28 Şubat 2007

Nergisler ve Çilekler


Evet davetlisiniz. Ben de davetliyim sizler gibi ve gurur duyuyorum Başak Yaşam Atölyesi'nin kurulmasında emek harcayan herkesle, tüm destekçilerle. Heyecanlıyım aynı zamanda. Başak kadınlarının hiç biriyle tanışmadım henüz ancak biliyorum ki kadınlar için sevgi dolu, kucaklayan, besleyen, eğiten bir merkez olacak orası. Söz verdim Hülya Hanım'a, bir gün ben de mutlaka tanışacağım güzel kadınlarla. Bu cumartesi açılışı var. Daha önce de kısacık bahsetmiştim burada. Neler yapabiliriz diye sormuştum. Şimdi daha gerçek. Çünkü artık yaşam başlıyor atölyede. Hangimiz ne kadar katkıda bulunursak (maddi katkı şart değil ki, katkı verecek pek çok alan var) o kadar faydalı oluruz kadınlarımıza. Başka şeyler de söyleyeceğim ancak şu an acil bir iş yetiştirmeye çalışıyorum. Davetiyeyi gecikmeden yayınlayayım istediğim için de sözleri aceleye getirmek istemedim. Devamını zaten atölye sorumlularından da öğrenebilirsiniz zaman içinde...


Evet güzel bir başlık. Bu başlığı attıktan sonra, sayfalar dolusu yazabilirim çünkü ikisine dair binlerce anım var. Tat ve koku bellekle en çok bağlantılı olan duyular, bu konuda pek çok kere yazdım. Sadece ben değil elbet, nice yazar bu konuya değindi, hatta geçtiğimiz yıllarda bir Nobel ödülü bile verildi bu konudaki bir araştırmaya. İşte nergisle çilek de benim tat ve koku belleğimde sarsılmaz yerlere sahip iki dostum. Nergisle olan yarenliğimi biliyorsunuz gerçi. Ne yazık ki mevsimi bitti. Hala zaman zaman karşıma çıkıyorlarsa da, o eski bolluğu ve tazeliği yok. Alıyorsunuz, iki günde boyunlarını büküveriyorlar. Yerine frezyanın mevsimi başladı. Burada ona ne diyorlar biliyor musunuz? Arpa çiçeği. (Efendim bu fotoğrafımızı bugün ve yarın doğumgününü kutlayan sevgili, çok sevgili Zeynep'imize hediye ediyoruz. Nice mutlu senelere Zeynep'ciğim!)

Çilekli nergis fotoğrafını, bir kaç hafta önce pazarda çekmiştim. Çilek almamıştım hayır. Kivi alıyordum aynı satıcıdan. Nergislerimi çileklerin yanına bırakmıştım. Öyle güzel göründüler ki, deklanşöre basıverdim. (Öğle saati olduğu ve şemsiyenin altında kaldığı için rengi bir garip oldu fotoğrafın, kusurlarından biri bu.) İlk çileğimi dün satın aldım. Nefis körletmek için mi denir, o yüzden. Hoş sözüne güvendiğim, GDO'ya Hayır Platformu kurucularından bir arkadaşım çileklerin iri olması cinsinden, çilekte hormon kullanılmaz dediğinden beri daha rahat alabiliyorum ya yine de pazarda gördüğüm her çilekçiden alışveriş yaptığım söylenemez. Önce kokluyorum. Kokusu varsa ve seçebiliyorsam, yine de ufaklarını seçiyorum. Neden diyeceksiniz? Belki sadece alışkanlık. O iri çilekler, yine de içime sinmiyor. Yaz boyunca Burhaniye Pazarı'ndan yayla çileği alabileceğim gerçi. Çoğunun tadı o eski çileklerinki gibi değil ne yazık ki. Belki bir gün Batı Karadeniz'de, yaylalarda kendi ellerimle topladığım dağ çileklerini yer, tat ve koku belleğime yeni bir anı armağan ederim.


Bu fotoğrafı içimin dışıma taştığı günlerden birinde, erkence bir saatte parkta çekmiştim. Adını 'ortak yaşam' koydumdu. İnsanların bir arada yaşayamadığı, kırıp döktüğü, öldürdüğü, kirlettiği, hırsı yüzünden her türlü alavere dalavereyi yaptığı bir zamanda, bitkiler hala ortak bir yaşamı sürdürebiliyor. Sadece bunu söylemek istedim.


