26 Şubat 2007

Yeni bir arkadaş daha: Quinoa


Bugünlerde arkadaşlarla tanıştırma telaşındayız. Bu arkadaşlar ille de (yahut mutlaka) sizin benim gibi etten tırnaktan oluşan arkadaşlar değil. Doğanın mucizeleri de benim arkadaşlarımdır. Ne bileyim, artık solmaya yüz tutsa da içimde bir umut kırıntısı oluşturan frezyalarım, sabah kahvaltılarıma eşlik eden avokadolar, pişirdiğim yemeklere koyduğum sebzeler, salataya dönüştüğünde o çıtır haline bayıldığım şifa küpü lahana, kendilerini kokuları ve tatlarıyla ifade eden yabani otlar, güzelim tam tahıllar, baklagiller... Daha nice güzel lezzet benim dostumdur. Arada fısıldaşırız kimselere çaktırmadan. Dertleşiriz. İnsandan gelen onlardan gelmez çünkü. Onlar ancak insan kirlettiyse kirlidir, insan hormonladıysa, değiştirdiyse şeklini şemalini doğallığını yitirmiştir, ancak insanın yarattığı fabrikalar, ürettiği arabalardan çıkan gazlar, yaktığı naylonlar, kirlettiği sular yüzünden zehirlidir. Kendiliğinden zehiri olanlar bile (ağu denen ve muhteşem çiçeği olan bitki mesela), yılan olsun, akrep olsun soktuğunda sizi iyileştirmek için vardır. Sonra bir ot (Adana'da tırşik, İç Anadolu'da livik veya nivik) çiğken zehirli bilinir ya pişirildiğinde yahut kurutulduğunda yenir hale gelir. Oooo daha nice doğa efsanesi, hikayesi anlatabilirim size. Bu satırlar yetse, zaman yetse, iştah yetse.


Kısaca bir yeni dosttan bahsedeceğim. Fazlasını merak edenler için de bağlantı adresleri vereceğim. Dilerseniz gidip okuyabilirsiniz. İngilizce'de 'quiona' olarak tanınan -benim burada kinoa olarak anacağım- bir tür tahıl. Evvelki yaz bir basın gezisinin ardından gittiğim Atina'dan, bir doğal ürün dükkanından almıştım. Güney Amerika'nın yerlilerinden olan bu tahılın en büyük özelliklerinden biri glütensiz olması. Böylece çölyak hastaları onu rahatlıkla tüketebiliyorlar. Miniminnacık beyaz boncuklara benzeyen (bakınız yukarıdaki resim) bu sevimli tahılcığı filizlendirmek için almış ancak bir kaç kereden sonra unutup dolabın derinliklerine terketmiştim. Şimdi bahar geliyor ya, artık dolapları boşaltma operasyonuna giriştik ya, yaz boyu burada olmayacağız ya, buluverince haydi bir pilav yapayım dedim. Kinoa pilavı. Çok fazla suya ihtiyaç duymuyor kinoa. Çabucak da pişiyor. Sebzelerim vardı dolapta, kullanılmayı bekleyen. Sonra Umut'un anne ve babasının Metro-Gastro buluşmasında hediye ettikleri 'yarı kurutulmuş kırmızı biber' kavanozu vardı. Sebzelerim lahana, havuç, soğan, mevsimin ilk taze bezelyeleri, kereviz sapı ve miniminnacık bir kereviz. Onlar kavrulurlar. Yağsız, tuzsuz pişirilmiş kinoa pilavıyla karıştırılır, susamlanıp gayet besleyici ve leziz bir hale dönüşür ve sevinçle, şükranla, minnetle yenirler. (Kinoa ile ilgili daha fazla için Wikipedia'ya ve Quinoa Corporation'un sitesine bakabilirsiniz. Türkçe kaynaklar için de arama motoruna 'quinoa' veya 'kinoa' yazıp, Türkçe siteleri seçip bilgilere ulaşabilirsiniz. Mesela beklemediğim bir yerde çıktı karşıma, Artun Ünsal'ın Nimet Geldi Ekine kitabının tanıtım yazısında. Bir de sürpriz çıktı karşıma araştırırken. Çevirisini yaptığım, Dr. Gillian McKeith'in Bana Ne Yediğini Söyle (İletişim Yayınları) adlı kitabın da içinde olduğu bir doğal beslenme yazısında geçiyor kinoa. Yaza doğru ilerlediğimiz bir dönemde, belki de iyi bir okuma olacaktır Dr. McKeith'in kitabı. Ben söylemiş olayım da!)
(Aşağıdaki yazıya sonradan eklediğim iki parça var, birinde Radikal Kitap'ta yayınlanan, eğlenceli bulduğum bir yemek yazım, diğerinde ise Özdemir İnce'nin Türkçe yanlışlarına dair bir yazısının bağlantı bilgileri var. Görmeyen ve görmek isteyenlerin sayfanın biraz daha aşağısına inip bakmasını önerebilirim bu sakin görünen pazartesi öğleninde.)

