26 Temmuz 2006

Kars güncesi-III

Dün Ermenistan sinirina dogru gitmistik, bugün Igdir tarafina gittik. Dün Azeri bir aileye konuk olduk, bugün Kürt. Ahiska Türkleri, yerliler, Terekemeler... Kars'in
Son olarak Kars'la ilgili iki degerli kitaptan çok kisa bahsedip bitirecegim çünkü müthis basim agriyor. Yol da yordu, gün de. Sicakti, yeterince uyuyamamistim, yol uzundu, virajliydi, yürüdük, hava çarpti...

Yrd. Doç. Dr. Ufuk Kamber'in tamamen kendi imkanlariyla hazirladigi 'Geleneksel Anadolu Peynirleri' kitabi bu memleketin peynirlerine dair uzmanindan (Kafkas Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi'nde hoca kendisi) bilgiler. Sevgili arkadasim Erhan Seker (Zeytinbagi'nin sefi) bu kitap sayesinde pek çok peyniri yapmayi denedigini söyledi. Ben de peynir hakkindaki bilgilerimi onun sayesinde gelistirmeyi ümit ediyorum. Kitaba ulasmak isterseniz Ufuk hocaya basvurabilirsiniz. (Lütfen benden internet adresini isteyin.) Diger kitap da Oktay Ekinci'nin 'Kars Kitabı'. Kars'a gelmeye niyet ederseniz onu okuyun derim. Simdilik de bu kadar olsun. Yarin yeni bir gün. Yeni bir yogun gün. Bir sonraki duragimdan önceki son 2 günüm...

24 Temmuz 2006

Kars güncesi-II

Hera demis ki biraz daha anlat yahu çatlayacagim. Sabah 8:30-9:00 gibi evden çikiyoruz. Aksam 7 gibi dönüyoruz. Sonra da olan biteni bilgisayara geçir, yemegini ye, mesajlarina bak.. Bugün de öyle mesela. Sabah çiktik. Sevgili soförümüz Tahsin'in haniminin köyüne tandirda ekmek pisirmeye gittik. 70 kilometrelik yol. Tam Ermenistan sinirinda. Sinirdan önceki son köy. Tandirda lavas yaptik, kalin yaptik (onlarin bir pidesi), sonra pisi yaptik, yine ayran asi yedik. Kim sormustu ayran asini? Herkesinki biraz farkli digerinden. Pirinç ve yesil mercimek olabilir, yesil mercimek ve yarma. Bunlar birlikte piser. Ayri bir yerde de yayla çorbasindaki gibi yogurt, un ve yumurta sarisiyla onlarin deyimiyle 'muhallebi' hazirlanir ve çorbaya eklenip karistirilir. Yag yakiyor kimileri baharatlarla. Ille de asotu girecek, yani kisnis. Anuhotu, yarpuz da kullaniliyor. Böyle iste. Kars yemekleri tahil ve süt ürünleri agirlikli. Çogu köyde zaten hayvancilik ve kendi ihtiyaçlari için tahil yetistirme durumu var. Gökyüzü dramatik. Son olarak da helva kavurdu Suna teyze bize. Çayla helva yedik. Yanimiza da yolluk verdi. Lavasa sardi helvayi. Gelir gelmez bir kaç lokma yedim. Sonra tesadüf bu ya, kaç yildir görmedigim bir sinif arkadasimi gördüm üniversiteden! Kars acaip bir yer. Ne zaman kiminle karsilasacaginiz belli olmuyor. Yarin? Yarin Kagizman'a gidiyoruz. Meyvelere.

Yazacak, anlatacak pek çok sey var ama isleri bitiremiyorum. Iki gündür yollardaydik. Ilk gün Ardahan, dün Büyük Çatma köyü (Arpaçay tarafinda). Sonra aksam gelip iki gündür biriken yazilari toparlamaya çalistim. Bilgisayara girmeye çalisiyorum ama hala bitiremedim hepsini. Bir de fotograflarin tasnifi var tabii. Onlar en degerli belgeler. Tabii yazilanlar, tadilanlar, paylasilanlar da var.
Yollar öyle güzel ki! Çildirir insan. Ya bir de agustosta gelseymisim? O zaman tarlalara yatar bir daha da kalkmak istemezdim.

Buranin yiyecekleri süt ürünleri ve tahil agirlikli. Dün gittigimiz köyde Çeçil peyniri yapimini gördük, taze bal, köy tereyagi yedik. Kaymaktan tereyagi yaptik, nohul, nezik yaptik... Asagidaki ayran asini kasikladik. Bugday tarlasina gittik, su degirmeni gezdik.

