Haydi Esra özel sayısı için
Kevgir'e. Kızlar öyle inanılmaz bir iş başarmışlar ki, duygulanmamak, etkilenmemek mümkün değil. Ne mutlu Esra'ya ki arkada bu kadar çok dost bıraktı. Belki de zaman sevdiklerimizin değerini bilme, onlara sevgimizi yanımızdayken ifade etme zamanı.
*

Bu havuçlarla neler yapmaz ki insan. Bir kere sağlık fışkırıyor yanaklarından. Etli butlu. Besili. Canlı. Alımlı. Salataya pek yakışır. İncecik, halka halka doğranacak. Mevsime uygun olacak her şey, yeşillikler, avokado, kırmızı lahana, turp... Üzerine hafifçe kavrulmuş yemişler: Fındık, fıstık, badem, ceviz, susam, çekirdek. Zeytinyağlılara konur; pırasaya, kerevize, yer elmasına. Kavrulur, yoğurtlanır, üzerine azıcık sızma zeytinyağı gezdirilir. Böreği bile yapılır. Bir kere az pirinçle havuç yemeği yapmış, içine de biraz tarçın koymuştum. Ama ben bu havuçlardan birini, bol sebzeli, az sulu 'minestrone' çorbasına koydum. İtalyanların bu pek meşhur, makarnalı çorbasına. Buzlukta donmuş nohut vardı, barbunya yerine onu koydum. Makarna koymadım. Kış sebzeleri işte, balkabağı, patates, soğan, kereviz sapı... Kekik pek yakışır bu çorbaya, tuz, karabiber ve kırmızı biber de konur, üzerine de rendelenmiş parmesan peyniri. O şart değil. Olsa da leziz olur çorbanız, olmasa da.
*
İki güzel dost sorunca çorbanın tarifini, biraz daha ayrıntılı anlatayım dedim. Gerçekten pek kolay aslında: Tencereye su konur. O kaynarken işe koyulunur. Kış olduğu için ve evde var diye konserve doğranmış domates koydum ben, salça da olur. Küp küp doğradım sebzeleri, bir patates, bir havuç, biraz balkabağı, iki kereviz sapı, bir soğan, 2-3 diş sarımsak. Sonlara doğru da buzluktan çıkardığım nohutları ekledim. Dediğim gibi, makarna koymadım ama İtalyanlar içine bir avuç kadar da ufalak tefelek makarnalardan koyuyorlar. Baharatını söyledim zaten. Afiyet şeker olsun.