27 yorum:

Mr_TD dedi ki...

Iste Tijencigim döktürmüs yine :),simdi bundan corba da olur mu acaba :),söyle mercimek corbasi gibi,canim cekti valla :)

slmlar
T:D

Tijen dedi ki...

Sevgili TD,
Neden olmasın? Mercimek çorbasına bazen bir avuç pirinç koyarım ben, onun yerine kinoa konabilir mesela. Yok mercimek koymayacaksan da kinoa ve dilediğin sebzelerle yapabilirsin çorbanı.
*
Sevgili Gülin,
'Ne Yersen Osun' veya 'Ne Yerseniz Osunuz' bakıldığında çok da cazip gelen başlıklar değil. Farklı çağrışımlar yapabiliyor. İnsanı çeken bir başlık değil. Biz de alt başlığı koruyarak 'Bana Ne Yediğini Söyle' adını kullanma kararı aldık yayıneviyle birlikte.
Benim tarifte söylediğimden fazla bir şey yok. Kinoayı bire bir ölçüde sıcak suyla tuzsuz, yağsız haşladım. Sebzelerimi zeytinyağında kavurdum ve ikisini birleştirdim, hepsi bu.

Tuhfe dedi ki...

Gorupte almaya cesaret edemediklerimin arasinda bu tahil. Artik deneyebilirim. Sagolasin bilgilerini paylastigin icin.

Sevgiler.

Adsız dedi ki...

Sevgili Tijen hanım, sitenizi devamlı takip ediyorum. Bende bir blog açtım, birkaç kez ziyaret etmiştiniz zaten.Denediğim değişik tarifleri yayınlıyorum. Sizin desteğinize ihtiyaçım var. Eğer benim bloguda linklerinize alırsanız çok çok sevinirim. Mutfakta Zen'i linklerime ekledim bile. Şimdiden desteğiniz için çok teşekkür ederim.

Sitenin adı: Tarif Bahçesi
http://tarifbahcesi.blogcu.com

Sevgilerimle Nesrin

Not: İlginç bir ''arkadaş''. Değişik tariflerinizle bende yeni arkadaşla tanışmak isterim. :)

B5 dedi ki...

Bu benim de isime yaradi. Nasil kullanabilecegimi bilmedigim icin pek yanasmiyordum almaya, deneyecegim :)

Adsız dedi ki...

saglikli beslenme zamnina gore beslenme..hepsi istedigim seyler ama ne kitaplariniza ulasip baslayabiliyorum(sordugum kitapcilarda yok)nede sizin kadar sagduyulu birini taniyoru cevremde...ben napicam ben ne olucam ama:(
sevgilerle yagmur..

Unknown dedi ki...

Bir süredir bakmamışım Mutfakta Zen'in sayfalarına. Çok yeni ve güzel "bilgi"ler gelmiş. Oturup baştan sona ne kaçırmışım okuyacağım şimdi. Öptüm Tijen. Pınar

Tijen dedi ki...

