07 Mayıs 2007

Aaa dut çıkmış!


Geçen yıl da bu zamanlar aynı müjdeyi vermiştim. Dut çıkmış, yaşasın!
Antalya, sıcak bir iklime sahip olduğu için, erken erken karşılıyor dut mevsimini. İşte geçen hafta, pazara giderken yıllık dut mevsimi sevincimi hatırlayıp, heyecanlanmıştım. Heyecanımda yanılmadığımı, ben giderken pazardan dönmekte olan bir hanımın elindeki poşette gördüm. Yaşasındı, dut çıkmıştı, bol bol dut yiyecektim, mutluydum... Resimdeki benim tatlı dutçum. Diğer mevsimlerde bademcim ve susamcım olarak tanıtırım kendilerini ya, bu mevsim gelince artık 'dutçum'luğa terfi eder, bana tepsideki en güzel dutları sunar. Ucuz da değildir ya ne yapalım, gülü seven dikenine katlanır. Her diken bu kadar lezzetli olsa!

Bugün iki kitap var gündemimizin devamında. Biri geçen gün postadan çıktı dediğim, sevgili arkadaşcığım Fatma'nın, nam-ı diğer 'Mutfak Solisti'nin kitabı. Fatma benim en yaratıcı, en çalışkan arkadaşlarımdandır. O tembelleştiğini söylese de bu gerçek değil, inanmayın! Hülya mı demişti, "Tijen ne kadar şanslısın, sana kitap gönderen arkadaşların var." Gerçekten öyle. Çok şanslıyım. Bir kere Fatma gibi bir dostum olduğu için şanslıyım. O en büyük şansım. İkincisi böyle yaratıcı bir arkadaşım olduğu için şanslıyım. Üçüncüsü ise, ne zaman bir konuda bilgiye ihtiyacım olsa, hemen elindeki bilgileri sunduğu, paylaşmaktan çekinmediği için şanslıyım. O cebinde akrep olanlardan değil, hiç değil. Sağolasın Fatma'cığım. Dostluğun, paylaştıkların, yarattıkların için.

Kavak Yelleri (Gençlik Hikayeleri)
Fatma Pekşen
Nesil Yayıncılık
İstanbul, 2007

İkinci kitap İletişim Yayınları'ndan. Uzaklardayken gelen yeni çıkan kitaplar e-postasında görür görmez vuruldum ben ona. Gurbet Pastası idi adı. Etkilenmemek, düğümlenmemek mümkün mü? Hemşinliler, Türkiye'nin en önemli 'pastacı gurbetçileri' imiş. Uğur Biryol'un bu kıymetli araştırma kitabından öğreniyoruz. Meğer bildiğimiz çoğu pastanenin (özellikle Ankara'da), onlarmış sahipleri. Flamingo, Leda, Reyhanlar, Zürih, Milka... Pastacılığı, daha da önemlisi, bir mesleği öğrenmek için, kimi Rusya'da gurbetçi olmuş, kimi Almanya'da, İsviçre'de. Mühim bir hikaye bu. Hayat hikayeleri okumaya meraklı iseniz, yöre öykülerinin sıcaklığını sevenlerden iseniz, bu kitapla bir kültürün insanını tanıyacaksınız. Bir zamanların gidilmez, bilinmez yörelerinden, kendi yağıyla kavrulan Hemşin'ine, hem de 207 sayfalık bir kitabın sayfaları arasında gitmek... (Kitapla ilgili biraz daha ayrıntılı bilgi için www.karalahana.com sitesini ziyaret edebilirsiniz.)

Gurbet Pastası: Hemşinliler, Göç ve Pastacılık
Uğur Biryol
İletişim Yayınları
İstanbul, 2007

29 yorum:

Adsız dedi ki...

Sevgi dolu Tijen'ciğim,
Öncelikle o koskocaman yüreğine sağlık senin dünya tatlısı.Ne kadar yüce gönüllüsün sen,ne kadar ince düşüncelisin sen..İyi ki seni tanımışım diyorum bende..))

