08 Mart 2007

Mutfakta ebru

Benim mutfakta ebru deseni sevgili Elif'e 'latte art'ı anımsatmış ve (yorumlarda görebilirsiniz) bana bir bağlantı adresi yollamış. Bugün tesadüfen bir adres daha buldum: http://www.pantherhouse.com/newshelton/espresso-art/


İyice saçmaladı bu Tijen diyeceksiniz. Mutfakta ne ebrusu? Ebru dediğin, zor zenaattır. Ebru yapmak için özel bir tekne gerek, boyalar, çözeltiler, malzemeler. Uğraşmak gerek. Emek vermek. Emeğin sonucunda ortaya çıkan sanat eserinde, sizin çabanızın dışında, tesadüflerin de yeri çoktur. Bazı ebru ustaları, Tanrı'nın elinin değdiğini düşünürler. Belki de haklıdırlar. Yahut sanatsever meleklerin bir oyunudur ebru. Kim bilir? Benimki ise mutfakta ve tesadüfen oluştu. Ama önce sabah.

Sabah kuş cıvıltıları içinde uyandığımda -kent içinde bir sokakta oturmamıza rağmen, bahçelerdeki ağaçların her biri birer kuş yuvası. Sabahları bizi cik cik öterek uyandırıyorlar- günün çok, ama çok güzel geçeceğine inandım. Hatta dedim ki kendime, yaşasın bugün çok güzel şeyler olacak. Bugün de öyle uyandım ya, iki gün önce oldu bu olanlar.


Kek yapmaya niyetlendim. Daha doğrusu kekçikler. Isıya dayanıklı minik cam kaplarda yapacaktım. Bu sefer istedim ki kakaolu olsun. Bir kutu organik kakaom vardı. Onu pekmezli, çikolatalı muhallebim için kullanıyordum ve dibi görünmüştü kakaomun. Bahar geldi ya, ben bahar temizliğindeyim ya, biterse bitsin dedim. Bir tanecik köy yumurtam var (ah aman uyarı: Ben köy yumurtası diye sizi aşka getiriyor muyum bilmem ama malum kuş gribi tehlikesi ve endişesi dolanıyor yine memleket semalarında, aman dikkat!), bir kutu kremam, iki tane iyice olgunlaşmış muz, bir tane yumuşadığı için mutfak tezgahını mesken edinmiş elma, sonra komşumuzun Finike'deki bahçesinden gelme kocaman limonlar (ki limon kabuğu kokusuyla kakaonun o acımsı hali birbirine pek yakışır), yulaf ezmesi, tam un, sonra geçen yıldan kalma, bitirmeye kıyamadığım armut sızması (mucidi değilse bile pakete sokup bizlere tanıtan Gürsel Tonbul ve ekibine buradan sevgi ve selamlar), tatlı pazarcımın keçiboynuzu pekmezi... Bir kek hamuru için ihtiyaç duyulan her şey var çok şükür.

Kek yapmak için ne yapmak gerek? Önce yumurta kırılır, çırpılır değil mi? Kırdım, çırptım. İçine kremamı koydum. Hem yağ, hem de sıvı ihtiyacını karşılayacak. Biraz karıştırdım. Pekmezi ekledim. Çırpma teliyle karıştırırken, birdenbire bir ebru deseni oluştu. Fotoğraflamasam olmazdı. Fotoğrafladım. Gerisi bildiğiniz gibi işte. Şimdi afiyetle yediğimiz, pek sağlıklı, pek lezzetli kekçikler çıktı ortaya.


