25 Mart 2007

Artık sebzeleri ne yaparlar?


Kırpıp kırpıp yıldız yaparlar demeyeceğim elbet. İsteyen yapabilir tabii. Mesela benim yaratıcı mı yaratıcı arkadaşım İpek yapabilir böyle bir çılgınlığı. Çılgınlık dediğime bakmayın, yarattığı her güzelliği şaşkınlık ve hayranlıkla izlerim hep (şimdi bu satırları okusa yanaklarım kızardı söyleme öyle şeyler der!)

Artık sebzeler kavrulur. En basitinden. Mesela salata yapmak için aldığınız, ancak son kısmını bir türlü kullanamadığınız lahana, köklerini haşlayıp salataya dönüştürdüğünüz pancarların körpecik dalları, yine kökleri zeytinyağlı yemekte kullanılmış kerevizin sap ve yaprakları... İki tanecik kırmızı soğan varmış evde, havuç da bulunurmuş, sarımsak? Elbette. Sızma zeytinyağında (Laleli'nin organik sızmasını kullandım) kavrulur, üzerine taze çekilmiş karabiber ve deniz tuzu, deniz tuzu bittiyse mutfak robotunda öğütülmüş kaya tuzu serpilir. Yanına da bir bardak kalmış kırmızı pirinçten bir gıdım zeytinyağı ve bir gıdım tuzla sade bir haşlama, pirinç haşlaması yapılır. Pirinç taaa yeni kıtadan taşınmıştır. Birazı kullanılmış, birazı bırakılmıştır. Şimdi kullanmanın tam zamanıdır. Sonra bir kaseye önce pilav, üzerine de sebze kavurması konur, afiyetle yenir. Şükredilir. Sevinilir. Zaten mutfakta sebzeleri yıkarken, doğrarken, kavrulan sebzelerin kokusu içe çekilirken az biraz kendinden geçmiştir mutfağı seven kadın. Daha ne olsundur ki hayatta? Var mıdır bundan ötesi?


Bu şeftali dalları, geçen baharda, İzmir yakınlarında bir bahçede çekildi. Sevgili Umut'un ailesinin şeftali bahçesinde. Bütün bahçe pembeye bürünmüştü. Aylardan yine Mart'tı. Şimdi de öyle midir ki o bahçe? Herhalde öyledir. Zaten bütün Selçuk, Tire civarları pembedir şimdi. Ne güzeldir. Bu çiçekleri Başo için koydum buraya. Onun sözlerini hatırlatmak için:

Evin kıyıcığında
Çiçeklenmiş kestaneyi
Görmeden geçiyorlar
Bu dünyanın insanları

Haksız da sayılmaz hani. Çok mu hızlı koşar olduk biz? Ondan mı bu kadar tıkandık? Ondan mı nefesimiz kesildi? Ondan mı bıkar olduk yaşamaktan? Yok yok bıkmayın. Yaşamak hep güzel ama bazen de durup dinlenmek gerek. Bir kaç gün dinleneyim diyorum ben. Dinlenmek herkese lazım değil mi sizce de? Sessizlik. Huzur.

19 yorum:

pandora dedi ki...

Bizim çiçekleri görünce pek sevindim :) 2 hafta önce aynen öyleydi ağaçlarımız, şimdi artık minnacık meyvelere dönüştü çiçekler :) Ben bu yıl da çektim fotoğraflarını her yılki gibi, gönderirim sana da :) Her baharda bekleriz ayrıca fotoğraf çekimi için :)

Tijen dedi ki...

Ben de bu yılın çiçeklerini gördüğüme çok sevindim. Tatlı kızını görmek ise bir başka sevinç kaynağı oldu sevgili Umut. Çok teşekkürler paylaştığın için.

ibeking dedi ki...

evet evet hep zevk aldım kavrulan sebze kokusundan..ocaktaki zeytinyağına atılan bir diş sarımsağın kokusu, birşeylere eklenen dereotunun kokusu, patlıcanı pijamalı olacak şekilde soyarken çıkarttığı ses, domatesli makarnayı karıştırırkenki çıkan sesin verdiği mutluluk..işte bunlar de beni mest eden ufak tefekler..

Adsız dedi ki...

Tijen'ciğim daha ne olsun zeytinyağın içinde kavrulan sebzeler, onlara eşlik eden soğan ve sarımsak kokuları başka birşey olmasına gerek yok. Beni mutlu etmeye yeter! Haklısın dinlenmek gerekmiş ben bunu anladım, dinlenmek ve şükretmek gerek! İyi dinlen ve enerji topla olur mu?
İstanbul'dan sevgiler...

Unknown dedi ki...

Tijen'cim,
Bahari ozledim.Kardan biktim.Soguktan ona keza...Bnde o pembeleri bahar dallarini ama once o kupkuru dallarin uclarinda filizlenen beyaz cicekleri ozledim...Sen hazir dinlenecekken ben mesguliyet vermiyeyim..Ayrica tebrik ederimki ayin blogu secilmissin..Tebrikler Tijen'cim.

Margot dedi ki...

