*
Yeni yila girdik de 3 günü bitti bile. Ne garip. Insan kus misali. Bense yilin ilk gününü yollarda geçirdim. Varacagim yere vardim ama. Dönüste yazacagim. Internet kafe köselerinde olmuyor. Insan kafasini toparlayamiyor. Umarim hepiniz yeni yila dilediginizce girmissinizdir. Ben yeni yila on kala odun sobami besliyordum, atesi sönmesin, gece beni isitsin diye. Metaforik olarak baktigimizda (eger ki yeni yila nasil girerseniz öyle geçerse) benim için yasam atesini beslemekle geçecek diye yorumlayabilirim. Tabii 1 Ocak gününü yolda geçirdigimden dolayi yine yollarda geçecegi varsayiminda da bulunabilirim. Kismet. Saglik ve agiz tadi olsun da gerisi olur. Degil mi?
*
Ben dilekleri bir güne sıkıştırmayı sevenlerden degilim. Tüm yil bekleyip bekleyip bir günde (hadi bilemediniz bir haftada) iletmek dilekleri, ne kadar çok farkli yol bulursaniz bulun insani bunaltabiliyor. Ben yüreginde iyilik olan herkes için tüm yil boyunca diliyorum dileklerimi. Günesli günler diliyorum, agiz tadi diliyorum, renkli günler diliyorum, farkindalikla geçen anlar diliyorum... Dolayisiyla bu sefer de gelenegi bozmayip tüm yila yaymak arzusundayim dilek dileme seanslarini. Su an için ise bol bol sevinç ve kucaklasma dileyecegim. Sevginiz daim olsun.
*
Biraz önce Lezzet degisinin Ocak 2007 sayisini aldim. Ooo neler yok ki. Bayram tatlilari, helvalar, ayvali, pazili, narli tarifler, Selanik mutfagina dair bir söylesi. Bir Selanik yemegi olan (mantisi demeli belki) 'farfur'un adini tasiyan bir restoran oldugunu biliyor muydunuz Istanbul'da? Üç nesil bir arada çalisan hos bir aile isletiyor. Besiktas'ta imis yeri. Telefonlari (212) 227 08 10. Galiba en kisa zamanda yolumu düsürmek için çaba gösterecegim. Bir diger haber de dergi yazarlarindan Fisun Kalaycı'nin Montreal'de açtigi Türk lokantasi. Adi Su. www.restaurantsu.com
Ben de Kars'ta geçirdigim güzel günleri anlatmistim. Karsli dostlarimiza ve Kars'i sevenlere (tabii merak edenlere de) duyurulur.

Metro Cash&Carry mağazalarının onuncusu geçtigimiz haftasonu Gaziantep'te açildi. Metro Group Türkiye'ye bundan tam 16 yil önce gelmis. Ilk magazanin açildigi zamanlari hatirliyorum. O zamanlar Istanbul'da yasiyordum ve bize uzak olmasina ragmen gidip alisveris yapar, çesitlilige hayran kalirdik. Tek sorun fiyat etiketlerinde KDV'nin yazili olmamasiydi. Artik raflarda fiyatlar KDV'li ve KDV'siz olarak yaziliymis. Uzun yillardir pek gitme sansim olamadi Metro'ya. Ancak pek çok arkadasimdan özellikle sarap kavinin ne kadar kapsamli ve makul fiyatli oldugunu duydugumdan beri merak etmiyor degilim. Bir süredir Metro-Gastro dergisinin yazarlari arasindayim, biliyorsunuz. Bu vesileyle Metro'nun çalismalarindan zaman zaman haberdar oluyorum. Geçtigimiz yil da ilki düzenlenen Metro-Gastro bulusmasina gitmis, yazarligini yaptigim ve Metro Group sponsorlugunda yayinlanan Yurdumun Yenilebilir Otları kitabini ilk orada görmüs, tek yazari oldugum halde dört yazarli gibi yayinlandigini (hazirlayanlar basligi altinda) görüp çok üzülmüstüm. (Elbette bunun sorumlusu Metro grubu degil, onlar sadece sponsorlugunu üstlendiler kitabin.) Neyse, bunu geride biraktik çoktan. Bu yil bulusmanin 2.si gerçeklesecek. Bu sefer Lütfi Kirdar'da, 18-20 Ocak 2007 tarihlerinde. Vakit yaklastiginda bana gelen bilgileri sizinle paylasacagim. Simdiden heyecani sardi desem?
Metro Cash&Carry Türkiye Genel Müdürü Hakan Ergin açilis dolayisiyla yaptigi kisa konusmada Gaziantep'in kendileri için çok önemli oldugunu söyledi. Bunda haksiz sayilmaz çünkü Antepliler bildiginiz gibi damak tadina oldukça düskünler ve her seyin iyisini almayi severler. Bu yüzden de olabildigince yerel ürünleri ürün listemize eklemeye çalistik, hatta Gaziantep'ten alacagimiz özel, yöresel ürünleri de diger magazalarimizda satmak için çalismalar yapiyoruz dedi Hakan Bey. Metro geçtigimiz yil yerel pirinç çesitlerimizi yerel adlariyla paketlenmis olarak satarak bir ilke imza atmisti. Bugün baska markalarin da benzer sekilde yerel pirinç cinslerini öne çikardiklarini görüyoruz. Bakalim 2. Metro-Gastro Buluşması'nda neler ögrenecegiz?
Gaziantep magazasi için düzenlenen basin gezisinin bir ayagi da Halep'ti. Bir günlügüne de olsa yeniden Halep'e ayak basmak çok heyecan verici idi dogrusu. Ne yazik ki gümrük islemleri, otele varis, ögle yemegi derken gün isiginin çogunu kaçirdik. Böylece de kaleyi aksam görme sansimiz oldu. Her iste vardir bir hayir derler, bu manzaranin güzelligini hiç unutmayacagim. Altindan bir esermiscesine parildiyordu.

Önceki gidisimde Suriye mutfagindan izlenimlerimi anlatmistim. Yukaridaki resim Suriye mutfaginda hemen her zaman sunulan mezelerden biri, tabule. Aslinda bizim kisirimiza benziyor ancak özelligi bol yesillikli olmasi. Bulgur, yesillik ve eksi. Ana özellikleri. Bunlarin disinda muhammara, humus, patlicanli mezeler, peynirli fattus salatasi gibi mezelerle Antep ve Antakya mutfaklarinin benzeri olan içli köfteler, yine Güneydogu mutfaginin benzeri kebaplar var.

Bu fotografi Halep Kapalı Çarşı'sında çektim. Sadece iki saat gezebildigim çarsida bütün gün vakit geçirebilirdim. Bu renkli sekerler ve arkadaki kurabiye Suriye mutfaginin renklerinden sadece iki tanesi.
Bu geziye katilmami saglayan Metro Group yöneticilerine, bizim için çok güzel bir program hazirladiklari, ayrica dostluk ve paylasimlari için çok tesekkür ederim. Benim için gezinin bir baska anlamli yani çok degerli dostum Gonca Tokuz'u görebilmek oldu. Onunla konusacak, paylasacak o kadar çok seyimiz var ki günler, günler boyunca konussak bikmayiz gibi geliyor. Gonca'cigim bana Antep ve Kilis mutfaklarindan güzel lezzetler tattirdi. Etyemezligim Antep'te bir dert ama Gonca her zaman et içermeyen lezzetlerden bir demet sunarak yöre mutfagini daha iyi tanimami sagliyor. Sagol canim arkadasim, öyle güzel yürekli bir ev sahibisin ki. Iyi ki varsin!