Hasankeyf'e sadakat kampanyası için bir dilekçe de siz göndermek ister misiniz?
Öyleyse
burayı tıklayın. Lütfen!
*

Bahar güzelleri teker teker görünüyor tezgahlarda. Her biri yeni bir sevinç benim için. Ama bu aralar sevinçlerim hep buruk, hep yarım. Dünyada gıda krizi büyüyor. Bir yanda cebini dolduran kalantor holdingler, umarsızca harcanan paralar, öte yanda açlıktan birbirini öldüren insanlar, insanların açlığını, yokluk ve yoksunluğunu kullanan politikacılar. Bizi zor günler bekliyor dostlar. Ve hepimize önemli görevler düşüyor. Ayşen'ciğimin önceki yazıya bıraktığı yorumu okuyun ne olur. Hepimiz bir şeyin parçası olmak zorundayız. Ya çözümün, ya ölümün, yok oluşun. Bazen ufacık önlemler, hayatımızda yapacağımız ufacık değişiklikler, dünyanın daha iyi, daha yaşanılır, daha güvenilir bir yer olmasına katkıda bulunabiliyor. Bazen değil, her zaman. İşte bu yüzden hepimize iş düşüyor ya. Ekolojik Pazar'ı, bu pazara gelen üreticileri, iyiyi, sağlıklı ürünler üretenleri desteklemek görevimizin parçalarından biri. Önümüzdeki günlerde bu konuyu tartışmayı, paylaşmayı sürdürelim olur mu? Hiç aklımızdan çıkmasın.
*
Fotoğraftaki taze patatesler minicik aslında. İri göründüklerine bakmayın siz. Birer ceviz büyüklüğündeler en fazla. Beş dakikada haşlanıyorlar. Kabukları incecik, tül gibi. Bir kaseye biraz halis, sızma zeytinyağı, az deniz tuzu, bir diş rendelenmiş sarımsak koyup karıştırıyorum. Patatesleri soyup bütün olarak, yahut ortadan kesip kaseye alıyor, güzelce karıştırıp üzerine her zaman olduğu gibi biraz susam serpiyorum. Öyle güzel bir yemek ki bu. Ve o kadar çok şeyi simgeliyor ki!