29 Ağustos 2006

Bizim pazar sonbaharı karşılıyor

Bir duyuru: Kars projesinde çalismami saglayan (Anatolia Foundation'un iki kurucusundan biri) arkadasim Beti Minkin 18 Eylül'de baslayacak olan Likya Turu ile ilgili duyurusunu buradan paylasmami rica etti. Likya Yolu kitabinin yazari Kate Clow ile birlikte düzenledikleri bu gezide bol yürüyüs, saglikli yemekler ve yoga varmis. Benim bütçeme uygun degil ama aranizdan ilgilenenler varsa bilgi için tiklayiniz.

Hayatimin en mutlu döneminde oldugum söylenemez. Öyle bir bitkinlik, isteksizlik, sevksizlik. Genelde yazilara yansitmak istemiyorum ya içinde bulundugum ruh halini paylastigimda yalniz olmadigimi farkediyorum.

Geçen gün deniz kiyisina gittim günes batarken. Pek güzeldi. Yeni ay göz kirpiyordu. Tanrim dedim bu ne büyük bir güzellik. Ne olur bu topraklarin, havanin, denizin, bütün mucizelerin tadini çikarmaktan, daah da ötesi onlari görmekten mahrum etme bizi. Dün gittigim pazarda unutuverdim sevmedigim duygulari. Oradayken hep oldugum gibi dünyadan uzaklastim, tüm benligimle pazarin renklerine büründüm. Kendine ve komsularina çay dolduran adamin yüzündeki gülümsemeyi kayda geçirmek istedim. Çekebilir miyim resmini çay dökerken dedim. Çek dedi. Hanimi izin vermiyorum deyince eyvah dedim geç kaldin. Eglendik. O resmi çekip yoluma devam ederken bir baskasi kasadan çilek döküyordu tezgaha. Öyle bir koku yayildi ki parfümlendim. Döndüm, tadina baktim. Nasil da güzel. Yanimda kap yok. Torbada ezilecekler diye endiselendim. Aaa abla düsündügün seye bak dedi ona da çare var. Hemen delikli bir plastik kap çikardi. Elleriyle birer ikiser koydu çilekleri. Sen yaptigin isi severek yapiyorsun belli ki dedim. Öyle abla dedi, sevmesen yapilmaz ki. Dogru dedim, haklisin. Ne yapiyorsan yap severek yapmalisin. Eve geldim basladim yemeye. Aklimda saticinin gösterdigi özenle. Keske diyorum hepimiz tüm yasamimizda ve iliskilerimizde bir kaba çilekleri zedelemeden koymak için saticinin gösterdigi özeni gösterebilsek.

En üstteki kirmizilar da pazardan. Kurutmalik biberler. Görünce dayanamadim çektim. Kirmizi deyince aklima geldi, bizim bay TD'nin dostlariyla kurdugu 'look and relax' sitesine girdiniz mi hiç? Dün tesadüfen kesfettim. Bu haftanin konusu kirmizi. Herkesin fotograflarina açiklar. Arsive bakip iki kirmizili fotograf seçtim, yolladim. Bakiyor ve rahatliyorsunuz. Hepimizin ihtiyaci olan sey degil mi bu?

15 Ağustos 2006

Kemaliye'nin dutlari

Dut ununu denemek isteyen arkadaslar belki Kemaliye'deki Lökhane'den Hamdi Firat'i (446) 751 30 66'dan ararsaniz size yardimci olabilir. Ayni sekilde nefis dut kurusu, dut pekmezi, lök, dut pekmeziyle yapilan cevizli sucuk ve lökhanedeki diger ürünlerden de siparis edebilirsiniz sanirim. Bir sorun. Belki sizler de güzel yiyecekler yaratirsiniz onunla. Sabah kahvaltisinda müsliye bile konur neden olmasin?

