22 Ağustos 2012

Salça vakti

Aslında daha yoktu niyetim. Biraz daha beklerim diyordum. En azından bayram sonrasını. Her hafta yaptığım gibi, sabah erkenden kalkmış, pazara gitmiştim. Tabii pazar öncesi ritüelimi gerçekleştirdikten sonra. Alışveriş yaparken İtalyan tipi uzun domateslerin kilo fiyatının 75 kuruşa çıktığını görünce ooo dedim, zam gelmiş. Bitiyor abla, kalmadı tarlada demez mi? Bende paçalar tutuştu tabii. Eyvah salça? Pazar çantam doluydu ya mecbur domatesle biber de alınacak. Aldım geldim. Hemen giriştim işe. Bizde öyle büyük tencere pek yoktur. Olan en büyük iki tencereyi koydum ocağa. Hemencecik biberlerle domatesleri yıkadım, biberlerin çekirdeklerini ve saplarını çıkardım, domateslerin sapla birleşen yerini çıkarıp attım. Hepsini irice doğradım, tuzuyla birlikte ocağa. Fokur da fokur kaynadılar. Baktım hepsi yumuşamış. Aldım ateşten. El blenderiyle bırt bırt bırt... İlk işlem tamam. Kaplara pay edip güneşe. Üzerini örttüm tabii. Börtüsü var böceği var. İlk günler rüzgar yok. Baktım köpürüyor. Kızmış bana besbelli, neden rüzgarsız günde salça kaynatırsın der gibi. Ne bileyim ben rüzgarın ne zaman eseceğini? Neyse dualarım yanıt buldu, geldi poyrazımız geri. Vuv....vuvvvv.... O esti salça suyunu çekti, o esti salça suyunu çekti. Tabii arada karıştırdım. Üzeri kabuk bağlıyor çünkü. Sonra bir gün baktım kıpkırmızı salçam iyice koyulaşmış. Benim işim bitti, anneme teslim ettim kavanozlara koysun diye. Artık bundan sonrası onun işi.

16 Ağustos 2012

Küçücük alanda

Yazın daha iyi besleniyorum, bu kesin. Bir minik bahçe bana ne çok mutluluk yaşatıyor. Bir salatalığı dalından koptuktan üç dakika sonra yemek, sıkış tepiş dalların arasından kızarmış, hatta çatlamış pembe domatesler bulmak, kabı elime alıp salata için bolca semizotu (çünkü ben yazın toprak olan her yerde Omega-3 görüyorum!), az biraz maydanoz (ahhh ahhh, bu yaz maydanozlar bana küs), yeni büyümekte olan rokalardan (hem de seyreltmiş oluyorum), ipecik, kadifecik marullardan toplayıp salatamı yapmak... Sonra bedenimi çalıştırmak, ot yolayım, bahçe sulayayım bahanesiyle. Mesela bugün, bahçeyi otlardan arındırıp (salatalıkların altındakileri yolarken nerede salatalık var onu da gördüm, işte o üç dakika içinde yediğim salatalığı da böyle buldum) suladıktan sonra oh be dedim, bugün yemeğimi hak ettim. Alnımın teri aktı toprağa, elimin tersiyle sildim. Pek bir gururlandım. Bugün işe yarar bir şey yaptım. Bahçe hala deli kızın çeyizi gibi ya olsun ne gam. Ben iki salatalık, iki domates, üç beş biber kopardım, koca bir tas salatalık malzeme çıkardım, hatta kaynattığım salçayı da bahçenin ortasına, en güneş alan yere yerleştirdim. Bugün yastığa başımı koyarken daha bir içten şükredeceğim sanki. Gerçi ne kadar minnet duysam az ya.