Tuhfe'ciğim,
Çok sevindim. Çok lezzetli, beğenecek ve eminim farklı şekillerde kullanacaksın!
*
Sevgili Nesrin,
Tabii ki, memnuniyetle.
*
Sevgili B5,
Bundan sonra mutfağın yeni bir lezzet kazandı desene?
*
Sevgili Yağmur dur sakin ol! Nerede yaşıyorsun bilmiyorum ama en kolayı internetten sipariş etmek. www.dharma.com.tr, www.yenisayfa.com, www.ideefixe.com gibi sitelerden hepsini sipariş edebilirsin. Ellerinde yoksa bile dağıtımcıdan alıp getirtiyorlar. Olmadı düzenli gittiğin bir kitapçı varsa sipariş etmesini isteyebilirsin (internetten aldığında indirimli alıyor olmak avantaj tabii). Bir de yenilenen Paşabahçe mağazalarına bak. Beşiktaş'a gidiyorsan Kırkambar'da da satılıyor (çarşı içinde, Ziraat Bankası'nın karşı sokağında, bir kaç yazı önce telefonunu vermiştim, yanda da sitesinin linki var). Eminim çevrende pek çok duyarlı insan vardır, konuştukça karşına çıkacaklardır. Değişim ancak biz istersek oluyor. Başarılar!
*
Pınar'cığım hoşgeldin. İyi okumalar.

Burcu dedi ki...

Tijen, ben de bayiliyorum kinoaya. Ben beyazini hic denemedim. Ilk kirmizi kinoa almistim o kadar begendim ki degistiremedim bir daha. Corba yapmak hic aklima gelmedi benim ama, hep pilav yapiyorum. Nette bir bakiyim nasil corbalar yapilirmis.

Tijen dedi ki...

Burcu bak ben de kırmızısını bilmiyorum. Nasıl tadı? Acaba aynı mı merak ettim. Bir gün onu da tadarım umarım. Sağol paylaştığın bilgi için. Ben de çorbada denemedim ama tüm tahılları kullanabildiğimize göre bu neden kullanılmasın?

CaDı dedi ki...

Geçenlerde www.realage.com.tr den gerçek yaşımı hesapladım, kendi yaşımdan 8 yaş fazla çıktı! Ve bu tamamen beslenme alışkanlıklarım ve yaşama şartlarımdan dolayı! Kesinlikle tavsiyelerin bizim için altın değerinde, kendi adıma teşekkür ederim Tijen'cim;)

nilay dedi ki...

Sevgili Tijen ;
sayfana girdiğimde hep birşeyler öğreniyorum...bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olayım sözünden yola çıkarak sana minnettarlığımı belirtmek istedim :) teşekkür ederim arkadaşım...kinoayı ilk kez görüyorum...denk gelirsem ne olduğunu bilerek bakıcaaam sayende:)

sevgiler

Tijen dedi ki...

Cadı'cığım,
Sen bakma öyle sitelere. Sen içinde kaç yaşında hissediyorsan doğrusu odur. Yine de bazen ufak tefek değişiklikler ummadığın kadar güzel etkiler yapabilir ya...
*
Sevgili Nilay,
Sizler böyle şeyler söyledikçe ben de daha çok şey paylaşmak istiyorum. Tabii böyle olunca kitaplara falan vakit ayirmaz oluyorum ya manevi hazlarin degeri yadsinamaz, her sey maddeyle ölçülüp biçilse de bu zamanda. Yararlı olmasına çok sevindim canım.

Adsız dedi ki...

Uzun zamandır okuyamadım bu güzel yazılarınızı.Okuduğumda özellikte mesai aralarında bir nefes gibi ferahlık veriyor bana ,içim hafifliyor, ne güzel yazarsınız. hep severek takip ediyorum sizi.Çok şey öğrendim...
Bende heveslendim bir site kurdum daha 1 ay oldu.arasıra uğrayıp yorum bırakmanızdan memnun olurum.
Emel,
asevi.blogcu.com

Tijen dedi ki...

Sevgili Emel,
Hoş geldin. Sevginle gelmişsin, teşekkürler. Sana yorum bırakmaya çalıştım ancak blogcu'da sorun var, sonra deneyin dedi. Hayırlı uğurlu olsun!

