07 Aralık 2006
Kaçak yuvaya döndü
Bu sefer kaçak olmayi seçtigimi söylesem? Yogun bir Izmir gezisinden sonra tek arzum yalniz kalabilecegim bir ortamdi. Kisacik bir Istanbul seyahati için pek çok dostuma söz vermistim. Hepsini göremeyecegimi bile bile. Ben de sessiz kalmayi, kendimi zamanin akisina birakmayi seçtim ve karsima çikan firsatlari degerlendirdim. Bu aslina bakarsaniz biraz is agirlikli bir gezi oldu. Nicedir planda olan sey gerçeklestirildi mesela. Atlas'tan Gökhan Tan'in (bu sayida çok özel bir haberi var Gökhan'in. 'Üsküdar'ın Saklı Limanı' baslikli bu haberi okumanizi dilerim.) çabasiyla Istanbul'un bir ucundaki Hürriyet binasina gidebildim. Böylece neredeyse iki yildir yazarligini yaptigim halde ekibiyle tanisamadigim Formsante dergisine ve bir yildir yazdigim (Emine'cigimi kaç yildir taniyorum gerçi ama) Lezzet dergisine de ugrama sansim oldu. Güzel yürekli insanlarla tanistim, zenginlestim. Dostlarimin beni simartmasina izin verdim bu gezide. Yukaridaki gezi ilk simariklik günümde, Wagamama'da çekildi. Resimdekileri ördekli oldugu için ben yiyemediysem de bana özel gelen sebzeli mantiyi, özel bir yöntemle pisirilmis çerezlik fasulyeleri, yanlislikla önce tavuklu gelen ancak sonra düzeltilip etsizine kavustugum japon makarnalarini sevdim. Gerçi bir de hata yaptim. O en kalin 'soba' noodle'lari seçmek, hem de kuru yemekte, pek akillica degil. Çubuklari tutarken acemilesiyor insan, çubugundan kayip giden makarnalarla eglenmeyi becerebiliyorsaniz ne ala tabii. Bana göre oldukça eglenceliydi. Orada saatlerce oturup insanlarin gelis gidisini seyretmek eglenceli olabilirdi. Her ne kadar çabucak yiyip kalkman tercih edilir olsa da (sonuçta orasi bir fast-food restorani ve özellikle ögle saatlerinde çalisan insanlarin çokça geldigi bir yer) ben sakince çayimi yudumlayip o hizin disinda kalmayi seçebilirdim.
Açilali aylar olsa da ben ilk kez gidebildim Ekolojik Pazar'a. Bugday Dernegi'nin çabalari, Şişli Belediyesi, Milupa ve Pınar'in katkilariyla yasamini sürdüren ekolojik pazarin biraz daha merkezi, biraz daha eli yüzü düzgün bir yerde olmasini dilerdim. New York'ta gittigim ekolojik pazarlar öyle merkezi, öyle kolay ulasilir yerlerdeydi ve öyle rahat, aydinlik, ferahti ki bizdekinin de öyle olmasini diledim. Insallah bir sonraki asama pazarin yerini (mesela) Taksim Parki gibi insanlarin kolay ulasabilecegi (aksi takdirde ille de arabaniz olmali ya da taksiye ihtiyaç duyuyorsunuz. Saatte bir Mecidiyeköy metroya kadar giden bir otobüs servisi var ancak bu koskoca kentte yasayan insanlari oraya çekmeye yeterli mi bilmiyorum. Ben yillardir görmedigim dostlarimi gördüm orada. Sonra Bugday ekibinden çok sevdigim insanlari, Victor'u, Oya'yi, Günesin'i, derginin yazarlarindan Uygar'i, dernek ekibinin tatlilarindan Leyla'yi... Oradaki her üreticiyle ayri ayri söylesmeyi, her birinden alisveris yapabilmeyi isterdim ya seferiydim. Birazcik beni sevgiyle agirlayan Sibel'cigime, birazcik ziyaretine gidecegim bir dosta derken yine de eli kolu bos çikamadim oradan. Ne olur gidin, kendi gözlerinizle görün. Tadlarin tadina varin. Lütfen.