Bu fotoğrafı ise Dr. Kuşhan diyet dergisinin Mart 2007 sayısı için hazırladığım 'Zen mutfağı' yazısı için çekmiştim. Mutfakta Zen yayınlandığında benimle yapılan röportajlarda onun için 'Zen mutfağı' tanımlaması kullanılmıştı. Oysa Zen deyişleri içermekle ve Uzak doğu felsefelerinden beslenmekle birlikte, o bir Zen mutfağı kitabı değildi. Benim Zen'e ve yaşama bakışımı içeriyordu. Farkındalık yazılarıyla ve yüzlerce yıldır insanlığı etkilemiş bilgelerin sözleriyle zenginleşmişti. Tabii bir de Suavi Kendiroğlu'nun muhteşem çizimleriyle. Bu kitabı sevgiyle karşılayanların güzel mektuplarından bir kısmını, kitabın geçtiğimiz aylarda yayınlanan yeni baskısında okuyabilirsiniz. Orada yer almayan (sözlü olarak iletilmişti) bir yorumu ise burada anlatayım. Antalya'da bir tanıdığım Mutfakta Zen'i satın aldığını söyledi bir karşılaşmamızda. Nasıl buldunuz dedim. "Ben senin kitaplarını sıkıntılı olduğum zamanlarda okumayı seviyorum, bana o kadar iyi geliyor ki" dedi. Onu saklıyordu bir kenarda. Büyük bir armağandı benim için bu söz. Dharma'nın internet sitesinden kitap sattığını söylemişimdir. Özellikle kendi yayınları olduğu için Mutfakta Zen'i %50 indirimli olarak satıyorlar. Hani geçenlerde Yağmur, ama ben kitaplarınızı bulamıyorum demişti ya, ona söylediğim gibi, kitapçılarda bulamayanlar internet üzerinden sipariş edebilirler. İlle de kredi kartı numarası vermek gerekmiyor. Ben Dharma'dan aldığım kitapların ücretlerini banka havalesi ile ödedim hep. Dharma'nın internet sitesinden dilediğiniz kitabı indirimli olarak satın alabilirsiniz.

İşte Dr. Kuşhan diyet dergisi için bu sefer Zen mutfağına ilişkin bir yazı yazdım. Çok sevdiğim bir kitaptan, Zen Vegetarian Cooking'den (Zen Vejetaryen Mutfağı) seçtiğim üç basit tarifi, bizdeki malzemelere uyarlayarak hazırladım, fotoğrafladım ve gönderdim. Bakalım derginin sayfalarında nasıl görünecekler? Bu vesileyle kitabı yazmış olan Zen rahibesi Bayan Soei Yoneda'yı anmış olayım. İnsan hiç tanımadığı birinden yaşamsal dersler alır ya bazen, o da benim için pek çok güzel bilginin, sevgi ve paylaşımın kaynağı. Tek hocam o değil tabii, ooo yaşam hocalarla dolu. En biriciği de Maya.

18 yorum:

Adsız dedi ki...

Canim Tijen'cim.
Ne guzel bir hediye bu bana bir bilsen.
Nergisleri oyle cok seviyorum ki, ama burada bir kere bulup alabildim.
Sizlerle daha nice uzun yillar birlikte kutlayalim olurmu dogum gunlerimizi.
Cok tesekkur ederim canim arkadasim.
Sevgi ile kucakliyorum seni.

Zeynep.

Tijen dedi ki...

Canım Zeynep'ciğim,
Sen her şeyin en güzeline layıksın. Benimki sanal bir hediye oldu ya tüm kalbimle gönderdiğimi bilmen beni rahatlatıyor.

Damak Tadı dedi ki...

Tijen'ciğim,
Canım çok narin ve naif ve düşüncelisin..Seni kutluyorum bu ince düşüncenden ve jestinden dolayı..)Çok güzel bir hediye olmuş inan..

Hele o nergislerin ve çileklerin oluşturmuş olduğu güzellikler ve kokuları muhteşem olsa gerek..

Seni inan çok seviyorum..Bizlere tüm bu güzellikleri ve sevgi dolu kareleri sunduğun için o güzel yüreğine sağlık..

Ne de güzel anlatmışsın ağaçlarla bitkilerin arasında olan o güzel bağı..)

Gönülden teşekkürler..Sevgin hiç eksilmesin..Gül

Tijen dedi ki...

Gül'cüğüm,
Dostların yanaklarından öpüp güzel sürprizler yapabilmek (yüz yüze) daha güzel elbet ama ne yapalım, sanal dünyanın birbirini seven dostlarıyız biz, hediyemiz de sanal oluyor mecburen. Ben de senin güzel yüreğini tanıdığım için çok çok mutluyum!

Sanem dedi ki...

Resme bayildim, nergisleri koklamayi ozledim,yazilarini gene keyifle okudum ;) Zeynep'in dogumgununu ben de kutlarim.
Sevgiyle
S.

Tijen dedi ki...

Sevgili Sanem,
Zeynep hepimizin canı, ona nice mutlu yıllar diliyoruz, tüm sevdikleriyle. Sağol duygularımızı paylaştığın için.

