökme mahsüllerinden aldım..
***
Yıkanmış torba detayı ile kendimi kötü hissettim...Çöpe attığım bir sürü torbalar geldi gözümün önüne...

Oya Kayacan dedi ki...

Çocukluğumun pikniklerinden sonra ciddi bir piknik yapmadım. Hele de öyle kendim hazırlık yapayım filan hani, hiiiç. Nevaleyi toparlayıp kahvelere falan gitme huyum da yoktur. Çok şey mi kaybediyorum Tizo? Başlasam mı ufak ufak ;) Ama o eski piknikler katı yumurtaları, sigara börekleri, kızarmış köfteleriyle falan halâ neredeyse rüyalarıma girer.

Berceste dedi ki...

Tijen, bir kere yahu, bir kere seni okuduktan sonra ah yaninda olmak vardi, Tijenle birlikte secmek, ne iyidiri ogrenmek vardi demeyeyim, bir kerecik! Olduruyor bu pazarlarin beni, anlattiklarin beni...

Selen dedi ki...

Fotograf beni cocukluguma goturdu. Oyle cok severim ki dalindan yeni kopmus aycicegi kafasindan cekirdek yemeyi. Kokusu burnuma geldi :)

Unknown dedi ki...

Ah ki ne ah! Bir suru aycicegi ektim ben de bu sene ama bizim ufak sincaplar filizini bile yediler :-) Nasill ozledim taze aycekirdegini. Bahcivan bir sevgili edinicem sanirim, benim istediklerimi yetistirsin diye hahahahaha.

Hülya dedi ki...

Ne güzel anlatmışsın yine...Bayılıyorum pazarlara hele de köy pazarlarına...
Zaman o kadar hızlı akıyor ki yetişemiyoruz hiç bir şeye.
Bu arada hayat da geçiyor ama..belki de kaçırdıklarımızla...

Serap dedi ki...

Aygünaşıkları ne güzel bir ad, bayıldım doğrusu ve tabii ki birde şu susuz domatesler çok merak ettim :)

Narince dedi ki...

Kızım sayıklıyor ne zamandır, ama bura pazarlarına düşmedi daha. O görmeden kaçmalı burdan.

fuat gencal dedi ki...

Ramazan ayımızı doya doya yaşayalım. Hayırlı Ramazanlar. Her şeye kadir olan yüce Mevlam bizleri doğru yoldan, sevdiklerimizden ayırmasın. Hayırlı ve bereketli Ramazanlar geçirmemiz dileklerimle.

Saygılar.

çeşnici Handan dedi ki...

Hayırlı Ramazanlar. Sevgiler.

nalan dedi ki...

minik gerçek çekirdekleri ne severim. küçükken hatta en hızlı yeme yarışması yapılsa herkese de nal toplatırdım :)
şimdi ukrayna'da güya bu küçük çekirdeklerden varmış bakalım getirsinler bir denemelik belki de benim küçüklükten hatırladıklarımın aynısıdır.
umut dünyası işte.
sevgiler.

Nilambara dedi ki...

Aygünaşığı... ne güzel isim :))

Tiji'ciğim öyle hoş anlatmışsın ki hemen otobüse atlamak geçti içimden ;)

Egeden Tarifler dedi ki...

Seni okumayı seviyorum :)

Zeynep dedi ki...

Tijen bana da oluyor bazen yaşlanıyorum,bir şeyleri kaçırıyorum düşüncesi...
O kadar güzel anlatıyorsun ki,gelip o pazarları görmek,o güzel insanlarla tanışmak istiyorum.
Bana da çocukluğumuzdaki bir yolculuğu hatırlattı aygünaşığı;ne güzeldi.
Sevgilerimle

Meyvelitepe dedi ki...

Eskiden biz de çoluk çocuk yapardık böyle piknikler, şimdi bahçelerimiz, yazlıklarımız derken dediğiniz gibi ihmal ediyoruz bu zevki, yok yok yaşlandığımızdan değildir, değil mi?
Susuz domatesleri duymuştum ama hiç görmedim, elinizdekiler bitmediyse en güzelini seçip çekirdeklerini bir süzgece çıkarıverin, yıkayıp kurumaya bırakın seneye bahçenize ekebileceğiniz tohumlarınız olur. Hem bu ısınma böyle devam ederse kuru yetişen domateslerin tohumları altından bile değerli olacak gibi.
Eşek zeytinleri oldu bile orada demek, eh o zaman bizimkiler de yakındır:)
Size afiyet, yuvanızda bereket olsun.

Zehra Gürgen dedi ki...

Kuru yetişen domatesi de senden öğrendim :( burada da var mı acaba?
merak ettim yemezsem çatlarım !!

Adsız dedi ki...

Sağol arkadaşım, varol beni andığın için. Dün de Vehbi Cem Aşkun'un Sivas Folkloru adlı kitabında, Sivas merkezde eskiden Aygünçiçeği dendiğini okudum. Şu güzel dilimizde kimbilir daha ne isimleri vardır bu sarıkızın. Ne zaman bir ayçiçeği tarlasının yanından geçsem içim kabarır, duygularım galeyana gelir, içimden bir şair seslenir. Yaşamak, yazmak, sevinmek, sevmek için o kadar çok sebebimiz var ki aslında... Sevgiler Ege'ye...
M.solisti

Bir Dilim Düş dedi ki...

Çooook kıskandım yaaaa kaçırmışım ben :(((

Mutfak Havlusu dedi ki...

yutkunarak okudum yazdıklarını..dediğin halleri özledim güzelim pazarları yaz zamanı olan otları ah ah:)
burada hayatımdan memnunum ama bir yandan da bizim oradaki bu hayatın ne denli kıymetli ve güzel olduğunu anladım.zaten ingilizlerde biliyorlar bizim oraların nasıl güzel olduğunu!
hadi selametle.bir kaşıkta benim için ye herbirinden:)

daimamutfak dedi ki...

Trakya'mın günebakanları gözümün önüne geldide ne çok özledim anlatamam..

NiNo dedi ki...

Antalyada Belek pazarinda gormustum bunlardan yok pardon serik pazarinda fotolarini cekmistim simdi onlar geldi aklima yaz bitmeden yazi ozledim ya