Bugün çok güzel geçecek diye uyanmıştım ya, gerçekten de öyle oldu. Kapı çaldı. Kargocu arkadaş bir paket tutuşturdu elime ve iyi günler deyip gitti. Ne vardı ki kutunun içinde? Bir açtım ki bu güzelim mor sümbül, bir beyaz sümbül (benim düşünceli arkadaşım sende pembesi vardı, ben de beyazıyla morunu göndereyim demiş), bir de kırmızı lale. Yanlarında da mis kokulu, ev yapımı sabunlar. Benim dünyalar tatlısı arkadaşım Mine'ciğim, kendi öpülesi elleriyle yaptığı sabunları ve şimdi gülümseyerek bana bakan sümbüllerimi yollamış. Ben de size demek istedim ki, Türkiye'nin neresinde olursanız olun, evinize bahar gelsin istiyorsanız, ellerinizi yıkadığınızda mis gibi koksun, bahçeniz, balkonunuz, salonunuz güzeller güzeli bitkilerle koksun istiyorsanız Mine Flora size çok, ama çok yakın. Güzelce paketleyip gönderiyor Mine. Yaşama sevincini yitirmiş bir dosta verilecek en güzel hediye de galiba bir sümbül soğanı. Kokusu, narinliği ve yaşama tüm kökleriyle tutunuşuyla, bir sembole dönüşebilir sümbül.

Bundan sonra her yazıda özel bulduğum bir siteyi tanıtmaya karar verdim. Zaten yandaki listede varlar var olmasına da, ayrı bir ilgi ve özeni hak ediyor bazıları. Bir özelliğiyle yahut duruşuyla diğerlerinden ayrılan, hiç bir şeyi taklit etmeyip 'biricik' olan siteler olacak bunlar. En azından benim gözümde. Çünkü biliyorum ki renkler ve zevkler tartışılmaz. İşte bunlardan biri, yandaki listede 'Hastalardan öğrendiklerim' adıyla yer alan www.benbugunbunuogrendim.blogspot.com . Fazla söze ne gerek var, gidin, kendi gözlerinizle görün merak ve ilginin, ince bir zevkle düşüncenin neler yaratabildiğini. Tıpla, yoğun çalışan doktorlarla, hastanelerle ve hangi hastalıkta hangi ilacın verildiğiyle ilgili bilgiler de var tabii ve her yazıya uygun bir şarkı. Ben arada sadece müzik dinlemek için bile ziyaret edebiliyorum İzmirli doktorumuzun sitesini. Kutluyorum sevgili doktor!

20 yorum:

EKMEKÇİKIZ dedi ki...

Sevgili Tijen Hanım,
Bir süredir Doktor Bey'in ilginç blogunu merakla okuyorum. Bugünkü yazınızdan tıkladım ve av, kuş, saçma, avcılar hakkında anlatılanları okuyunca, doğrusu biraz irkildim. Ne denir, "erkekler avcıdır", biz ise toplayıcı... Bu günün adına uygun bir durum olsa gerek!
Bol sümbüllü günler dilerim.

*Ra dedi ki...

Tijen Hanımcığım,
Günün sonunda yorulmuşken okudum yazınızı. Tüm iş telaşından sıyrılarak. Rahatladım biraz. Kendime geldim. Sonra tavsiye sitenize gittim, o da ayrı bir zevk tabi. Ben de uzun süredir okuyorum doktor amcanın öğrendilerini. Geçen yıl Devletşah da tavsiye etmişti bu siteyi. O zamandan beri takip ederim. Benim de linklerimi düzenlemem lazım. Eklenecek güzellikte o kadar çok site var ki.
Sevgilerimle...

Adsız dedi ki...

Kekcikler ne de güzel kabarmışlar, malzeme itibariyle (bizim kullandığımız malzemeler tabi) farklılar ama tadını çok merak ettim. Tabi daha sağlıklı olduklarını söylememe bile gerek yok.

Tijen mail adresin vardı bende ama bulamıyorum, sitende de bulamadım. Mümkünse burda verebilir misin? Veya aintabsofrasi@gmail.com a mail atabilir misin? Sana sormak istediğim birşey var da.

Sevgiler..

Naile
aintabsofrasi.blogcu.com

Damak Tadı dedi ki...

Tijen'ciğim,
Dünya Kadınlar günümüz kutlu olsun..
Ebru zor zenaattır gerçekten,bir ara Capitolde denemiştim ve acaip keyif ve huzur vermişti bana.))

Ne güzel arkadaşın Mine'nin sana böyle güzel hediyeler göndermesi ve seni mutlu etmesi..Gerçi kime gitse bu tür hediyeler mutlu olunmaz mı Tijen'cim..

Linkini vermiş olduğun siteye bir göz attım çok enteresan gelid bana..Zamanım olduğunda incelemek istiyorum..Teşekkürler paylaşımların için canım..

