12 Temmuz 2010
Bir gün daha geçiyor hayattan
Sabah 8:30. Burhaniye meydanı sakin. Bankamatiğin önünde kimse yok. Biraz para çekmek lazım çünkü cebimdeki yetecek gibi değil. Pazardan önce her hafta yaptığım gibi börekli kahvaltımı yapacağım koca çınarın altında. Kemere doğru yürürken bir ses çalınıyor kulağıma: "Köfte iki liraaaa." Bir kadın geçiyor, gençten. Dükkan sahiplerine hayırlı işler diliyor. Çay bahçesinde yeni bir çocuk var. Ufacık bir şey. Hemencecik getiriyor çayımı, sağolsun. Pazara kavuşmak harika. Tanıdıklarla sohbet etmek. Biri sesleniyor oracıktan: "Fotoğraf çekmiyor musun artık?" Sen iste yeter ki, getiririm bir gün makineyi. Yanındaki bahçıvan, "ah bizim bahçeye gelsen, böyle sulama yaparken çok fotoğraflık oluyor. Duvara asardık," diyor. Taze nohutun belki de son haftası. 3-4 dakika haşlayıp sosa koydum mu harika oluyor tadı. Miniklerini Maya'ya ayıracağım bu sefer, seviyor öyle şeyleri bazen. Barbunyayla karışık pişirdiğim fasulye soğuyor, pazardan gelir gelmez ayıklayıp pişirdim birlikte, Gökçen beyi anarak ("çakıldaklı fasulye" deyimini o soktu mutfak literatürüme). Serpil'ciğim dün akşamki yeni ay ve güneş tutulmasının vermek istediği mesajın "kendimizle bütünleşerek yeni bir doğuma gitmek" olduğunu söylüyor gönderdiği mektupta. Bir de diyor ki, depolama ihtiyacı korkudan gelir. Depoladığın her neyse bırak. Paraysa, yiyecekse, kiloysa, duyguysa, hastalıksa... Bırak ve özgürleş hepsinden. Özgürleşmeye niyet ediyorum, bir gün daha geçerken hayattan. Sakinim. İçimde bir huzur dalgası, siliyor yavaşça eski kayıtlarımı. Özgürleştiriyor bir nebze.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
22 yorum:
Resimlerini ve anlatimlarini ne kadar özlemisim ben anlatamam. Su cakildakli fasulyeden bede isterim haberin olsun :))
Öpüyorum bitanem..
taze nohut sanki oyle cig cig de yenir gibi duruyor. Depolama hastaligi olan benim kilo da dahil,birde simdi recup art yapacagim diye tum kutular, kapaklar, tuvalet kagidi kocanlari biriktide birikti, babmdan gecit bu biriktirme hastaligi hepsini atabilsem cok rahatlayacagim hemde bilemedigim korkularima care olacak anlasilan.Ozgurlesme niyetiyle diyelim.
Belginim kadınım ne güzel sesini duymak!
*
Beste hatun,
Çiğ de yenir tabii, yerdik de zaten çocukken ama ben birazcık haşlanınca tadının daha da güzel ve yenilesi olduğunu düşünür oldum geçen yıldan beri. Yoksa salataya çiğden de konur istenirse (seneye nohut da ekeceğim bahçeye, sen de eksene bakalım nasıl bir tecrübe olacak?)
bakıp da tarlada tanıdğım nadir bitkilerdendir nohut. domates tarlasında mahsulu yutmak suretiyle zarar ettirdiğim için ya bamya tarlasına girebilirdim, yahut nohut.
toprak kokusu geldi burnuma, sen çok yaşa e mi?
:)
herseyi cok guzel anlatip yaziyorsun... Ama bu Burhaniye'yi bir baska.... Gozumun onune geldi hersey.... Su eski kayitlari silmeyi iyi soyledin... Oyle ihtiyacim var ki bu sene... cok sevgiler.
