13 Mayıs 2010
Renk gelsin diye
Bu sabah gözleri normalde pırıl pırıl, cıvıl cıvıl bakan bir genç kadın bana "öfff bugün işe gitmeyi hiç istemiyorum," dedi. Akşamı iple çekiyormuş. "Sana çok hak veriyorum," dedim. Ben de geçtim aynı dönemlerden. Ayaklarımın geri geri gittiği, ofis dışında olmak için her fırsatı değerlendirdiğim, işe gitmekten nefret ettiğim bir dönemi hatırladım. (Şimdi çok şanslısın diyenler olacaktır, bu bir şans değil arkadaşlar, emek vererek yaratıyorsunuz herşeyi. Karar vermek, aradaki zor dönemlere katlanmak, güçlü ve sağlam olmak zorundasınız, yapmak istediğiniz şeyi becerene kadar.) Böyle zamanlarda insan mirasyedi olmak istiyor. Keşke çalışmak zorunda olmasa, keşke para kazanmak için çırpınıp durmasa, keşke yarını düşünmeden yaşayabilse, keşke, keşke, keşke. Ama bu şans herkese verilmiyor (hoş bazen mirasyedi olmanın şanstan çok şanssızlık olduğunu düşünürüm. Öyle insanların çoğunun hayatta belli bir amacı olmaz, dalgalı bir denizdeymişcesine sallanır dururlar.) Yine de bazen hayaller kurmadan edemiyor insan. Ona şöyle dedim: "Dilerim tez zamanda gerçekten en sevdiğin şey neyse hayatta, onu yaparak yaşayabileceğin bir fırsat çıkar karşına, ya da sen yaratacaksın o fırsatı." Öğle yemeğini çantasına koydu, ona verdiğim dut kurularıyla pikan cevizlerini de ve söylenerek ofisine doğru yola koyuldu. Giderken, "haftasonunu iple çekiyorum," dedi. Şunun şurasında iki iş günü kaldı ama belki biraz renge ihtiyacınız vardır diye düşündüm ve bu çok renkli fotoğrafı paylaşmak istedim. Ofislerinde olmak istemeyen tüm dostlara atfolunur...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
26 yorum:
Canim dostum, o ofis gunlerinden bugunlere gelene kadar, o kadar zor oldugu halde verdigin emegi cabalari, o gecen sureyi ben cok iyi biliyorum. Her zaman seni takdirle izledim ve izliyorum TJim:))S.
bu renklerin hepsini yerim ben! ne kadar insanı canlandıran bir görüntüsü var..
Okuyuverseydin ya Orhan Veli'den iki satır, "Beni bu güzel havalar mahvetti, böyle havada istifa ettim..." falan diyeceğim ama, amman okumamışsın neyse ki; bir de tütüne filan alışırdı gözleri normalde cıvıl cıvıl bakan kadın ;)
Gerçekten de çok iç açıcı görünüyor :)
seviyorum renkleri.....
ama bunlar gibi doğallarını..
ama iş hayatında yaşadığımız grilikler olmasa, yine de bu kadar çekici gelirler miydi..
Teşekkürler. Ofitekiler adına aldım:))
Bayıldım her birine..)
Tijen ne güzel dile getirmişsin,şu an iş yerinde ben de aynı duygular içerisinde çalışıyorum ve dediğin gibi o zor dönemlere katlanmaya çalışıyorum ileride herşeyin istediğim gibi daha güzel olacağını umut ederek...
Fotoğraf o kadar iyi geldi ki...
Sevgilerimle
Zeynep
şimdi 2 ayrı duygu durumuna düşürdünüz beni...
sayfayı açtığımda fotoğrafı gördüm ve aman tanrım bu dünya sebze ve meyveler olmadan asla olamazdı dedim ve sebze ve meyve aşığı biri olarak hayranlıkla baka kaldım fotoğrafınıza gözünüze gönlünüze sağlık..
ikinci hal ise emekliliğe aylar sayan biri olarak hem yorgun hemde umut doldum..
sevgiyle kalın
renklerle dolun
Merhaba,
yıllardır takipçinizim (hatta sizinle ilk tanışmam seneler evvel akşama doğru programında olmuştu)ama ilk defa yorum bırakıyorum çünkü bu postta yazdıklarınız şu anda duygularıma tercüman oldu ve beni gülümsetti.
Sevgiler
Ayşegül Doksan
pikan cevizini merak ettim bir de..
ilk defa duyuyorum.. normal cevizden farkı nedir
Esra,
Pikan cevizi Amerika kıtasına has bir ceviz türü. Bizim cevizden daha tatlı, uzun boylu, ince kabuklu bir şey. Antalya ve civarlarında yetişiyor ve kışın bizim pazarlarda satılıyor.