Çocuklarla eglendik, büyüklerle sohbet ettik, kazlari seyrettik. Bir sürü sey iste. Hangi birini söyleyeyim ki?

21 Temmuz 2006

Kars güncesi-I

Pazar eklentisi. Dün Ardanan'daydik. Yollar öyle güzel, öyle çiçekliydi ki, sikça arabayi durdurup fotograf çekmek istedim. Köylerde kazlar, göz alabildigine tarlalar, çimenlikler. Her yerde bir faaliyet. Çimenler kesilip denk yapiliyor, kisin hayvanlar yesin diye. Bugday ve arpa hasadi daha yapilmamis. Onlar yesil tarlalarda. Gerisini ilk vakit buldugumda yazacagim. Daha dün tuttugum sayfalarca notu bilgisayara geçiremedim.

Kars'a geleli iki gün oldu. Daha dogrusu iki gece uyudum. Dün ilk kez Kars sokaklarinda dolasabildim. Muhtesem binalar var gerçekten. Umarim bol bol fotograf çekecek firsat olur çünkü köylere, peynir yapim yerlerine falan da gidecegiz daha. 29 Temmuz'a kadar buradayim. Bakalim neler görüp neler yapabilecegim.
Ilk geldigim gün bizim sokakta pazar vardi. Ufak bir pazar. Pazarin kuruldugu yerde öyle muhtesem binalar vardi ki müthis bir uyumsuzluk örnegiydi pazar tezgahlari. Pazarda bilmedigimiz fazla bir sey yok. Sebze ve meyveler farkli degil. Ancak otlardan asotu (taze kisnis) ve reyhan var. Asotu koca demetlerle satiliyor ve buradaki çorbalara konuyor. Nefis kayisilar var Kagizman'dan gelmis. Dut pekmezi, pestil vs de Kagizman'dan geliyor.

Malum buranin özel ürünü peynirleri. Özellikle de gravyer. Kilosu burada bile 20 ytl. Nedeni belli: Her benim diyen gravyer peyniri yapamiyor. Ayrica 17 kg sütten bir kilo peynir çikiyor. Dün aldigim peyniri galetayla (resimde görüldügü üzre) afiyetle yemeye basladik. Daha görülecek, yapilacak çok sey var. Sirayla..

18 Temmuz 2006

Persembe eklentisi. Kars'tan merhaba. Dun geldim. Sag salim. Burasi baska bir dunya tabii. Hakikaten guzel ve ozel bir yer. Henuz fazla bir sey gordum diyemem ama gorecegim. 29 Haziran'a kadar buradayim. Cevrede gorulecek cok sey var. (Kusura bakmayin Ingilizce klavyeyle yazdigim icin Turkce karakterleri kullanamiyorum su anda)

Size kitch Zübeyde ile ya da diger bir deyisle Pembe Ferrarili sütçümüzle basbasa birakiyorum. Bizim Zübeyde alem kadindir. Zaten resimden de anlasiliyor olmali ne kadar komik bir kadin oldugu. Genelde pembe sapkasiyla gelir. Geçen sene Mercedes'i vardi, yani eski üç tekerlekli, arkasi seleli bisikletine Mercedes diyordu. Simdi benim neyim eksik, ben de Ferrari aldim diyor. Hem de pembe. Sapkasi da onunla uyumlu herhalde. Kocasi Karadenizliymis, oglu da ona benzedigi için onlara "hamsiler" diyor. Klaksonuna da dikkatinizi çekerim. Zaten ona ne gerek, islikla Türk sanat musikisi icra ederekten dolasir siteyi. Sabah ve aksam. Her sokaktan her seferinde geçmez elbet. Hayrani çoktur. Lafi sözü boldur. Her gelisinde yeni bir espri bulur! Eh bugünlük bu kadar olsun. Daha valizimi hazirlamadim ben. Durun ayol iki saat içinde evden çikmam gerek.. Haydin hosçakalin. Size orlardan yazarim elbet.

