30 Eylül 2010
İşte benim yemek anlayışım
Yemeği hep sevdim, renklere, mevsimlik ve doğal ürünlere, sade malzemelere hep önem verdim ya hiç bir zaman lüks sofralara meraklı olmadım. Bulunmadım mı böyle sofralarda? Bulundum. Çok ünlü otellerin restoranlarında da (yeri geldi) yemek yedim ama beni asıl etkileyen onlar olmadı hiç bir zaman. Bu fotoğraf yemek anlayışımın en güzel ifadelerinden biri. Biraz önce arşivdeki fotoğraflara bakarken rastladım ve çektiğim o ana geri gittim. Bazen şaka yaparım neredeyse tatlıya bile sarımsak koyacağım diye. Konsa koyacağım, o kadar seviyorum sarımsağı. Domates? Yaz sofraları onsuz olmaz. Zeytinsiz bir kahvaltıyı düşünemiyorum bile. İlle de sızma zeytinyağı bulunacak. Başka bir yağla yemek yapmak için deli olmak lazım herhalde. (Yani zaman zaman tereyağına hayır demem ama...) Zaten bunlar yetiyor insana. Güzel bir somun ekmek, ev yapımı bir zeytin, yaz domatesleri, taze mevsimlik sebzeler... Evet fotoğrafı çektiğim o an çok güzeldi. Bağların arasında bir minik ev otelin bahçesindeydik. Sofrada Bayan Magdalena ve gelininin pişirdiği yemekler vardı. Şarapları Bay Osvaldo ve oğulları yapmışlardı. Sofraya gelen bütün yemekler nefis toprak kaplarda, odun ateşinde pişmişti ve herkes, ama herkes öylesine dost canlısı ve öylesine sevgi doluydu ki, oracıkta ölebilirdim. İyi ki ölmemişim diyorum yoksa şimdi hepsini sevgiyle anabilir miydim?
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
33 yorum:
Tonlarca para verip gittiğin o restoranlarda yok buram nasıl yok şapırdattım millet kınadı mı beni diye iğne üstünde oturarak önüne gelen kabuk içindeki minnacık ıstakozu yeme çabalarını kesinlikle salaş bir restoranda elinle yediğin balığa tercih ederim :) güzel bir konuya değinmişsin valla
Tijenciğim resme hayranlıkla bakıyo
rum.Bencede peynir,zeytin,domates,
biberin yerini hiçbir şey tutmaz.As
la bıkmam kucak dolusu sevgiler.
benim de yediğim en leziz yemeklerden biri yol üstü karavan parkındaydı! hiç böyle sulu salata, mis mercimek çorba, kokulu bal ve ev yapımı tereyağ yememiştim! Doğa, nehir, tahta masalar, plastik tabaklar... Artık karavan görürsem yolda parketmiş birden çok mola yeri belli:)
gözümde canlandırdım o tabloyu sevgi dolu içim ısındı
her daim öyle sofralara diyelim ...
Sevgili Makarna Kardeşim,
Bugün benim mutfağıma Ayşe geldi misafirliğe. Ben bir yandan tam buğday unlu, sızma zeytinyağlı bir pizza hamuru yoğururken o da bir köşede senin Mutfakta Zen kitabını karıştırmaya başladı. Her tarifi ayrı beğendi.Her sayfa çevirişte aaa!! nidaları mutfağı çınlattı.
Aaaaa, yaaaaa dedim. Benim makarna kardeşim yaparsa böyle yapar. Kulakların çınladı mı?
Sevgiler yolluyorum İstanbul'da pizza kokan bir mutfaktan.
eğer yemek dostlarla birlikte yenmiyorsa, taze ve doğal malzemelerden yapılmamışsa altın tabakta sunulsa lezzetli olmaz.domates ve zeytinyağı olmadan bir hayat ben de düşünemiyorum.
bu fotoğraf ve sözler içimi ısıttılar..
o sofrada yemek yemiş, şarap içmiş gibi oldum...
müthişti..
Senin varligin da onlar icin herseyi daha guzel kilmistir eminim...
Yemeğe biraz da bundan bu kadar tutkunuz gibi geliyor bana. Bizi, bize benzeyenleri, birlikte keyif alabileceğimiz, aynı nefesi çekebileceğimiz insanları biraraya getirdiği, bir masanın etrafına toplayabildiği ve böylesi nice güzelliğe vesile olduğu için...
Aynen buna benzer bir ekleme ben de yapmistim dun bloguma:) Benimki de kahvalti anlayisim uzerine idi:) Dogallik, sadelik cogu zaman daha buyuk anlamlar yuklu oluyor. Lukse, gosterise kactikca dogallik, samimilik de azaliyor sanki. Fakir bir tanidigin evinde yedigimiz sahanda yumurtanin yerini en luks lokantalar tutmayabiliyor cogu zaman. Cok tesekkurler paylasim icin...
Ne yediğin ya da nerede yediğin değil kimlerle nasıl yediğin önemli değil midir? Bir dilim ekmek, peynir zeytin sevdiklerinle paylaşınca baklava börek olur. Bunu hatırlattığın için teşekkürler.
Ne güzel yazmışsın yine Tijencim :)
ben yazinin sin cumlesine bayildimmmmm!
Tijen im,
Yazını okuyunca aklıma geldi sorayım istedim. Sence en iyi çölek tencereyi, şöyle fırına koyup 45 dk yada mangalda 1 saat pişirince bile çatlamayan çömlek tencereyi nereden edinebilirim. Şehir dükkanlarından almayayım diyorum.