Bu nefis likörler Giritli'de çekildi. Bir Ayşe Şensılay var ki orada insanin ona cani feda olsun. O güzelim kadin yillar yili büyük emekler verdigi Giritli'yi her gün biraz daha ileriye tasiyor. Bir kere gittiginizde önünüze tabaklar dolusu meze geliyor. Neler yok ki aralarinda. Otlar, kirma zeytinli, peynirli salatalar, tütsülü baliklar, lakerdalar, zeytinyaglilar... Sonra sira geliyor ahtapotla kalamara. Lavas hamurundan yapilmis otlu kapali pide misali bir börek damaginizi zenginlestirirken soruyorlar "balik?" Ne baligi diyorsunuz yer mi kaldi? Ayse de diyor ki e herkes rahatlikla yiyebiliyor, hayatta olmaz. Ayse yapma allahaskina yiyecek yer mi kaldi bizde? Öyleyse tatli, likör ve kahveye geldi sira diyor. Firinlanmis tahin pekmez muhtesem. Bir de onun minicik Girit börekleri var ki tadina doyulmaz. Likörleri sayiyor, gül, sakiz, karadut, mandalina, karisik narenciye, ahududu... Seçmekte zorlaniyorsunuz. O bunu bildiginden tonla temiz likör kadehi getirtmis. Birer yudum tadiyorsunuz. Yaninizda da Sema Temizkan gibi bir rahatlatici dost varsa eger, midenizi rahatlatmak için Sultanahmet'in gecesine daliyor, sakin sakin yürüyorsunuz tramvaya dogru.
Yolum Beyoglu'na düserse, ki her zaman düser, ugramadan ayrilamadigim bir baska huzur mekanim vardir. Üçyıldız Şekercisi. Feridun Bey'in o kibar sesini duymadan, azicik da olsa tattirmalik badem ezmesi almadan, o insani içine alan ortami tatmadan ayrilmak olur mu? Son saatlerde biraz anneye biraz Ayfer'e derken iki ufak paket badem ezmesi çantada yerini aliyor.
Ayfer de Ayfer'dir. O da beni simartan dostlarimdan biridir. Beyoglu'na çiktigimda yemek yedigim iki mekandan birini isletir. Orada yedigim kiremitte pazi sarmasi var ya insani topraklayan, yasama baglayan tatlardandir. Ayfer'in Parsifal'inde ben hep sevgiyle karsilanirim. Bu sefer menüye yeni koyduk bir tat diye resimdeki nefis lahana sarmasindan ikram etti. Hafif eksili sosuyla Rumeli usulü gibi bir güzel lezzetti iste. Artik Parsifal'in sitesi daha güncelmis. Tüm güzel yemek severlere duyurulur. Bir girip bakin. Elbet yolunuz Beyoglu'na ya da Taksim'e düsecek. Parsifal, Kurabiye sokakta. Aksanat'in arka sokagi oluyor, bilmeyenler için.
*
Bugün basin emektari bir agabeyimizin sitesinden bahsedecegim. Ona su linkten ulasabilirsiniz. Basinin dünü bugünü ilginizi çekiyorsa içeriden birinin pek çok dersler içeren sözlerini okumalisiniz.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
36 yorum:
oh dünya varmış,sayende ne güzel bir gezintiye çıktım...
bu günlerde tükenmişlik sendromu yaşıyorum..
ne kadar ihtiyacım var böyle bir gezintiye...
allah içine sindirsin...çok güzel günler gçirmişsin.
sevgiler....
aysen'cigim,
haydi o zaman kir zincirleri at kendini bilinmedik bir yere. bir kaç gün bile sana çok iyi gelecektir. ne dersin?
aysen'cigim,
haydi o zaman kir zincirleri at kendini bilinmedik bir yere. bir kaç gün bile sana çok iyi gelecektir. ne dersin?
Merhaba;
Şimdi mis gibi nergis kokusu sarmıştır evin her yanını, bayılırım nergislere.
Çayımı içerken, keyifle okudum yazını, öyle uzak biryerlere gitmiş de dönmüş gibi...
Sevgili Tijen,
Yine acayip dokturmussun. O nergislerin kokusu ta buralara ofisimin icine kadar doldu inan. Hayatta en sevdigim seylerden olan dumplingler (ama kusura bakma, ben etlisini seviyorum)de harika duruyor. Wagamamanin Istanbulda subesi oldugunu bilmiyordum, Londradakilerin sahibide Turktu ama devretti bir zaman once.