Dutçu teyzemin dutlarla bütünleştiği o anı karelemen de ayrı bir güzellik olmuş.Severim bu tür kareleri ben canım.Daha doğrusu yurdum insanını ayırt etmeden severim çıkar gözetmeksizin..Sende de bu güzelliği görüp sana hayran olmamak elde değil canım.
Pazara gidebilme şansına sahip olamadığım için o güzelim sebzeleri ve meyveleri tezgahlarda göremiyorum.Hele o pazarcıların gel abla sende gelllll demelerini de öyle özledim ki anlatamam..(gerçi çocukluğumuzun turfandasından da eser kalmadı ya..)
Arkadaşın Fatma'nın çok iyi yürekli olduğunu belirtmişsin canım.Bence senin arkadaşlarında senin gibi melekdirler..
Gurbet Pastasını bende arkadaşımdan duymuştum ve güzel övgüler etmişti bana.Şimdi sende de görünce almak şart oldu dedim kendi kendime..Kavak Yellerini de tabiiki alacağım canım benim.

Sana kendine yakışır şekilde mutlu bir hafta diliyorum sevgili Tijen'ciğim.

Anneciğe sevgiler,hürmetler..

Gül

homosapiens dedi ki...

selam, hemşinli bir arkadaşım var, ankara'da pastanesi vardi babasinin, uzun yillar kendisi de yardim etti babasına. bu linki kendisine yolladim, kitaptan haberi olsun diye, hosuna gitti. sagolun bilgi icin.

Tijen dedi ki...

Gül'cüğüm,
Fatma'cığım gerçekten öyledir. Sen de öylesin.
Bu güzel insanlarla buluşabildiğimiz için, çok şanslıyız. Öyle değil mi?
*
Merhaba Umama,
Çok sevindim. Umarım arkadaşınızın hoşuna gider kitap. Bence pek çok özel bilgi içeriyor.

merakli dedi ki...

Merhaba, Geçen hafta pazara gittiğimde dut görünce çok şaşırdım.Adana'da pazarda satılan meyvelerden değildir dut.Dutun çıktığı zamanlarda ya yaylalarda ya yazlıklarda olur insanlar ve kendi bahçelerinde ki ağaçlardan yerler dutu.Benim bütün çocukluğumda da öyle oldu.Yazları yaylada geçirme yaşı geçince çok özler olmuştum. Meğer artık narenciyeye alternatif olarak dikiliyormuş dut ağaçları ve ticari değeri olduğundan bol bol yemek mümkün olacakmış!:)

Tijen dedi ki...

Sevgili Gökçe,
Çok sevindim bu işe. Geçen yaz Kemaliye'de bir dut panelindeydim. Dutun yaprağından sapına, odununa kadar her şeyinden nasıl yararlanabileceğine dair sunumlar yapıldı. Gerçekten çok eğitici idi. Demek ki artık dutlar yere dökülüp leke yapıyor diye kesmek yerine yenileri dikiliyor bir yerlerde. Ne güzel! Sağol paylaştığın için.

Bocuruk dedi ki...

Sevgili Tijen,
Sevgili Fatma benim blog dünyası aracılığıyla tanıştığım ve hemşehri olmaktan gurur duyduğum bir insan. Bu kitabının farkında değildim. Onun sayfasında da bahsedildiyse bile atlamışım. Prensesime alacağım en kısa zamanda. Teşekkürler sayfanda yer verdiğin için.
Dün eşimin pazardan alıp getirdiği çilekleri yıkarken karadut çıktı içinden. Bir heyecan seslendim içeriye doğru dut çıkmış neden almadın ki? Tabii bu arada çileklerin arasında çıkan dutları attım ağzıma. Ama ben karaduttansa normalini tercih ederim. Haftaya pazara ben gideyim bari de dutlarımı alayım:))

Tulosh dedi ki...

Çocukluğumun geçtiği ev bahçeliydi ve sadece iki ağaç vardı. Biri dut diğeri incir. Biz küçük çocuklar daha olgunlaşmadan yemeye başlayınca babannemin içi giderdi :) şimdi daha iyi anlıyorum Onu. 10 günde bir ağacın altına çarşaf gerip ağacı sallardık (babanneden izinli olarak) ve tüm komşularımızla beraber bahçede yerdik. Ama nasıl büyük bir zevkti benim için o anlar.
Hatırlattıkların için ve tanıttığın kitaplar için teşekkürler. Sevgiyle kal..

daimamutfak dedi ki...