Şİmdiden teşekkürler.
Operim.
Meraklı anne Çiğdem
ya yoksa bizimle paylasip bu sicakligi yayamazdin:)
Çiğdem'ciğim,
En iyisini bilmiyorum ama ben bir zamanlar Gökeyüp çömleklerini kullanırdım. Bodrum'dan, Buğday Restoran'dan kalma alışkanlıkla. Satın alınca içini ve kulplarını iyice yağlayıp dediğin gibi 45 dk fırınlamak gerekiyordu. Sonra pek sağlam olurdu ama epeydir kullanmadım açıkçası. Nereden bulursun? Bir ara bazı doğal ürün dükkanlarında satılıyordu, Buğday derneği ekibine sorulabilir veya organik pazarlara bakılabilir.
böyle hatırlayacağın bize de anlatacağın nice zamanlara...
Bu yazıyı alıp duvara asmazmıyım ben şimdi Tijenciğim
Daha önce daha farklı olan yemek anlayışım sizin kitaplarınız sayesinde daha güzelleşerek farklılaştı..Damak tadım daha farklı artık ve ben bundan çok memnunum..
Bu arada sizin Turunç kokulu düşler kitabınızı almak istiyorum sizden imzalı olarak bana yardımcı olabilir misiniz :)
Sevgiler
şiir gibi, nefaseti içinde saklı.. kahvaltıyı her öğün yapabilirim, tembelikten değil, tadı-merasimi bitmez, bereketlidir de. bu şirin tabağın üstüne- müsait bir köşesine güzel bir ekmek de eklemek şart ama, di mi? :)
Az çoktur.Güzellik sadelikte gizlidir. Bu fotoğraf o kadar güzel anlatmış ki bu duyguyu..Altında aslı saklı babında..Sevgiler..
Tijen ne güzel anlatmışsın;ama en önemlisi sanırım paylaşılan o güzel sofralarla birlikte o dostluklar...o anları yakalamak artık o kadar zor ki.
Sevgilerimle
Tijencim en büyük lüks, sofranın etrafına dizilenlerin fazlalığı sanırım.. ben tek başına hiç keyif almam mesela,kalabalık olmalı mutlaka.. birde imece usulü herkes bir şeyler hazırlamalı;)
tabak çok şık,dediğin gibi bir tek ekmek eksik...
yüreğine sağlık..
"...oracıkta ölebilirdim. İyi ki ölmemişim diyorum yoksa şimdi hepsini sevgiyle anabilir miydim? "
gecenin bir yarisi sacmalamisim Tijen, iste tam olarak bu kisma bayildim, yanimda olsan iki yanagini minciklar operdim, cok tatli yazmissin yahu.
Tijenciğim, düşüncelerimiz paralelmiş. Ben de sarımsakseverim. Çocukluk yıllarımda, dedemlerlerin evinde illaki ekmeğin üzerine zeytinyağlı kekik sürüp, yanında sarımsak ve keçi peyniriyle yerdim. O tadı asla bulamadım bir daha. Dedemler her yıl eve özel keçi peyniri yaptırırlardı tenekeyle. Sarımsak biraz ağzımı yakardı ama müthiş bir tat bırakırdı damağımda. Şimdi de arada ekmek-peynir-sarımsak kaçamağı yapıyorum. Lüks restorantlara gittiğimde ise yemeklerinde kullanılan malzemeler ülkemize ait değilmiş gibi saçma bir duygu kaplıyor içimi. Bize ait değil gibi, bu sanıyorumki doğallığın yitirilişinden. Hem insanımızın hem de beslenme anlayışımızın. Sevgiler.
Ne güzel anlatmışsın Tijenciğim.. :)
Canım,senin yemek anlayışın,benim yemek anlayışım,inan bu konuda örtüştük,<Tijenciğim insan yaşlanınca hep eskiyi ararmış ama sen daha çok gençsin,demek ki yaşla falan ilgisi yokmuş, yemek anlayışı kişinin kişiliği ile ilgili imiş,
paylaşıma gönülden teşekkür ederim.Sevgimle kocaman öpücüklerrr...
iyiki gitmemişsiniz.iyiki varsınız.güzellikleri paylaştığınız için sağ olunuz.
İşte budur yaşamak bir dilim ekmeğin, birkac zetinin,pembe domateslerin ve tabiki sarımsakladır doymamız. düşünsenize bütün bunların mezacınıda düşünün bence. yumuşacık bir aile,zeytin gibi dostlar, pembe çocuklar ve tabiki sarımsaklar yokmudur gerçek hayatta da.
sizi seviyoruz daha sık yazın lütfen. Emine
Tijencigim yine simsicak yazmissin:) Ellerine saglik. Sevgi ve muhabbetle
Yazdıklarını okumakla bende gidiyorum o anlara.
Sana yazmayıda özlemişim tijenciğim.
Sevgiyle kal*
Tijencim bu gün kırmak için yeşil zeytinimi ağaçtan topladım, ellerimle seçtim..şimdi kırıp hazırlayacağım.
bu kış reçel bile yapamayınca bir söyleyecek zeytinim kaldı:(
zeytinyağı ve tarçınlı ,karanfilli ekmek ...işte yaz boyu bu datça lezzeti soframdan eksik olmadı aaa birde yumuşacık nefis aromalı incir kekiğini unutmamalıyım:)))
Ne güzel anlatmışsın yine Tijen'ciğim..)
Yorum Gönder