Off ya o kirma zeytinlerden, girit boreklerinden bahsedisin, sana acayip ozeniyorum.
Cambridge'den selamlar, saglicakla kal.
Gulin
sevgili gülin,
insan uzaktan bakinca bazi seyler çok imrenilir görünür ancak içine girince her zaman aradigin degildir buldugun/gördügün. ben de herkes gibi yasamin zorluklarini yasiyorum, yani tablo çok da pembe degil.. yine de güzel seyleri paylasabiliyor olmak, paylastiklarinin ise yariyor oldugunu görmek çok güzel. sagolasin.
*
olmaz mi kuzine'cigim? sabahlari beni o güzel koku uyandiriyor!
Her zaman beklerim güzel ablam. Ufacık evimde aradığın huzuru bulabildiysen ne mutlu bana! Biliyor musun sayende ev pozitif elektrikle doldu, epey zaman idare edecek kardeşini:)
Öpücükler!
sagol sibel'cigim,
sen çok tatli bir evsahibesisin. benim gibi bir huysuza dayanabildigin için madalya bile takabilirim sana.. çok tesekkürler canim.
Bir de bana sor Fatma'cigim!
Ben de pek yoruluyorum bu seyahatlerde ama huylu da huyundan vazgeçmiyor bir türlü..
Antalya'dayim.
Bloğunu açar açmaz nergislerle karşılaştım.En çok sevdiğim çiçektir.Ne güzel kokarlar.Yarın alışverişe ineceğim çarşıya,bir demet alayım:)
Nergislerin resmi cok ic acici..biz burada kar bekliyoruz...nergislere üc ay var galiba...bu yil bende bir saksiya ekmeliyim diye düsünüyorum...nergis ve laleler baharda cok hos oluyor...
İstanbul'da olanlara duyurumdur:)
MELENGEÇ ; özellikle akşam,muhteşem manzarası,güler yüzlü sahibesi (aynı zamanda yemekleride o yapıyormuş) ve personeliyle...yemekleriyle tavsiye edilir:)
PARSİFAL ; yolunuz Beyoğluna düştüğünde gidin derim ben,kiremitte pazı dolmasını yiyin derim ben...sahibesi ve personeli güleryüzlü,yemekler nefis...fiyatlar yemeklere göre ...daha ne istiyelim değil mi?
Sevgili tijen'in tavsiye ettiği yerlerde biliyorum ki ilk başta güleryüzlü karşılama,nefis tadlar var...
canım arkadaşım iyi ki varsın...nergislerini şöyle derin derin kokla benim için:)
iyi haftasonları herkese...
Ayşen
sevgili nenoni,
benim de en sevdigim çiçeklerden biri nergis. iki gündür kokulariyla basliyorum güne. simdi onlarin kokusu geçmeden yenilerini alirim ben. böylece hiç nergissiz kalmam!
*
sevgili kadriye,
antalya'da olmanin güzel yani kisin da güzel havalari tatmak. bugün öglen yazlik pantolonum ve bir pamuklu kazakla rahatlikla sokaga çikabildim..
*
aysen'cigim,
sagol canim duygularimi paylastigin için. ben de senin için koklayacagim nergislerimi. daha da güzelleri senin olsun derim daha ne diyeyim??
Tijencigim, gene seninle guzel yerler gezmis, tadlardan tatmis olduk bir de hayali de olsa mis gibi cicek kokulari cektik icimize :)
Benim hep karistirdigim birsey var. Nergis ile zeren arasinda bir fark var midir? Varsa nedir? Biliyor musun acaba? Hani daffodilles, Narsisi diye de ayiriyorlar ingilizcede...Acep bu kat kat olup mis gibi kokanlar zeren diger tek katlilar nergis mi?