Sevgili tijen evet bende bugün markette dut gördüm.Fakat bu dut kırmızı hatta koyuca.Lezzetide bildiğimiz o tatlı dut değil.Sizin resmını cektiğiniz dut yaz dutu galiba.Buralara henüz gelmedi.Ne tatlıdır şu pazarcı kadınlar.Tatlı tatlı mallarını satarlar size.Almak istemesenizde,onun o fedakar çalışkanlığı gözümün önüne gelir alırım tezgahı boşaltırım.sevgiler..neriman

Tijen dedi ki...

Sevgili Neriman,
Dediğin gibi, dutun pek çok çeşidi var ve bunlar aynı yerde bile farklı dönemlerde olgunlaşabiliyor. Bunlar Antalya'nın en erkenci dutları. Yürüyüş yaparken ağaçlara bakıyorum, bir kısmı daha ufacık ve yemyeşil.

hanimiş dedi ki...

Haksızlık bu! Ben de dut istiyorum, buradaki pazarlara da gelsin biz de alalım yiyelim istiyorum. Hatta senin tatlı dutçunun dutlarının aynısından istiyorum. :)

Tijen dedi ki...

Işıl şekerim gel burada istemediğin kadar dut var! Hem hava da sıcak, denize de girersin. Turistler karpuzun kabuğunu çoktaaan gördüler denizde...
*
Tüloş,
Sen şimdi eski günleri yad etmişsin ya, benim de en sevgili çocukluk anılarımdan biri babaannemin Seylap Mahallesi'ndeki bahçesinden dut toplama anıları. Babaannemle dedem de, o ev de çoktan toprak oldu!
*
Fatma'yla hemşerisiniz demek Bocuruk. Çok sevindim, bilmiyordum. Benim mütevazi arkadaşım galiba sitesinde yazmadı kitabını. Tanıtmak bize düşüyor galiba ne dersin?

nilay dedi ki...

Tijen'cim ;
oralarda çıktıysa dut 1-2 haftaya kalmaz biz de yeriz artık :) bu hafta pazarda hiç rastlamadım ben...belki haftaya bulurum...Beyaz dutu çok seviyorum özellikle...Kırmızı dutla İzmir'in ilçesi Tire'de tatlı lorla bir tatlı yapıyorlar bilmiyorum biliyormusun ? ( gerçi uzak diyarlarda bile olsa senin bilmediğine pek rastlamak mümkün olmasa da :)) yine de sorayım dedim ) bir dilim tatlı lorun üzerine karaduttan yapılan reçelden döküyorlar...nefis oluyor yemesi :)

sevgilerimle

LaMa dedi ki...

Merhaba Tijen,
"Taste Anatolia" dergisinin Nisan-Mayis sayisi bugun elime gecti, gecen sayi ben Turkiye'de iken gelmis ve hos bir supriz olmustu. Kulaklarini cinlatmanin yani sira bir de mesaj birakayim dedim :)
Sevgiler

Timur dedi ki...

Pastaneciler gerçekten ilginç insanlar .
Zonguldak'tan biliyorum , arkadaşlarım var .
Birbirlerine karşı çok saygılılar ; örneğin yeni bir pastane açılacaksa , bu bir şekilde herkesin onayıyla oluyor .
Yani meslekiçi bir dayanışma var ...

Tuba dedi ki...

Bayildim Gurbet pastasi kitabina ben. Hemsinlilerin pastacilikta bu kadar iyi olduklarini da bilmiyordum. Sagolasin Tijen'cigim, sayende yeni bir sey daha ogrendim. Sevgilerimi gonderiyorum.

Tijen dedi ki...