Bu yaziyi Kemaliyelilere verdigim söz üzerine yaziyorum. Daha dogrusu hepsine olmasa da Gülnur Gürler'e Lökhane'den aldigim dut unuyla bir tarif deneyecegim ve kendisine sonucu bildirecegim sözünü vermistim. Lökten bahsetmistim size. Ayri ayri dövülen ceviz ve dut kurusu bir arada da yeniden dövülür ve sekil verilerek sunulur. Lökhane'deyken acaba dut unundan kekler, kurabiyeler yapilamaz mi deyip deneme amaçli yarim kilo dövülüp elenmis dut unu almistim. Yüküm öyle çoktu ki bir kilo almaya cesaret edemedim. Simdi keske alsaymisim diyorum. Kimbilir daha ne tarifler gelistirirdim! Bu ürünün güzelligi yaninda ayrica tatlandiriciya gerek olmamasi. Düsünsenize dut gibi lezzetli bir tatlandiriciyla yapiyorsunuz kek ve kurabiyelerinizi.

10 Ağustos 2006

Hangisi daha güzel?


Bunlar da benim bahçenin ilk mahsulleri. Domateslerim. Geçen seneki verimin yarisina ulassak ne mutlu ama gölgede kaldiklarindan mi yoksa bahçenin topraginda is olmadigindan mi ne, domateslerim o kadar mutlu degiller. Bir kökte 11 tane saydim ama diger köklerde pek yok. Tek tük yani. Olsun, bunlari gördük ya, bunlari tattik ya.. Biberlerim de pitirak gibi. Mine'cigim gördün mü emeklerinin karsiligini? Iste büyüdüler de adam oldular. Ellerine saglik canim. O minicik tohumlari adam eden sensin.

04 Ağustos 2006

Istanbul'a sadece ugranir mi?

Ugranir ugranir. Bu sicakta ancak ugranir. Çok kalinmaz. Kalabaliklara girilmez. Girilmek zorunda kalinirsa da büfeden kisa araliklarla birer maden suyu alinir ve isler halledilip eve çekilinir. Tabii eve gelene kadar ter içinde kalmissinizdir. Üst bas degistirilir, dusta serinlenilir ve mutfaga dalinir. Artik meyvelerden hangisi var ise. Bakin aklima Kemaliye'deki piknikte yedigimiz karpuz geldi. Kirkgöz denilen bir yer var tepede. Ben zannediyorum ki kocamaaan bir mesire yeri. Meger ufacik bir yermis, masalar dipdibeymis, her yerde mangal yapilmakta imis. Sonra davulla zurnayla da gelinirmis, Kemaliye türküleri söylenip oyun edilirmis, yemekten sonra çay demlenir, ardindan da kayaliklarin kirk gözünden akan buzzz gibi sularin içinde çatirdatilan karpuz kesilirmis. Bir de çerez yenirmis ya hava kararacaksa eger o daracik keçi yollarindan geçmek zor olacagindan haydin gidelim denirmis. Kimi ahali hala ve israrla çöplerini güzelim suyun aktigi yere attiriverirse de aslolan posete doldurup çöpe götürmekmis. Simdi karpuz yedim ya (Kemaliye'deki kadar tatli degilse de hiç fena degil) aklima geldi o günler. Üzerinden 3-4 gün geçti neredeyse. Sicak gerçekten de. En iyisi gitmeli. Haftasonu enn sicaklar olacakmis. Hos Burhaniye de sicak olur ya.

Bu kisacik Istanbul duraklamasinda ne yaptim? Bankalara kizmakla geçirdim iki günümü. Asgari ücretli de olsaniz (yemin ederim maasi 500 ytl olan birine de kredi karti veriliyormus!) elinize tutusturulan karti bana vermiyorlar. Neden? Çünkü ücretli çalisan degilim. Ne var ne yok götürülür, aha buyrun bunu da alin denir ve o sinirle 2. bir karta basvurulur. Hiç yokken birden iki karti olurmusum falan.. Maazallah!

Ama Istanbul'da serin ve sakin bir köse vardir elbet. Bir tanesi benim sevgili Kafe Bunka'm. Orasi her daim huzur doludur. Bu sefer kismette Fatma'cigimla suşi ve sebzeli yosunlu pilav yemek varmis. Üzerine de yesil çayli profiterol paylasip patlak pirinçli çay içmek. O huzur abidesini birakip Taksim'in sicagina çikilir mi hiç? Mecbursaniz çikilir.