Ekolojik pazarın yeri beni de hayal kırıklığına uğratmıştı,punto ise deneyimlerini öyle güzel paylaşmış ki, bizlerle ,hemen linklerime ekledim bile.Umarım İstanbul iyi gelmiştir ,keyifli bir hafta sonu diliyorum.
ben de tam bilmiyorum dilek'cigim. resimdekine ingiltere'de ne diyorlar? erdogan tekin hocanin 'türkiye'nin en güzel yaban çiçekleri' adli kitabina baktim. bu nergisin katmersiz olani için dogu nergisi ve dogu zerrini adlarini vermis ancak katmerlisi yok. bildigim kadariyla o da yabani olarak yetisiyor türkiye'de. ancak daffodil yabani olarak yetismiyor olabilir. türkçe'de ona ne diyorlar bilmiyorum iyi mi? öyle az rastlaniyor ki ona..
*
çilek'cigim,
insallah daha iyi yerlere tasinacaktir. yine de orada dostlari görmek ve yeni dostlar edinmek çok güzeldi. bütün gün kalabilirdim inan.
Makarna Kardeşim,
Yine o harika gezilerden biri olmuş anlaşılan, keşke görüşebilseydik diye hayıflandım çünkü yazıyı okurken yine fark ettim ki çok özlemişim ben seni. Ama gönüller bir olsun, bir dahaki sefere inşallah.
Dün nasıl canım lahana dolması çekti, annemi aradım. Uzun iş o dedi, kıvırdı. Bu yazıdaki resmi görünce bin altın görmüş gibi oldum. Şimdi ben onları yemez miyim, senin de kulaklarını çınlatmaz mıyım?
Kucaklıyorum seni, sevgilerimi yolluyorum.
margocuk merhaba,
aa kesin tavsiye ederim parsifal'i. ermeni usulü dolmayi seviyorsan da hamov'u. ayda hanim da kizi selin de muhtesem insanlardir. onlardan bahsetmedigimi farkettim, bir sonraki yaziya artik..
Tijencim öyle güzel anlatmışsınki çok merak ettim yeşil çaylı profiterolu, bu akşam üzeri o taraflarda olacağım havada güzel :) Oraya uğramak ve tatmak için çabalayacağım kesin...
tulosh,
umarim gitmis ve begenmissindir. düsüncelerini bekliyorum. ben galiba cumartesi günü hiç gitmedim oraya. umarim kalabalik bir zamanina denk gelmemissindir. sakinken öyle güzel ve huzurlu ki!
merhabalar , blogunuz açılırken nergislerin kokusunu hissettim, yılbaşında ben de muhakkak alırım .sanki yılbaşı simgesi gbi oldu bende..
likörlere bayıldım ,bu gittiğiniz yerleri not etmek gerkiyor istanbul dışında yaşanlar için.biz yılda bir kere gezmeye gideriz istanbul a..
sevgiler.FERHAN
ferhan'cigim,
bugüne kadar gerçekten tanitilmaya deger bulmadigim hiç bir yeri tanitmadim. umarim sen de zevk alirsin olur da gidersen.
nergislere bayildim.. kokusu burnuma geldi.istanbul, izmir ve yaptiginiz es dost ziyaretlerinizi zevkle okudum. agziniza saglik..ekolojik pazar goruntunuz daha da guzel.. pazarlari cok severim.. bir de ekolojik pazar nedir tijen ablacim?
sevgili defne nur,
www.bugday.org sitesinde ekolojik pazarla ilgili ayrintili bilgiler var. eminim ben onlar kadar güzel açiklayamam. kisaca sadece üretici veya temsilcilerin %100 sertifikali organik ürün satabildigi bir pazar yeri demekle yetineyim.
sevgili Tijen,dunya uzerinde nergise allerjisi olan tek canli benim artik suphem yok:)bu arkadaslarin mevsimi geldiginde ben bakanlik cicekcilerinden gecerek dolmusa binen bir Ankarali olarak yolumu degistirir mumkunse ev gezmelerine gitmem, cunku her eve girmistir coktan bilirim:)simdi nergis olmayan uzakta bir yerdeyim. herzamanki gibi oyle canli yazmissin ki okuyan herkes gibi coktan unuttugum kokuyu burnumda hissettim..anlasilan ben icimi disima cikaran nergisi bile ozlemisim:)
vardir bedeninin bir bildigi. ama zaten dünya üzerinde pek çok çiçek var degil mi ama? hepsine alerjik oldugunu sanmam. onlarin tadini çikar derim. neredesin peki simdi? (merakli tursucu soruyor!)