Tijen,
Ne guzel soylemissin, hic bir sey sans degil, emek gerekiyor diye. Yurekten katiliyorum.
ay ay ay yıllar olmuştu kaktüs meyvesi yemeyeli ve görmeyeli ...
bir ara bodrum da hep olurdu buzlu el arabalarının içinde soyarlardı
içim renklendi, teşekkürler
Mine'ciğim,
Fotoğrafta kaktüs meyvesi yok, gördüğün (eğer en öndekinden bahsediyorsan) "dragon fruit" denen ve Asya ülkelerinde bulunan bir meyve.
Benim için koymuşsun o fotoğrafı sanki Tijen'ciğim.
Ama ben gecenin bir yarısı görebiliyorum çünkü bizim işyerinde bloglara erişim de engellendi (oysa bazıları bütün gün saçma sapan bilgisayar oyunları oynuyor bloglar daha mı zararlı ) bunaldıkça arada bir bakıyordum bloglara..
İşyerimizde her yerde kameralar olduğunu ve sürekli izlendiğimizi söylemiş miydim ?
Ben de emekli olmak istiyorum.
Benim hayalim, gayrimenkul zengini olup kira gelirleri ile kraliçeler gibi ya da Aşk-ı Memnu'daki Nihal gibi...yaşamak
Kız gitti (yani Ednan bey ) koca yalıyı bir çırpıda satın aldı.
Üstelik Nihal Hanım eğitimini de yarıda bırakmıştı !!!
Biz tamamladık da ne oldu ?
Öfff öf ben şu renklere bir daha bakayım da uyuyayım artık sabah mesai var..
Sevgiler Tijen'ciğim
:=))
(evet öndeki sarı olan)
Ayy nasıl hastayım bir bilsen Tijen'ciğim. Yine de iyi gelir belki deyi oturdum makinanın başına, döküldü birkaç cümle sonunda. Hele bu renkler içimi açtı, ne iyisin!
Emek gerekiyor, beraberinde getirdiği sıkıntılara katlanmak gerekiyor. Bir sevdiğim var, yıllardır kendimden başka imseye çalışmam der, inatla, bıkmadan mücadele eder. Bazen ben de diyorum bazen ne vardı çalışmasan, para bir yerlerden gelse, sen hep dizimin dibinde olsan, akşama kadar yemek yapsak, söyleşsek, gülüşsek. Hani demiş ya usta:
Ve hep olmıycak şeyler kurarım: gülünç, acemi, çocuksu...
Tijen'cigim dün burada resmi tatildi bense bugün ise gelmek zorunda kalan azinliga dahilim:) Fotografin buradaki 14 derece yagmurlu havaya renk katti:) Sevgiler
Ah Tijennnn ne güzel yazmışsın..anladın beni.
Off yaa harrıka otesı renkler Tıjen
ablacım harrrıkaa!!!
Sızın gıbı renklı,sızın gıbı ısık,
"emek" sacıyor.
Sevgılerrr
Şu günlerde dahada bir kalpten inanıyorumki, insan bir şeyi gerçekten ister ve emek verirse oluyor :)
sevgiler..
Bazen diyoruzki yaslaniyorum yada ölümden uzak olmak isteriz ama yinde zamanin cabucak bitmesini istiyoruz.Bazen banada öyle oluyor ama sonra aklima birden gecen her dakika ömürden gidiyor ve her dakika cok degerli. Hemen haftanin cabuk bitmesinden vaz gecer oldugum durumdan menmun olmaya calisirim.Güzel yasamak emek gerektirir ve bencede emek etmek lazim.Kiymetini bilmek icin.-Güzel bir hafta diliyorum,sevgiyle kal:)
Ben de öyle diyorum sabahları! Belki de gece kuşu olduğumdan biraz!
Bu güzel renklerin şehri neresi?
Şuan burada hava kapalı, yağmurlu bir gün ben ofisteyim işelere koyulmadan önce bu renkler içimi ısıttı. Sarı kaktüs ağacı meyveleri beni buralardan alıp akdenize teeee Kıbrısa götürdü. Bundan 10 yıl önce yaşadığım portakal bahçesi içindeki evimde bu meyve ağacından vardı. Orada bu meyveye babutsa diyorlardı. Çok severim. Akdeniz sıcağında önceden soyup dolapta soğuk tutup çok sık tükettiğim meyveydi. Meyveden çok Kıbrısta yaşadığım o mutlu günler gözümde canlandı .Bu güzel resim için teşekkürler.
Yorum Gönder