Sevgilerimi gönderip, renkli bir hafta sonu diliyorum..

Güzel yüzün daima gülümsesin canım..

Sibel dedi ki...

Canım benim ne şirin olmuş bu kekler? Hiç aklıma gelmezdi böyle cam kaplarda kek yapmak! Canım istedi şimdi ama:(

Berceste dedi ki...

Eeee Tijen, herkesin uzmanlık alanı ve teknesi farklı, onlar ebru teknesinde çalışıyor, sen hamur teknesinde :) Ellerine sağlık! Mine hanım'a da teşekkürler, sayesinde biz de gördük o güzellikleri. Ayrıca kendisi de çok tatlı, kibar bir insan.

nilay dedi ki...

Tijen'ciiim ;
sanat eseri olmuş kek hamurun :) fotoğraflamakla iyi etmişsin...ebru sanatını öok beğenirim...evde yapmak istemiştim bir zamanlar ,boyalarla aram iyidir...yağlıboya resim yapıyorum ben...ama ebru çok teşkilatlı bir işmiş...araştırınca gördüm bunu...özel teknesi ,nişasta içeren sıvısı ,boyaları herşeyi özel...sonra vazgeçtim bu sevdadan...
keklerin nefis görünüyor :)ellerine sağlık...
çiçeğin çok güzelmiş :) ne güzel kokuyordur o şimdi...

sevgilerimle

Tijen dedi ki...

Sevgili Ekmekçi kız,
Bu yazının tam da benim tanıttığım güne gelmesi ilginç bir tesadüf olmuş tabii..
Sümbül kokularını ben de senin için diliyorum.
*
Oh çok sevindim sevgili Rabia!
Birazcık huzur verdiyse yazdıklarım, ne mutlu.
*
Naile'ciğim,
Gayet güzel oldular. Elma ve muzun tadı ayırt edilemiyor ancak hoş bir ıslaklık verdikleri yadsınamaz.
*
Gül'cüğüm,
Benim sevgili Mine arkadaşım arada yapar böyle sürprizler. Bu seferki sürprizi de benim için özel bir güne denk geldi, daha da güzel oldu. Ben de sana güzel bir haftasonu diliyorum canım, tüm sevdiklerinle birlikte.
*
Sibel'ciğim,
Altılı mini kek kalıbım paslanıp öteki dünyaya gittiğinden beri genelde bu minik sufle kalıplarını kullanır oldum. Gerçi sayı artınca fırına yerleştirmek ve çıkarmak biraz tehlikeli olabiliyor ya olur o kadar.
*
Dilek'ciğim,
Gerçekten öyle. Mine'ciğim dünya tatlısı bir kadındır. Sen de öylesin. Ona ne güzel şeyler getirmiştin!
*
Sevgili Nilay,
Kokmaz mı? Burnuma kadar gelemediği zamanlarda ben ona yaklaşıyorum. Bir vazo dolusu da bahçe frezyam var (hibrit olanlardan değil, gerçek ve en güzel kokanlarından).

Adsız dedi ki...

San Francisco ve Seattle'da (Starbucks'in dogum yeri) simdi bir moda var: cappuccinolarini ebru yaparak sunuyorlar musterilere. Ustune kopurtulmus sutu koyarken, makinanin agzinin altinda (veya sutun oldugu kabi cevirerek) fincani cevirerek yapiyorlar. Yarismasi bile olmustu. Cok zor birsey degil ama cok karmasik sekiller de yapan var tabii.

Surada iki ornek var: http://www.latteart.org/latteart.htm

Onu hatirlattin bana.

www.elifsavas.com/blog

Tijen dedi ki...

Sevgili Elif,
Bilmiyordum bak! İlginç bir bilgi bu. Girip sitesine bakacağım. Çok teşekkürler.
*
Dilek'ciğim,
Yorumunu yayınladım güya ama burada görünmüyor nedense. Tekrar denedim, işlemden geçti yanıtı aldım. Neden bilmiyorum ama çok teşekkür ederim iyi dileklerin için. Sen cadıysan ben de cadıyım, ona göre!

Adsız dedi ki...