Sevgili Tijen,
Antalyaya bu mevsimde hic gelmedigim icin, nergislerin acmis olacagini hic düsünmemistim. Bizim burada mart ayindan önce acmazlar. Sadece birseyi itiraf etmeliyim, bahceden bir cicek kesip vazoya koyamiyorum. Sadece actigi yerde izlemekle yetiniyorum. Güzel bir hafta diliyorum sevgiler Sonia...
İyi akşamlar,
Nergisleri görünce ortaokul yıllarımı hatırladım. Antalya'da Merkez Ortaokulunda okudum 1,5 yıl... Sınıf arkadaşım Hicran hergün koca bir demet nergisle gelirdi okula... Antalya'ya çık yakın bir köyden gelip giderlerdi okula... Köyün adı Çandır diye aklımda kalmış ama yanılmış olabilirim. İşte sayfanızda gördüğüm nergisler beni o yıllara götürdü... Teşekkürler...
çandir'in kurufasulyesi meshurdur! ama bahsettigin o çandir mi bilmiyorum, sizin okulda okuyabildigine göre gerçekten çok yakinda bir yerde oturuyor olmali hicran ve ailesi.
*
sevgili sonia,
al benden de o kadar. kiyamiyorum gördügüm bir çiçegi koparmaya ya pazarda görünce de almadan edemiyorum. evi öyle güzellestiriyorlar ki!
Tijen;
uzun bir aradan sonra tekrar merhaba. İşlerimin yoğunluğundan fazla uğrayamadım bloguna. Hoş görüntüler, faydalı bilgiler, güzel paylaşımlarla doldurmuşsun yine. Ellerine, kalemine sağlık:))
Bizde de artık yani Fethiye'de ekolojik ürünler üretilmeye başlandı..Başta Ahmet Bey olmak üzere bu işin peşinde çok iyi insanlar var.Sanırım o sizi çoktan davet etmiştir ama ben de diyorum ki şu içinizdeki kaçak :) Fethiye ve çevresini gezmeye de gelir mi?
Ben bekliyorum özellikle..
Nergislerin kokusu banada geldi:)) Bizde gezdik seninle, yemek bile yedik:) Doyurucu yazılarını Atlas dergisinede taşımışsın! Hemde adı Maya hı? Çook güzel bir tesadüf olmuş:))
geldi mi cadi'cigim?
ne güzel olmus. bana da geliyor. artik biraz bayatladilar. arada çürüyen çiçekleri ayiklayip tazeliyorum. eh yarin da tazeleri gelecek nasilsa!
*
sevgili a.k,
düsüncelerimi okuyor olmalisin!
*
hosgeldin sammy!
Sevgili Tijen; Fırsat buldukça uğruyorum sana, yazdıklarından çok zevk alıyorum, bilgileniyorum, bilmediğim birçok şeyi öğreniyorum. Çok teşekkürler. Yazında Thai Rest.dikkatimi çekti. Çok haklısın, Tayland'a gittim resmen aç kaldım, hiç bizim damak zevkimize uygun bir mutfak değil. Aslında mutfak kültürü diye birşey yok, sokaklarda kirli ortamlarda ayaküstü yemek yiyorlar, ağırlıklı olarak da bizim görmek bile istemeyeceğimiz hayvanları (isimlerini veremiyorum içim kalkıyor)yiyorlar.Ekşi sosları berbat.Kahvaltı diye birşey yok, anlatamayacağım kadar kötü. Allahtan bildiğimiz fast food'lar vardı, sossuz ızgaralarla idare ettik.Nergis çiçeğine bayılırım, hem görünüşü hemde kokusu muhteşemdir benim için de. Bu güzellikleri bize taşıdığın, paylaştığın için binlerce teşekkürler.
se vgili tijen, nergis için al benden de o kadar. sayfanda görünce bir sevindim bir sevindim çıkmışlar diye. umarım sokağa çıkar çıkmaz bulurum ben de. sevgiler
sevgili ece,
bugün de pazardan nergis aldim. tam 6 demet. ne yazik ki geçen yilki ucuzluk yok, demeti 1 liradan asagi vermedi satici kadin!
*
sevgili nazli,
ne demek! zevkle..
Yorum Gönder