Makarna Kardeşim,
Bahar geliyor ve senin blog'a her bakışımda daha da neşeleniyorum. Pancarlar, enginarlar, rengarenk mis kokulu çiçekler. Aklıma Bedri Rahmi'nin bir şiiri geliyor, benden sana küçük bir armağan kızkardeş :)

TAZE TAZE

Dondurma kutusu üstünde
Üç kırmızı çiçek
Canımın içi kadar sıcak
Dilediğim kadar kırmızı
Özlediğim kadar gerçek.
Dondurma kutusu üstünde yaz gelmiş meğer
Neler getirdi kim bilir neler
Neler götürecek.

Unknown dedi ki...

Sevgili Tijen, dinlen dinlenmesine ama çok da uzaklaşma bizlerden.Evet çok yoruyor insanı yaşam bazen. Ufak kaçamaklar gerekli şöylee papatyaların yanına uzanıp bir kitap okumayı, ya da ne bileyim denizin sessiz sesinde melodik bir huzur bulmayı özlüyor insan. seviyorum senin bir pembe şeftali dalına yazdığın yazıları ya da ne bileyim mevsimin ilk bezelyesine adadığın yarım sayfalık yazını. O yüzden git gitmesine ama çok da uzaklaşmadan...

Sevgiler, huzurlu günler...

Bir Derin Masalı dedi ki...

Yaşamak...Kimine göre hayatta kalmak için çabalamak, kimi için ekmek parası, kimi için güzellikler kaynağı, kimi için engin ve eşsiz bilgi kaynağı, kimi için bilgelik, kimi için zen :)), kimi için aşk... Benim içinse iliklerime kadar hissedip görerek,severek,öğrenerek,anlayarak ve tüm güzelliklerin kokusunu içime çekerek yani hakkını vere vere yaşamak... Öylesine değil... Sırf doğduğumuz için değil... Herşeye rağmen yaşamak... İnadına yaşamak... Öpüldünüz Tijen ablacığım...İyi haftalar :))

daimamutfak dedi ki...

sevgılı tijen gene yazılarınızı buyuk bır keyıf ile okumaktayım..sevgıler. nerıman.

nymphea dedi ki...

Ellerinize sağlık..Yaptığınız yemekler, yazdığınız yazılar, hayata karşı sevginiz ve inancınız için:)) Her yazınızı imrenerek okuyorum.

Burcuk dedi ki...

corba da yaparlar, yummmm enfes olur hem de:)))

Lapis lazuli dedi ki...

Ben de mutfakta kendinden gecen kadinlardanim :) severim cok mutfagi. Mutfagi sevenleri de severim, yakin gelirler bana, gormesem, tanimamis bile olsam yakalarlar beni mutfakta zen gibi :)

Birkac gun dinlenmeler, gun ortasi sekerlemeler gibidir, iyi gelir cok insana Tijen, yapmalisin mutlaka, sonrasindaki enerjine sasacaksindir :)

New York Muhtari dedi ki...

Tijen'cigim haberlerini bekliyorum.. firsatin olunca yaz bana olur mu?? Bu arada seftali ciceginin daha once hic resmini gormemistim, ne kadar guzelmis. :-)

Aybike Ceylan dedi ki...

Sevgili Tijen,
Artik sebzeleri ne mi yaparlar? Iste boyle, sizin yaptiginiz gibi cok guzel bir sebze kavurmasi yaparlar. Ellerine saglik. Sevgilerimi gonderiyorum.

Adsız dedi ki...

Sevgili Tijen o kadar güzel gözüküyor ki, kavurmadan da yiyebilirim. Dün karnıbahar yapıyordum çerez gibi çiğ çiğ atıştırdım, pişirmekten vazgeçiyordum az daha:)))Çok güzel bir anlatım daha ve çok haklısın birkaç gün dinlenmek herzaman iyi gelir insana. Sevgiler NAZLICA

Tijen dedi ki...

Kızlar yorum bırakan herkese çok teşekkürler. Birikince herkese teker teker yanıt yazmak zor oluyor. O yüzden teşekkürlerimi toptan ediyorum. Sonra teker teker yazarım ama şimdi biraz yorgunum. Yol yorgunluğu...

Adsız dedi ki...

Sevgili Tijen,seftalinin cicegine bayildim.Ilk önce japon gülü sandim taki yaziyi okuyuncaya kadar.Bizlerle paylastigin icin sagol.

Unknown dedi ki...

Ben o geçen seneki şeftali ağaçlarını çok iyi hatırlıyorum. Tire'ye gidiş ve dönüşümüzde yol boyunca dizilmişlerdi... İnan oralarda olduğumu hayal etmek bile bana iyi geliyor Tijen'ciğim. Pınar

Adsız dedi ki...

Merhaba sevgili Tijen, şeftali çiçeğini ben çok seviyorum, o narin yapısına hayranım ben. Eskiden bahçemizde şeftali ağaçları vardı o kadar hoşuma giderki, pembe rengine bayılırdım. Şimdi burada görünce eski günlere gittim ben..