Sevgili Tijen; Bu kadar çok tarif ve fotoğraf gördükten sonra acaba diyorum ben de girsem şu mutfağa bir kek yapsam mı?.

Tijen dedi ki...

Eminim ev halkından buna çok sevinenler çıkacaktır Punto Ağabey. İnsan içinden geleni yapabilmeli bu hayatta. İçinizden gelirse neden olmasın?

Adsız dedi ki...

Sevgili Tijen, öyle güzel anlatıyorsun ki, biraz şundan, biraz bundan, eh azıcıkta şundan diye insan imreniyor.Ben daha öncede söylemiştim çok güzel fotoğraflıyorsun. Tesadüf de olsa kek hamurundan bir ebrun var şimdi. Söylemesen inan ki bur kumaş zannederdim. Ellerine sağlık, Sevgiyle

Adsız dedi ki...

merhaba Tijen hanım, sümbül soğanı ile ilgili birşey soracağım, bana da 2 adet beyaz geldi. ama soldu, yerine yenisi çıkıyor mu? nasıl bakmak lazım? beni yönlendirebileceğiniz birileri de işimi görür, şimdiden teşekkürler, saygılar , yeliz

Tijen dedi ki...

Sevgili Yeliz merhaba,
Yan tarafta bağlantısı olan Bahçe, Doğa ve Yaşam sitesini ziyaret edebilirseniz sevgili Melike Hanım size yardımcı olacaktır eminim. Çok da güzel fotoğraflarla karşılaşacaksınız.
*
Nazlıca,
Ben de çok şaşırdım kek hamurundan ebru çıkınca. Günün sürprizlerinden biriydi. Tekrar denesem olur mu bilmiyorum, herhalde olur ama neden olmasın? Yazdıklarım iyi geliyorsa, hoşa gidiyorsa ne mutlu, çok teşekkürler.

CaDı dedi ki...

Tijen, bayıldım çiçeklere, kokusu burnuma geldi! Baharı getirmişsin sayfana çok hoş olmuş:) Bende akşam eve gideyim kek yapıcam, canım çekti:)

Tijen dedi ki...

Yap yap Cadı'cığım,
Kek yapmak güzel şeydir, insana iyi gelir...

Ezgi dedi ki...

Merhaba Tijen Hanım,

Bildiğiniz üzere İstanbul ile ilgili bir websitem var. Ne zamandır İstanbul mutfağı/mezeleri il alakalı bir yayın arıyorum.Bana önerebileceğiniz bir kitap/dergi var mı?

Email adresinizi bulamadığım için bunu yorum olarak yazacağım: Aktivist Kültür adında bir e-dergimiz var Kürke Hayır Platformu bünyesinde. Ağırlıklı olarak etyemez sanatçıların projelerine yer veriyoruz. Bu e-dergi için bir sonraki yazımı internet siteleri olarak belirledim. Mutfakta Zen benim keyifle takip ettiğim bir websitesi ve içeriği tam da konumuza uygun. İzninizle bu yazıda Mutfakta Zen'e yer vermek isterim.

Yorum yazınızla alakalı olmadığından okuduktan sonra onaylamamanızın benim açımdan sakıncası yok, mail adresinize ulaşamadığımdan yorum yazıyorum.:)
Saygılarımla...
E.

Unknown dedi ki...

Sevgili Tijen;

İade-i ziyaret diye geldim sanma sakın. Ben zaten buradayım çok uzun zamandır. Sadece susup okumayı, senin anlattıklarını kulaklarımı, gözlerimi dört açarak dinlemeyi seçtim. Seviyorum sabahları sayfanda paylaştıklarına göz atmayı. Kitaplarından buldum seni, sonra da sayfanı.

Sevgiler...
Bekliyorum seni sayfama eğer yolun düşerse bizim o taraflara...

Tijen dedi ki...

Sevgili Ezgi,
Yorumu yayınladım, dersen ki sil, silerim elbet. Burada ille de konu dahilinde olması gerekmiyor yorumların ne de olsa.
*
Sevgili Mahzun prenses,
Teşekkürler ziyarete. Yok canım tabii ki öyle düşünmedim. Ne zaman istersen...