Öteki serin ve huzur dolu yer ise Balikpazari'ndaki Üçyildiz Sekercisi. Hiç gittiniz mi oraya? Gidin gidin. Feridun beyle tanisin. El yapimi ve katki maddesiz badem ezmesinden mutlaka tadin. O size de söyleyecektir: Bunda katki maddesi olmadigi için buzdolabinda bekletin. Ya da bekletmeyin hemen yiyin. Çocuklugunuzun sekerlemeleri, jöleleri, çikolatinleri... Orada hepsi var. Bir de Rumlarin meshur çevirme tatlisi. Ya da diger deyisle beyaz tatlisi. Bir de tertemiz bakir kaplarda reçeller. Ne isterseniz. Bir akide sekeri alir miydiniz?

Ayfer arkadasimin Parsifal'i de Taksim civarlarindaysam ve karnim aciktiysa nadiren düzenli gittigim yerlerden biridir. Neden? Çünkü Ayfer ve ablasi her seyi saglikli malzemelerle pisirmeye özen gösterirler. Oradaki pazi sarmasina bayilirim. Yaninda bol yogurtla. Yine ondan yedim. Bulgurlu ve öyle leziz ki! Ayfer'cigim yokmus, Çanakkale'ye selam yolladim ona. Bu kadarcik bir Istanbul oldu bu sefer. Bir dem alacak kadar. Yine gelinceye kadar saglicakla kalin. Bundan sonra haberlerimize Burhaniye'den devam edecegiz.
*
Siteyi güncelledikten sonra hos bir sürprizle karsilastim. Radikal'den okurum olan Berkhan Ç. Karaduman, babasi Yaşar beyin Ünye'den yerel lezzetleri aktardigi pazar yazisinin (fotograflari Berkhan çekmis) linkini göndermis. http://www.unyeses.net/unyepazari.htm adresinden okuyun derim. Belki bir gün yolunuz oralara düser ve siz de rastlarsiniz Surdibi pazarina... Bu degerli bilgiyi benimle paylastigin için çok tesekkürler sevgili Berkhan!

02 Ağustos 2006

Kemaliye'den


Kemaliye böyle bir yer iste. Munzur Dagi ve Sariçiçek Dagi karsi karsiya gelmis, vadide Firat nehri akar. Kenarina ise Kemaliye kurulmus. Karsilikli köyler var. Kimi merkeze yakin, kimi uzak. Kemaliye'nin meshur bir tas yolu var, yapimi onlarca yil süren. Iste onu göremedim. Oysa geçen yil Lütfi Özgünaydın'ın 'Taş Yolu Öyküleri' adli kitabini okuduktan sonra binlerce yörelinin emegiyle açilan bu yolu görmeden dönmeyi düsünmezdim Kemaliye'den. Tas yolunu da, müzesini de göremedim. Ama çok güzel insanlar tanidim, güzel seyler tattim ve yine gözü arkada döndüm.

Dut Kemaliye'nin her seyi. Nice öykü var duta dair. Dutun satilip da parasinin eve geldigi gün yapilan senlikler, ese dosta gönderilen kuru dutlar, dut pekmezleri, pestiller, sonra kuru dut satarak harçligini çıkaran ve okula o sekilde devam edebilenler, bahçesinde konu komsuyla bir olup dut çirpan nineler, dedeler...

Taze salataliklar var, bahçeden koparilmis. Salataligin banildigi pekmez var, Ayse abla var, Ahmet abi var, Hatice hala var, Latif Yalçıner var, Gülnur Gürler var, Bozkurt otel var, müze var, dut var, lökhane var...

Lökhane'yi Hamdi Fırat isletiyor. Telefonu (446) 751 30 66
Lök, Kemaliye'nin bir güzel lezzeti. Dibekte dövülüp elenmis kuru dut unu yine dibekte dövülmüs cevizle biraraya getiriliyor. Sonra 3500-4000 kez daha dövüldükten sonra macun haline getiriliyor. Sekil verilip jelatine sarildiktan sonra da satisa hazir oluyor lök. Lökhane'de baska seyler de var. Oricik var mesela, dut pekmeziyle hazirlanan cevizli sucugu Kemaliye'nin. Sonra fasulye kurusu, dag meneksesi, Ağın leblebisi, pekmez, reyhan kurusu, serbetler, dibekte dövülmüs çedene kahvesi. Onlar çedene diyor menengiçe. Daglarda varmis. Toplayip kavurduktan sonra dövüp kahvesini yapiyorlar.