11 Temmuz 2006

Nasil da seviniyor insan


Alt tarafi üç kurusluk sey aldim. Nasil büyük mutluluk. Gören de ev, araba falan aldim sanacak. Yooo. Ben sadece en sevdigim yerlerden en sevdigim güzelleri aldim. Ayvalik'taydim da bugün! Çigdem'ler giderken peslerine takildim. Önce Laleli'ye ugradik. Hani benim su çok sevdigim zeytinyagi markasinin fabrika satis yerine. Burhaniye-Ayvalik yolu üzerinde, Taylieli köyünün girisinde, fabrikanin içinde bu yer. Özlemisim. Nicedir gitmedigimi farkettim. Lavantalar iyice cosmus. Adnan sagolsun biraz toplamama izin verdi. Azicik ama. Lavantali yag yapacaktim ve tak karsima çikiverdiler. Neler aldim? Limon, mandalina, bergamut ve feslegen aromali yaglar (dörtlü sette alirsaniz çok makul fiyatlari, 12 liraya satiliyor ki tek tek alirsaniz 8 lira beheri -yani biraz fazla fark var-). Sonra bol bol zeytinyagi sabunu. Lavantali, bademyagli, limon aromali, sade... En sevdigim sabunlardir. Hele de o miniminnacik olanlari. Onlari seyahate giderken yanima aliyorum. Çok pratikler. Saçimi bile onunla yikadigim düsünülürse! Anneme sele zeytini bir kavanoz, bir de vücut yagi. O benim el kremim oluyor. Bademyagli. Çigdem'e karadut sirkesini çok methetmistim. Ondan aldi. Bir de ona erken hasat sizma aldik. Ben onu da çok severim dogrusu.

Yolculuk devam etti Ayvalik'a. Deniz kenarinda Ayvalik tostu yenecek. Ayvalikgücü müdür oranin adi, hani tam meydanda. Bence agiz tadiyla Ayvalik tostu yemek istiyorsaniz önce çarsidaki bir peynirciden dilimlenmis sepet peyniri alin, tostunuzu bununla yaptirin. Çünkü feci bir peynir vardi, bence sütten falan da yapilmamis. Hani en taze kasar bile (ki onlar da neredeyse asla %100 sütten yapilmiyor!) süner, bir peynir tadi vardir, bu basbayagi garip bir seydi. Acaba yemeyip de üsenmesem, gidip peynir alip yenisini mi yaptirsam dedim ya vazgeçip oturdum, yedim pasa pasa. Ne diyeyse?

En sevdigim kitapçilardan biridir Geylan Kitabevi. Ahmet Yorulmaz'inken yegenine devretmistir. Ne ararsaniz bulursunuz. Küçük bir yerlesim için inanilmaz zengin bir çesitlilik. Hele de mübadele ve göç öyküleriyle ilgili bunca zengin çesidi ben bir de Simurg'da bulmusumdur o kadar. Lavanta Lavanta'yi aldim. Pamir Bezmen'in çevirdigi. Ilk sayfadan gözlerim doldu. Nasil dolmasin. Acilarla dolu göç öykülerinden biri bu da. Benim ailemde mübadele yasamis kimse yok bildigim kadariyla. Ancak ben geçmis yasamimda mübadil miydim ne, müthis içimi acitir bu hikayeler. Bir türlü kabullenemem olup bitenleri. Insanlarin nasil insanliktan çiktigina inanamam. Aa bir de Boşnak Yemekleri kitabini aldim.Selma Peşteli'nin hazirladigi. Kitabin sayfalari arasinda da daha çok ani, yasamdan daha çok kesit olsun isterdim. Ilk sayfalar öyle güzel ki çünkü! Tarifler hem bizden hem yabanci. Bu topraklarin insanlari Bosnaklar. Komsu topraklarin. Tarifler de komsu. Kitabin sayfalarinda anlayacaksiniz bu dediklerimi.

Ayvalık'a gidilir de Kürşat'a gidilmez mi? Tabii ki gittik. Zeynebim orada olsaydi çok daha mutlu olurdum ama yine bir Mübadil ailenin sadece kendi bahçelerinden topladiklari zeytinlerden hazirlanan muhtesem ürünleri tadilmasa olmaz. Oradan da sonunda Laleli sabunlarim için bir sabunluk aldim. Zeytin agacindan yapilma. Kurutulmus ama islatilip vakumlanmis domates ve Fatma hanimin tasarimi olan yesil ve siyah zeytin ezmelerini bir de. Daha ezmeleri tatmadim ama Çigdem'ler begenmisler. Fatma hanimin zevkli ellerinden çikar da begenilmez mi?