ZeYNeP dedi ki...

Inanin beni cok duygulandirdiniz,
hepinize ayri ayri cok tesekkur ediyorum.
Nice dogum gunlerimizde hep birlikte
olalim yeniden.
Sizleri cok seviyorum.
Tijen'im yeniden sagol.
Kendimize iyi bakalim. Dostlarimizla birlikte olmak ne guzel.

Zeynep

mor-cilek dedi ki...

cocuklugumda babamın alıp getirdigi o mis gibi kokan çileklerden eser yok artık...
tat bellegimin sarsılmaz sahibi cilek...kokuda ise sebboy'dan vazgecemiyorum...
sevgiler
dilek

Adsız dedi ki...

Merhaba

Ben de portakal ve gül kokularına bayılırım. Kendimden geçerim bu kokuları duyunca. Çok güzel bir site hazırlamışsın. Tebrik ederim.

Sevgiler,

selin.

Tijen dedi ki...

Çok haklısın Zeynep'ciğim,
Dostlarımız çok kıymetli. İyi ki varlar!
*
Dilek al benden de o kadar. Benim de anılarımda babamın getirdiği çilekler var. Onunla ilgili çilek anım epey acıklı aslında ve ne yazık ki o tatlar yok artık.
*
Sevgili Selin,
Meyve ve çiçekler gerçekten çok inanılmaz şeyler. Onlarsız hayatımız ne kadar eksik olurdu değil mi?

ipek dedi ki...

Tijen gerçekten de büyük çilekleri gönül rahatlığıyla yiyelim mi? Bu haber çok güzel. Korkudan yanına yaklaşamıyordum hormonludur diye.
Teşekkürler bu bilgi için.
Çok sevgiler
İpek
Not: Nergisler her zamanki gibi harika, görüntüsü bile yetiyor:)

Tijen dedi ki...

Sevgili İpek,
Sonuçta ne kadar gönül rahatlığıyla yiyebiliriz bilmiyorum. Eskiden tarlalarda yetiştirilirdi çilek, biliyorsun. Şimdi hemen hepsi (en azından güney bölgelerde) seralarda, toprağa değmeden yetiştiriliyor, ki topraklı olmasın. Kökü elbette toprakta ama bitki büyürken dal ve meyveler toprağa değmiyor. Bu yüzden de eskisi gibi topraklı değiller. Çilek yetiştiricileri de hormon verilmediğini söylüyorlar, arkadaşım gibi. Bu onları tamamen masum yapar mı? Yapmaz elbet. Toprak ne kadar temiz mesela? Bu da var. Verilen su? Böcek öldürücüler kullanıldı mı? Bunların hepsinin önemi var ve bugün artık çoğu yiyeceğin masum olduğunu söylemek zor. Yani yine de çok fazla yiyemiyor insan. Ben Antalya'da çilek mevsimi geldiğinde bir kaç kere nefis körletmek için alıyor, hevesimi -tadı çok da muhteşem olmasa da- Burhaniye'ye saklıyorum. Aslında hevesimi geçmişteki günlere saklıyorum ya onların geri gelmeyeceği ortada!

Adsız dedi ki...

Merhaba, resimler yine harika. Banada Link listenizde yer verdiğiniz için teşekkür ederim.
Güzel bir hafta sonu geçirmenizi dilerim sevgilerimle Nesrin

Tijen dedi ki...

Rica ederim sevgili Nesrin!
Ben de güzel bir hafta sonu diliyorum. Sakin, huzurlu, neşeli, sağlıklı, ağız tadıyla yaşanacak bir hafta sonu.

Hülya dedi ki...

Bir yazının içinde bu kadar mı çok öğreti,bu kadar mı çok duygu,bu kadar mı çok güzellik olur.Hangine baksam hepsi ilgimi çekti.Teşekkürler Tijen'ciğim...Ben yazını çok çok sevdim.Nergisle çileğin kavuşmasına desen aşkla bağlandım...

Tijen dedi ki...

Hülya'cığım,
Kelin merhemi olsa başına sürer derler ya, benimki de o hesap!
Nergisle çileğin buluşması, bence öğretilerin en güzeli, en gerçeği.

nihal dedi ki...

bu resimdekiler edamame mi yoksa? edamame bulmak mümkün mü Türkiye'de?

Tijen dedi ki...

Sevgili N.,
Edemame dediğin taze soya fasulyesi sanırım. İstanbul'da Wagamama'da haşlanıp tuzlanmış olarak servis ediyorlar, ben de yedim, çok güzeldi. Ancak onlar nereden alıyorlar bilmiyorum. Ben taze olarak satıldığını görmedim. Resimdekiler kabuğu soyulmuş iç bakla.