Tuba'cığım,
İlginç bir kitap. Sonuçta biri pasta nasıl yapılır konusunda bilgi almak istiyorsa bu onun için değil ancak gerçekten ilginç yaşam öyküleri var içinde.
*
Sevgili Timur,
Bu kitap tam da onu söylüyor. Hemşinliler gittikleri yerlerde dayanışma dernekleri kurarken (ki bugün büyük kentlerde vardır pek çok dayanışma derneği) çoğu pastacı ve fırıncı olduğu için bu meslek kuruluşuna dönüşmüş. Daha sonra Hemşinli olmayanlar da katılınca farklı bir organizasyon olmuş. İlginç bir hikayeler zinciri...
*
Aa LaMa,
Çok teşekkürler. Ben haberdar değildim derginin çıktığından. Bir sonraki sayı eline geçtiğinde -inşallah- seni hoş bir sürpriz bekliyor olacak ama ben de hemen siteye gidip dosyasını yükleyeyim.
*
Nilay'cığım,
Nasıl bilmem? Tire'de bir de çamur peyniri var. Peki sen onu biliyor musun? (İstanbullu dostlar isterlerse sitemde bağlantı adresi olan Melengeç'te yiyebilirler lorlu karadut reçelli Tire tatlısını!)

Aslı Cin dedi ki...

Yaşasın DUT ÇIKMIŞ !!!

Yine harika anlatmışsın, teşekkürler :)

Punto dedi ki...

Sevgili Tijen; Ne çok dut seven varmış. Bizim yazlıkta bir dut ağacımız var. Gerçekten çok dut alıyoruz ama yere dökülenlere bir şey yapamıyorduk. Dur dedim aklını kullan. Dayımdan kullanılmış balıkçı ağı aldım. İki yıldır dutun altına bir metre yüksekliğinde ağ geriyorum. Dutlar yere düşmüyor. Konu komşu biz olmadığımız zaman ağdan dutları alıp yiyebiliyor. Ayrıca dut biliyorsunuz çarşaf tutulur, dallar silkelenip toplanır. Biz de bunu ağla yapıyoruz.
İstanbul'da mecburen haziranı bekliyoruz dutlar olsun diye.

Tijen dedi ki...

Harika bir fikir Punto Ağabey!
Böylece yere düşüp topraklanmıyor, karıncaların akınına uğramıyor ve çürümüyor. Biricik arkadaşım Gisela'nın bahçesindeki dut ağaçlarının dibine de gererler mevsimi geldiğinde bu ağlardan ve oradan yeriz dutları. Yeriz diyorum ya epeydir yiyemedim o dutlardan.
*
Evet evet çıktı Aslı cin!
Dönüşü muhteşem oldu dutların. Assolistler çatlasın.

Meriç Rodoplu dedi ki...

Merhaba,

Cumartesiden beri hastayım. Havaların dengesizliği bu sefer fena çarptı beni, boğazım davul gibi. Dün yerimden kalkamadığım için işe gelemedim. Bu sabah ise sürüne sürüne geldiğim iş yerinde dutlarla, neşe dolu mesajınla ve o güzel enerjinle karşıladın beni. Sağol Tijen...

Bu aralar dut deyince aklıma ailemin yanına Küçükkuyu'ya gittiğimde yediğim karadut geliyor hep. Kadırga koyuna gelmeden hemen önce sessiz bir koyda bir ahpabımızın evi var. Bahçesinde ise bu eşsiz karadut. Öyle müthiş bir tadı var ki anlatamam. Dutun bütün lezzeti yanında frambuaz benzeri bir ekşiliği ve harika bir kokusu da var. Ev sahibinin söylediğine göre köylüler yıllar önce özel olarak aşılamış bu ağacı. Şimdi ailemle aklımızdaki ilk şey bu ağaçtan bizim bahçedeki bir dutu aşılamak. Madem çok seviyorsun dutu eğer bu aşılama işini becerebilirsek hemen bir haber uçuracağım sana. Burhaniye'ye geldiğinde o güzel meyvelerini yemeğe uğrarsın belki :)

bngiris dedi ki...

Merhaba Tijen hanım,Yorumunuz için teşekkür etmek istedim.Ayrıca önerilerinizi dinleyerek bugün Gurbet Pastası kitabını aldım okuyunca fikrimi size yazacağım.Ayrıca bu hafta sonu Bozcaadaya küçük bir kaçamak yapmaya gidiyoruz.2005 yılında yazdıklarınızı okudum bugün.Umarım en az sizinki kadar güzel geçer günlerimiz.
sevgilerimle..
Bengü

LaMa dedi ki...