Bir diger daimi duragim dogal olarak Güler Pastanesi. Artik adi Yeni Güler Pastanesi. Zaten öyleydi ya ben yenisini kullanmaya pek aliskin degilim. Ne alindi? Tabii ki zeytinyagli, sakizli kurabiye. Ben onu lorlu sanirdim. Degilmis meger. Bugün çikti ortaya. Hem de nasil biliyor musunuz? Geylan Kitabevi'nden rica ettim, beni kirmadilar. Her Güne Bir Yemek'in bir sayfasinda Sibel'cigimin lorlu, sakizli kurabiye tarifi vardir. Sibel o tarifi Güler Pastanesi'nin kurabiyesini yedikten sonra gelistirdi (biliyorsunuz internette dolandi durdu ve blogcu arkadaslarimizin pek çogu yapti bu nefis kurabiyeyi). Iste ben Sibel'imi kandirmisim, meger orjinalinde lor yokmus. Ama böylece nefis bir sey çikti ortaya. Yani artik Güler Pastanesi'nde lorlu kurabiye yapilacak olursa Sibel'e telif ödemeleri gerekecek! Kitaptaki kurabiyenin oldugu sayfadaki kurabiyeleri ise geçen yaz yine ayni yerde çekmistim. Ne güzel degil mi? Iste o güzelim kurabiyelerden aldim. Sonra bir de lor tatlisi. Ölünüz ruhunuzu orada birakiniz. Öyle bir seydir bana göre. Herkes sevmez ya ben bayilirim. Hele de yine Güler pastanesi'nin sakizli dondurmasiyla... Of ki ne of!

Sonra Ayvalik'in arka sokaklari talan edildi tarafimdan ve peksimet satan firin ve koruk serbeti satan kahvehane bulundu, sohbetler edildi, koruk serbeti içilip geri dönüldü. (Midem zaten çifit çarsisina döndü bugün!) Iste o peksimetler nasil bir sey biliyor musunuz? Resimdeki hale dönüsünce hele. Geçen yaz Karaburun'da yedigimiz güzelligin bir benzerini yaptim. Sonunda çikip beni sevinçlere gark eden ve yukarida resmi görülen pembe domatesi ve keçi peynirimi rendeledim, feslegenler kopardim bahçeden ve incecik kiydim, bol sizma zeytinyagiyla karistirip peksimetlerin üzerine suluca pay ettim. Domatesin suyunu çeken peksimetler yumusadi ve nefaset açisindan her tür iltifati kabul eder hale geldi. Peksimet bulmak isterseniz Ayvalik'a geliniz efendim. Nohut mayali nefis peksimetlerden alip götürünüz.

Yaaa iste. Bugün böyle bir sevinç günüydü. Eli kolu dolu döndüm güzelliklerle. Peki ya pazartesi? O zaman da güzelim zeytinler aldim ya hala resimlerini çekemedim. Bir gün elbet.. Aa bunlar da benim bahçedeki pembe domateslerim. Henüz yesil ve minicikler ya büyüyecekler. Ne güzeller. Bakmaya doyamiyorum. Sagolasin Mine'cigim. Ne güzel ettin de yolladin onlari bana. Seve oksaya büyütüyorum inan. (Pembe domateslerin müthis serüveni için ziyaret edebileceginiz bambaska bir site var biliyor muydunuz? Avniye Tansuğ'un hazirladigi pembe domates sitesine bakin. Türkiye'nin çesitli yerlerine dagilmis pembe domateslerin yolculugunu izleyebilirsiniz. Bir de güzel bir haberim var size. Yiyorum Büyüyorum artik sitesine tasindi. Sevgili Zümrüt'cügüm güzel ogulcugu için yaptigi yemekleri kitaplastirmisti. Simdi bir de çocuklu anneler için çok kapsamli bir site açti. Tarifler, uzman görüsleri ve pek çok bilgiler yer aliyor bu sitede. Hemen ziyaret edin ve dostlariniza da söyleyin derim. Ellerine saglik Zümrüt'cügüm. Zümrüt'ün bir de dilegi var, sitede yazilarina yer verebilecegi uzmanlardan yardim istiyor. Ona siteden ulasabilirsiniz sanirim: www.yiyorumbuyuyorum.com adresi. Ulasamazsaniz da lütfen bana iletin.

Bizim pazar da muhtesemdi yalniz. Iyice cosmus her yer. Deliriyorsunuz. Inadina aldigimiz her sey muhtesemdi bu hafta. Seftaliler, nektarinler, çilekler, minimini salataliklar, iste o bahsettigim karga burnu zeytini, biberler... Körpecik hepsi. Günde üç degil alti ögün mü yesem ne? Hele de bana poz veren teyzelerim. Yukaridaki resim onlardan biri. Allahim ne sürprizli bir yer bizim pazar!
**** Bana dutlu tarifler konusunda yardimci olan herkese en içten tesekkürlerimi sunarim. Her bilgi parçasi beni öyle sevindirdi, öyle inanilmaz mutlu etti ki anlatamam. Allah da sizi mutlu etsin her daim. ****