11 Aralık 2010

Portekiz demek balık demek

"Lizbon’da ilk günüm. İçimde bir yerlerde, nedenini bilmeden özel bir yer ayırmışım bu kente. Sanki daha önce gelmiş gibiyim. Sanki daha önce kokusunu içime çekmiş, yollarını yürümüş, sanki burada yaşamışım ben. İstanbul gibi, yedi tepeli bir kent burası ve bütün farklılığına rağmen olağanüstü bir benzerlik var iki kent arasında. Yanımdan geçenlerin Türkçe konuştuğuna yemin edebilirim. Tonlamalar, dildeki o cilveli iniş çıkışlar yanıltıyor olmalı beni. Duyduğum her sese bu Türkçe diye atılmam bundan. Dilimiz farklı olsa da bir şekilde kendimi onlardan sayıyorum, oralı gibi hissediyorum hem de ilk günden itibaren. Bu garip bir his ve yürürken bu histen bir türlü kurtaramıyorum zihnimi. Vakit öğlen ve gurultular gelmeye başlıyor midemin derinliklerinden. Lizbon’daki ilk yemeğimi oralıların yediği bir restoranda yemek istiyorum, turistlere hitap eden beş dilde mönüsü olanlardan birinde değil. Aidiyet duygumu perçinleyecek belki bu yemek. İnsan ilk defa gittiği bir ülkede yemek yerken kendini nasıl oralı gibi hissedebilir? Bu sorunun yanıtı yok. Kentin yerlisinin yemek yediği bir restoranda “öteki” olacağınız kesin. Bir kere dilini bilmiyorsunuz ve bu tarz restoranlarda İngilizce mönülerin bulunmayacağının farkındasınız ancak hiç bir şey umurunuzda değil. Öyleyse el kol hareketlerine başvuracağız, gerekirse birilerinden yardım isteyeceğiz. Onlar da bizi bağrına basacak, sabırla anlamaya çalışacaklar ağzımızdan çıkan yarım yamalak Portekizce kelimeleri." Metro-Gastro dergisinin Kasım-Aralık 2010 sayısında yayımlanan "Portekizlinin En Büyük Dostu: Bacalhau" başlıklı yazımın ilk paragrafı bu. Şu yağmurlu ve buz gibi günde, güneşli ve ılık bir yerlerde olmak istedim ve sizi bir Lizbon gününe götürmeye karar verdim. Dergi hala piyasada. Tamamını okumak isteyenler (dergide çok kıymetli uzmanların, yazarların çeşitli konularda yazıları var) gazete bayilerine sorabilir veya Metro Grossmarketlerden edinebilirler.
(Metro-Gastro dergisinin eski sayılarının PDF dosyalarını görmek için:
http://www.metro-tr.com/servlet/PB/menu/1094490_l8/index.html)

14 yorum:

karamel mutfak dedi ki...

ilk defa gidilen bir ulke ve bukadar benimsemek gercekten hos bir duygu olmali ben 3 yildir ulkemden ayriyi ve hala benimseyemdim sizin kadar tum ictenligimle kutluyorum sizi:)

Cafe Pepela dedi ki...

Portekiz bana Jose Mauro de Vasconcelos ve Şeker portakalını anımsatır her lahza.İçim sıcacık olur,ruhum huzur bulur.
Aidiyeti bu denli güçlü hissettiğiniz o şehri,efsunkar mekanları,duru anlatımınızla gerçeğe yakın tahayyül edip,gözümün önünde canlandırdım.Mezkur lezzetli damağımda hissettim..
Yüreğinize sağlık !
Kalbi sevgi ve selamlarımla

Süt Dilimi dedi ki...

Tijen, bu nasıl bir ifade ediş tarzıdır! Aldın bizi de Lizbon sokaklarında dolaştırdın peşin sıra...

karamel mutfak dedi ki...

Sonuna kadar haklisiniz ki artilari bile var gagauz turklerinen dolayi etrafinizda turkce konusan insanlar olmalarina ragmen sonderece soguk kanlilar ve donuk insanlar ayni masada oturup sohbet edersiniz kalktiginiz anda sanki sizi tanimiyor gibi bir ifade alir hemen yuzlerini.elbetteki istisnalar kaideyi bozmuyor.

beste dedi ki...

en guzel maceralar kentin kollarina kendini birakarak yasanir, ne guzel anlatmissin ilik ruzgar yanaklarimda esti sanki:)

Ferkay dedi ki...

Bizde seninle bir geziyoruz Tijenim.

Bir Dut Masalı - nUnU dedi ki...

biraz daha gezsek ??
:)))lütfen !

Oya Kayacan dedi ki...

Bacalhau (italyanca baccala) biliyorsun esasen cod fish / stock fish denen norveçli balık. Calabria'da, Cittanova'nın Zomaro dağlarından akan suyla işlemden geçerek baccala oluyor. Sen okumuşsundur mutlaka Tizo'cuğum ama okumayanlar için ben de eski bir anı yazımın linkini versem ;)

Tijen dedi ki...

Oya sultan,
Evet evet ver linkini, tekrar okumaktan zarar gelmez.

Oya Kayacan dedi ki...

http://kedilimutfaklar.blogspot.com/2006/02/izmenin-burnundan-haberler_10.html

Biraz oradan biraz buradan biraz da baccala'dan ;))

Gizem de Brx. dedi ki...

Tijen, bu yaz insallah Portekiz'e gitmeye niyatliydim.. Denk geldi, sakladim bu yaziyi. Oglen uzeri bu yazi, bu foto. Hic olmadi hiiiccc

Tijen dedi ki...

Pek hos olur Gizem, git git.
Cok guzel bir ulke, guzel insanlar, guzel yemekler, guzel saraplar...
Daha ne olsun? Lizbon'a yarim saat mesafedeki Sintra'yi sakin atlama.
Askla baglanacaksin!
Umarim cocuklar iyidir, herkesin keyfi yerindedir...
Tijen

kristalkelebek(aslı) dedi ki...

Tijencim biliyorsun geçen yaz ben de Portekiz'deydim ve oradayken hayatımın en güzel zamanlarını geçirdim desem azdır. Gidip gördüğüm için yazdıkların daha da çok canlandı gözümde. Hatta orada o leziz Bacalhau'nun tadına bakmış şanslılardan biriyim ben de:).
Sevgiler..
aslı

kara kitap dedi ki...

geçenlerde home tv'de lizbon'la geçen bir program vardı.biz de bıdıkla bayıldık.benim bıdık çizgi film dışında pek birşey izlemez,ama lizbon'u özellikle şehir içinde ulaşımı sağlayan tramvay benzeri(şimdi isimlerini unuttum) araçları çok sevdi ve anne biz de lizbon'a gidelim dedi.olur oğlum dedim.umut fakirin ekmeği gideriz belki birgün. :))