Neden gittim Kemaliye'ye? 29. Geleneksel Kemaliye (Eğin) Kültür Festivali bünyesinde, Diş Hekimi Gülnur Gürler'in düzenledigi Dut Paneli'nde konusmak üzere. Hani sizlerden bilgi istemistim ya, kimileriniz (hepinize tesekkürler) bilgiler yollamistiniz. Ben de o bilgileri derleyip toparlamis, çesitli kaynaklardan bolca ilave yapmis ve upuzun bir konusma metni hazirlamistim. Yukarida gördügünüz dut kavurmasi ve yöreye has pek çok dutlu lezzeti de tatma (gerçi ben izdiham nedeniyle yine her seyin tadina bakamadim ama..) sansi buldugumuz Dut Paneli'nde çesitli üniversitelerden hocalardan duta dair pek çok sey duyduk, ögrendik. Dut ve yapraklarinin sifacilikta kullanilisindan tutun da dut yapraginin büyük ve küçükbas hayvanlari beslemede kullanimina, halk edebiyati ve kültüründe dutun yerinden Türkiye ve dünyada dut yetistiriciligine pek çok konu basliginda yapilan konusmalari ilgiyle dinledi Kemaliyeliler. Süre azligi nedeniyle ancak özet olarak aktarabildigim bilgiler insallah tüm panelistlerin konusma metinleriyle birlikte bir yayin haline getirilecek. Gitmeden önce Türkiye'nin çesitli yerlerinden derledigim bilgiler orada ögrendiklerimle zenginlesti.

Bu güzel manzaraya sahip evde iki güzel insanin, Ayşe ve Ahmet Berkay'in evinde, Apçağa Köyü'nde bol sohbet, güzel yiyecekler, yukarida resmini gördügünüz pekmeze banilarak yenmis teri üzerinde salataliklar, Ayse ablanin nefis sirkesi, pekmezi, dut kurusu, binbir bitkiden (yok o kadar degil ama 100 kadar varmis) yapilan zetrinin kokusu... Hepsi de unutulmaz anilar arasinda yerini aldilar. Berkay'lar diyorlar ki atamizdan kalan evimizde hepinizi agirlamak istiyoruz. Sizler de Kemaliye'ye gidecek olursaniz Apçaga köyünü mutlaka ziyaret etmelisiniz. Öyle seviyorlar ki köylerini, dernek kurmus, köy firinini ve köyün girisindeki kimi yapilari restore etmisler, okuma ve toplanti odasi kurmus, konuklara kucak açmislar. Gideriz derseniz telefonlari bende, ilgilenenlere verebilirim memnuniyetle. Gidip tanisin, güzel lezzetleriyle donanin diye.
*
Buğday Derneği'nin Şişli Belediyesi'nin katkilari ile PINAR ve MİLUPA'nin sponsorlugunda Istanbullulara armagan ettigi Ekolojik Pazar her cumartesi günü Feriköy'deki yerinde sizleri bekliyor. Yaz geldi diye üsenmeyin. Onlar hiç dert etmeden sizler yiyebilin diye Gökçeada'dan, Malatya'dan, Eğirdir'den, Adana'dan ve daha nice yerden her hafta kalkip Istanbul'a geliyorlar. Tek istekleri ürettikleri leziz besinleri paylasmak, insanlara tanitmak ve bu isi sürdürebilmek. Ne olur onlari yalniz birakmayin. Sözlerinizle, alisverislerinizle ve güleryüzünüzle onlari destekleyin. Diliyoruz ki bu çaba nice ekolojik pazaryerinin tohumunu atsin ve Türkiye'nin her yerinde bulusalim dogayi kirletmeden, insana zarar vermeden üretilen gerçek lezzetlerle. Harita için burayi tiklayabilirsiniz.
Ekolojik Pazaryeri ile ilgili makale için ise:
http://www.bugday.org/article.php?ID=1419
*
Site okurlarindan Didimli Kadriye hanim Didim'in dünyaca ünlü Altınkum Plajı'nda balik çiftliklerinin kurulmasi için izin verilmemesi için bir imza kampanyasi baslattiklarini ve bu konuda elbirligiyle çalismalar yaptiklarini aktarmis. Hazirladiklari yaziyi ben de imzaladim. Kadriye hanim hepimizin destegini beklediklerini iletmis. Didim Belediyesi'nin internet adresi söyle: www.didim.bel.tr