Tijen,
Bu elime gecen ikinci sayi uzerinde Issue 4 yaziyor.Gecenkinde snein karizma bir foton ve "breakfast forever"yazin var.
Eger suprizi bozacak birseyler yazdiysam, bu yorumu yayinlama istersen :)

Tijen dedi ki...

Geçmiş olsun Meriç,
Şimdi daha iyicesindir umarım. Havalar çok alengirli gerçekten, dikkat etmek gerek. O dutlardan tatmayı isterim tabii, istemez olur muyum? Umarım Burhaniye'de olduğum zamanlarda olgunlaşır da dalından yeriz.
*
Sevgili Bengü,
Umarım kitabı severek okursun. Sonuçta bu bir roman değil, gerçek yaşamlardan aktarılan öyküler. Bozcaada'da çok güzel vakit geçirmeniz dileğiyle. Sorununuz olursa bizim Cahit Amca var, hemen Çınaraltı Kahve'nin yanında oğlunun meyve suyu dükkanı var, ona selam götürüp yardım isteyebilirsin!
*
Yok yok LaMa,
Bu sayıda benden bir şey yok. Merak etme, sürprizi bozacak bir mesele de yok, aslında sürpriz de pek öyle aman aman bir şey olmayabilir???

teyzenteyfik dedi ki...

Aaaa, dut mu cikmis?!
:)
En sevdigim 3 meyveden birisidir. Almanya`da markette hic görmedim galiba . Ne yapalim, sizlere afiyet olsun.

Beyhan dedi ki...

Sevgili Tijen Hanım,
Gurbet pastası kitabı gerçekten çok ilginç,okumak gerekir.Uzun zamandır içimi kıpır kıpır eden güzel samimi yazılarınızdan uzak kaldım.Neyse evime dönünce hiç kaçırmam artık.
Bu arada,ben dönene kadar dut anca çıkar İstanbul'da.Çok canım istadi:)))
Hoşça kalın...

Tijen dedi ki...

Sevgili Beyhan,
Evine sağlık ve sevinçle dönmeni ve döndüğünde de dutlarla karşılaşmanı diliyorum.
*
Sevgili Tevfik Teyze,
Marketlerde olmasa da eminim Almanya'nın bir yerlerinde de dut ağaçları vardır. Boston'un en şık alışveriş caddesinde bir bahçede görüp şaşırmıştım yıllar önce.

Nukhet dedi ki...

Tijencim
Ben universite icin evden ayrilip ayri yasamaya baslayinca gormustum dutun pazarda satildigini nasil sasirmistim. Cunku bizim agacimiz vardi ve satin alinip yenecegi hic aklima gelmemisti. Cocuklugum dut anilariyla, gecenlerde kaybettigimiz canim babaannemin dusen dutlari tertemiz yyiyelim diye sabahin altisinda kalkip bahceyi tertemiz yikamasinin kareleriyle dolu. Bana nasil bir nostalji yasattin, gozlerimi yasarttin bilemezsin.

Bu arada Fatma Hanimin soyadi Peksen, bizim yillar oncedebn bildigimiz yazilarini okudugumuz bir Yalcin Peksen vardi onunla bir ilgisi var mi merak ettim. Sevgiler

Hülya dedi ki...

Ne güzel gönüllü dostların varmış gerçekten;)Seni okudukca sende kihuzurun kaynağına varıyorum sanki;)O kaynaktan bazen bir kitap,bazen hamarat bir arkadaş,kardeş,dut satan teyze,bir tabak incir,ille de vatanım,sevinçler,vedalar ve daha neler neler çıkıyor Tijen'ciğim;)
Evet ben demiştim ne kadar şanslısın sana kitap gönderen dostların var diyerek...Evet bendim o.Günebakan Hn;)

Adsız dedi ki...

Biuzim bahcemizde harika bir dut agaci var. Bizim ki de siuzin pazarci hanimin dutuna benziyor renk olarak. Her yil yiyebildigim kadar yerim, yeriz, gene de araya gider. Bu dutdan acaba pekmez, pestil kuru dur yapabilir miyim? Tarifiniz var mi, yoksa bulabilecegim bir kitap kisi tavsiye edebilir misiniz?

Cok tesekkurler,

Bobby ve Emine nin annesi