çok güldüm kendime şimdi ben hiç taze nohut görmemişim ya nohutlar sanki hep kuru olur gibi düşünüyordum heralde : ) birden şaşırdım
Çok etkileyici ve güzel bir anlatım paylaşımınız için teşekkürler.
Saygılar.
Ben seneye nohut da yetiştirmek istiyorum Nalan'cığım. 3-5 kök bile olsa yetiştiğini görmek istediğim bitkilerden biri.
Cok hosuma gitti "depoladigin herneyse birak" cumlesi, soz dinleyecegim.
Sevgiler,
Beste (blogu olmayan) :)
taze nohutun o ekşi tuzlu tadına bayılırım.olsa da pıt pıt patlatıp yesem.ama satılmıyor buralarda. :))
depolama huyu hepimizde var,anılarımızı yitirmekten korktuğumuz için belki de kilo depolamak niye onun üzerinde biraz düşünmem gerek.malum derdim sorunum kilolarım.
Su depolama ihtiyaci konusu ne guzel denk geldi, tam kendimi deniyordum bu konuda biraz cesaret aldim sanki :-) Nohutu humus disinda pek sevmem ama su tazesine iki senedir sulaniyorum sayende, bende ekicem seneye sanirim hahahaha.
ohhhh.. yaşasın.
işe yaramış güneş tutulması :)
silgilerde silmiş karayı, marayı yarayı marayı,
börekde börek olmuştur imdi sabah çayı yanına.
ah be tijen.
Herşeyi oldumda şu dünyada :)
bir kanadım olmadı ya
ONA YANARIM ::)
Tıjen'cım naber:)yasıyorsun dıımı:))
Ah Tijenciğim benimde kafamdaki kayıtları bir silse bir gün ansızın gelen bir huzur dalgası. Aslında geçen gün resetlemek gerekir demiştim ama benim beynime yeni bir format atmak gerekiyor sanırım. Sevgiler İzmirden..
Mersin'de de seyyar arabalı amcalar satar taze nohut. Biz firik deriz ve ince yeşil yapraklar arasındaki yeşil kabuklarının içerisinden çıkarır yeriz yeşil taptaze nohutları. Çocukken sokakta oynarken geçen seyyar satıcıdan firik alıp yemek en keyifli ritüllerimizden biriydi. Çocukluğuma döndüm bu post ile :) Sevgiler.
Tijenciğim, her zaman ki gibi harika bir yazı.Eline yüreğine sağlık.
Sevgiyle kal...
Diyarbakırda dalında satılırmış ,babam anlatırdı. firik nohut diye,acaba bu o mu ? çıtır çıtır yenirmiş.. burada bulsam mutlaka alırım..
bodrum ınternet cafeden meyabaa :D
off yaa hepınız cok tatlısınız tıjen ablacım..:))
sevgılerrr
Dün benim sütçüde vardı nohut, sen geldin aklım. Bizim çocuklar çıkar çıkmaz aldırırlar nohut. Ben de çok severim, çiğ yeriz , hiç haşlamayı denemedim.
Bizim köyde fiy derdik, bezelyeye benzer ama daha miniği, yolar hayvanlara yedirirdi büyükler. Biz çocuklar da çiğ çiğ yerdik, nasıl güzeldi. Sen bilirsin belki?
Sabah saatlerini seviyorum, yalnızlığımı, sakinliği. Sevgilimi yollamışım, çocuklar uyuyor sabah serininde. Günün sakin kalabildiğim tek saatleri. Sonra
-annee sesiyle başlıyor bir curcuna.
Su Cinar altindaki borekli kahvalti diyordum...
Tekrarina denk gelirim belki... Ne guzel olur...
işte huzurrr ..ne güzel anlatmışsınız yine.Araddığım özlediğim sakinlik
Ahh çocukluğumun Ankarası.
Sokaktan geçen:"NOHUUTTTÇUUU !"
ne yerdik,ne severdik.
Yorum Gönder