Isil Simsek dedi ki...

Quina'ya biz de burada alistik ve cok sevdik. Ben de genelde sebzelerle pisiriyorum, biraz da citir citir oluyor ya cok hosuma gidiyor.

Tijen dedi ki...

Işıl'cığım,
Ben de o çıtırlığını çok sevdim. Bir de millet deneyeceğim. O aslında bizim akdarı. Kışın İstanbul'a gittiğimde Bahri Bey'den almıştım biraz. Haftaya da onu yapayım bari.

evcilkedi dedi ki...

Merhaba Tijen, ben de kinoayı ilk kez Nice'de bizi ağırlayan bir arkadaşımda yedim. O kadar sevdik ki arkadaşım paketin kalanını bize hediye etti. Kırmızıydı yediğimiz ve pilavı çok lezzetliydi. Burnumun dibinde de satılıyormuş da haberim yokmuş. İyi ki söyledin Atina'da satıldığını, zaten fotoğraftaki paketi görünce küçük dilimi yutuyordum:-)İlk fırsatta beyazını da alıp deneyeceğim. Gelsen de beraber alışveriş yapsak...Teşekkürler

DREAMER Elif GÜNEŞ dedi ki...

Glutensiz bir tahıl öğrendim sayenizde ne güzel!
Linkten bir baktım da makarnasını da yapmışlar.Glutensiz ,buğdaysız makarna.
Bir araştırayım Türkiye'de ithal eden firma var mı?Eğer yoksa güzel bir iş fikri olabilir kinoa.

Bu arada ilk linkimi de size vererek linklerimde bir açılış yaptım.
iade-i link ziyaretine beklerim :)

sevgiler ve selamlar,

Elif
http://venusunlezzetleri.blogspot.com/

Tijen dedi ki...

Ah Tülin'ciğim keşke! Çok istiyorum oraya gelmeyi. Bakarsın bir gün olur. Nereden aldım biliyor musun? Sanki ben söyleyebilecek durumdayım. Böyle kahvecilerin falan olduğu, şekercilerin olduğu bir sokaktı. Galiba Atina'daki kapalı pazaryerinin yanındaki sokak. Öyle kalmış aklımda, dur bir fotoğraflarına bakayım.
*
Sevgili Elif,
Senin sitene bıraktığım yorumda da yazdığım gibi, karabuğday da glütensiz ve artık Türkiyeli bir firma tarafından üretiliyor. Onun unu da değerlendirilebilir sanırım.

DREAMER Elif GÜNEŞ dedi ki...

teşekkür ederim aldım mesajını.Umarım istanbul'da bulabiliyoruzdur o ürünü.

linklerin arasında venüsün lezzetlerine yer verebilirseniz çok memnun olurum.

Bu arada ,
Bir astrologun Günlüğü de benim blogumdur.

sevgiler ve selamlar,

Elif

Adsız dedi ki...

Bende Mark Hyman 'ın kitabında okudum quinoa'yı. Fakat Türkiye'de nereden bulabilirim bunu? En kısa zamanda cevaplarsanız sevinirim=)

Tijen dedi ki...

Ne yazık ki Türkiye'de satıldığını hiç görmedim. Yurt dışına giden dostlarınız olursa onlara sipariş edebilirsiniz. Atina'daki doğal ürün dükkanlarında bile var, belki Türkiye'ye de gelir...

Adsız dedi ki...

teşekkür ederim=)

sevda dedi ki...

Kinoa zayıflamaya yardımcı bir besin mi? Bir kaç yerde öyle duydum da?

Tijen dedi ki...

Kinoa sağlıklı ve besleyicibir tahıl ama zayıflamaya yardımcı bir destek maddesi olarak görmemek gerek bence.

Arsbak dedi ki...

Firmamizin yeni urunu olan kinoa ile ilgili detayli bilgi ve istekleriniz icin lutfen iletisime geciniz.1000 gr ve 250 gr paket tercih edebiliriz.Kinoa satin almak icin adres bilgileri.
www.arsbak.com.tr / zehra@arsbak.com.tr