29 Ocak 2013

Pembe turşu

Lübnan'da ister lüks bir restoranda, ister bir sokak lokantasında olun, sofraya mutlaka getirilen bir turşu var: Pembe turşu. Turp turşusu bilir misiniz? Bu turşuyu turpla yapıyorlar. Rengi veren pancar. Ufak bir pancar kullandınız mı turpları bir güzel boyuyor. Hoş yediklerimin pembesi o kadar yoğundu, turşular o kadar kıtır kıtırdı ki, bu işin içinde başka bir malzeme var diye düşünmedim değil. Pembe turşu karşıma her çıkışında evde deneme arzum bir kat daha arttı. Bugün pazarda oh oh ne güzel ne güzel diye gezerken bir anda hatırladım (o anda tonton teyzemin tonton kocasıyla kurdukları tezgahtan yerelması, kereviz ve salata için içi kırmızı turplardan alıyordum), turşuluk turp ve pancar da aldım. Sonradan gördüğüm tariflerde dışı pembeli beyazlı olan turplardan kullanıldığını anladım ya ben dışı siyah olanlardan almıştım. Araştırdığımda şu tarifle karşılaştım ve onu uyguladım. Turplarımı çubuk çubuk doğradım, pancarla birlikte (onu da aynı şekilde soyup dilimledim) kavanoza yerleştirdim, 2-3 diş sarımsak ekledim. İki su bardağı su, bir su bardağı sirke, birer çorba kaşığı toz şeker ve deniz tuzunu kaynatıp sıcakken turpların üzerine döktüm. Yetmedi tabii. Üzerine tekrar kaynattığım suyu ekledim ama biraz daha sirke koymalıydım, biliyorum. Yarın tadına bakıp gerekli olan şeyleri ekleyeyim dedim. Bu turşu 2-3 günde oluyormuş. Bakalım göreceğiz nasıl olacak. (Bu fotoğrafta pembe turşuyla birlikte biber turşusu ve yeşil zeytin de var. Kimi zaman karışık getiriyorlar, kimi zaman tek başına.)

11 Ocak 2013

Tazelik

Esma hanımcığım "o pötikareli mavi tabaklarınızdaki tariflerinizi özledim" diye mesaj salmış. Gördüm tabii, nasıl görmem. Eh bu zarif isteğe karşı koymak da mümkün değil. Açtım dosyaları, baktııım baktııım baktıııım. Var tabii o fotoğraflardan ama ben bu güzelim yeşil kâsemdeki salatada karar kıldım. Yani tamam hava buzzz gibi. Bu havada insanın canı sıcacık çorbalar çekiyor daha çok. Aslında dün yaptığım brokoli, havuç, yerelması çorbamın fotoğrafını çektim. Hem de nergisler arasında. Çorbanın özelliği peyniraltı suyuyla pişmiş olması idi. Hindistan'ın ünlü baharat karışımı "garam masala"dan eklemiştim bir çay kaşığı. Hoş sebzelerin tadını baskıladığı için bir dahaki sefere garam masala koymam ama bu haliyle de kendine has bir çorba olduğunu söylemeli. Gelelim fotoğraftaki salataya. Buğday ve yonca filizi ile şifalanmış marullu, bademli, avokadolu bir salata. Hani kışın bedene lazım olan vitaminleri içeren, sağlık küpü bir salata. Bu güzelim salata beğendi ise Esma hanımcığıma ve sağlık dileklerimle tüm güzel yürekli dostlarıma armağan olsun. İçinizi ısıtacak güneşli bir gün dileğiyle.

02 Ocak 2013

Nefes

Dostlarımın güzel yeni yıl dileklerini aldım, şükrettim ancak onlara çoğu zaman yanıt veremedim. Ne diyeceğime karar verememiştim çünkü. Dün sabah erken bir saatte pazara gitmek üzere sokağa çıktığımda her tarafın boş ve sessiz olduğunu gördüm. Issızlığın tadını çıkarırken çiçeğe durmuş yediveren limon ağaçları ve artık çiçekleri geçmek üzere olan yeni dünya ağaçlarıyla selamlaştım, onların güzelim kokusunu içime çektim. Sonra beyaz bir kedi gördüm, sokaklar bana kaldı dercesine dolanıyordu. Ardından trafik gürültüsü yok yaşasın diyerek şakıyan muhabbet kuşlarının neşesine katıldım. Alıştığım yollardan geçip pazara vardım, ya kurulmadıysa diye endişelenerek. Ne de olsa yılın ilk günüydü ve herkes sıcacık yatağında yatarken... Neyse ki pazar kurulmuştu. İlk aldığım şey mis kokulu nergisler oldu. Onları muzcuya emanet ettim, dönüşte muzla birlikte alırım diye. Sütçüme gittiğimde bir nenenin fotoğrafta gördüğünüz katmerli nergisleri getirmiş olduğunu görüp ondan da dört demet aldım. "Bunlar olmasa gelmeycektim" dedi. İyi ki gelmişin nenem dedim. Alışverişimi tamamlayıp eve geldiğimde artık ne mesaj vermem gerektiğini biliyordum. Her ne yaşarsanız yaşayın, şu bir dal nergisin yaşama sevincini hatırlayın. Siz de onun gibi yaşama tutunabilir, sevincine ortak olabilirsiniz. Aldığımız her nefes çok kıymetli. Nefesinize iyi bakın olur mu?