06 Aralık 2009

Buğday Ekolojik Yaşam Rehberi


Yanda sevimli mi sevimli, ufacık tefecik ama içi dopdolu bir bültenin, dışı siyah beyaz ancak içi yer yer renkli bir rehberin kapak sayfasını görüyorsunuz. Kapak yazısı Gizem Altın Nance'den: "Ekmek Bulamıyorlarsa Simit Yesinler" diyor Gizem ve ekonomiyi canlandırmak için medyada sürdürülen alışveriş kampanyasını büyüteç altına alıyor.
Victor Ananias, "Yeniden..." başlıklı yazısında 12 yıl önce 8 sayfalık (Victor'la ilk sayıyı hazırlayışımız dün gibi aklımda, 1997 yılındaki sayım gününü hatırlıyor musunuz? İşte tam da o gün!) bir bülten olarak filizlenen, sonra büyüyerek dergiye dönüşen ve binlerce insana ulaşan yayının bundan sonra "Buğday Ekolojik Yaşam Rehberi" adıyla, 3 ayda bir, mevsim dönümlerinde yayımlanacağını ve şimdilik Buğday Derneği'ne üye olanlara dağıtılacağını anlatıyor. Yazısını şöyle bitiriyor Victor:
"Ama okur olmanın dışında sizden bir ricamız daha var. Sürdürülebilir bir yaşam için harekete geçin ve ekolojik yaşam ağına siz de katılın. Umarım bu bülten hepimize bereket dağıtan tohum keselerimiz olmaya devam eder uzun süre..."
Ben de dergide mevsimlik beslenme önerileriyle yar alacağım. İlk sayıda tarhana yapımına dair bir yazım ve izniyle sevgili Münevver'in (Şen) annesinden kalan tarhana tarifi yer alıyor. Bakalım ikinci sayıda neler olacak?

Buğday Derneği'ne destek olmak için:
http://www.bugday.org/

4 yorum:

Narince dedi ki...

Simitle sakızla ekonomiyi canlandırmaya soyunanlar, yine kendilerinden hiç fedakarlık etmeyeceklerini açıkça söylediler. Her reklamda sinirlerimi biraz daha zıplatarak.

gulsev dedi ki...

Merhaba Tijen,
bugday org'u 2 yıldır bende takip ediyorum hatta 1.5 yıl boyunca yediğimizden içtiğimize kadar herşeyimiz organikti diyebilirim. Ankara'nın o dönemde organik ürün satan dükkanları bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar azdı.İlk başlarda uyguladıkları fiyat politikaları; yetiştirme,emek ve belli süreç dönemleri göz önüne alınacak olursa makuldü fakat; sonrasında değerler arttı, farklı fiyat politikaları gelişti ve bu duruma epeyce bozulup, etimizi, peynirimizi, meyvemizi, yumurtamızı vs. eski yöntemle temin ettiğimiz büyük marketlerden almaya başladık. Düşündüm düşündüm bunun sonu yok dedim kendi kendime...
Hala organik ürünleri desteklerim, eskisi kadar sıkı sıkıya diretmesemde, organik olmasada doğal olan ürünlerden eve almaya gayret ederim. Bilirim etiketi yok ama ne derece doğal :))
Şimdi İstanbul^dayız imkanlar çogaldı diye düşünüyorum. Bakalım karşıya geçmenin zor olmadığı günlerde Feriköy pazarına gitmeyi planlıyorum...Ne kadar talep o kadar ekolojik ürün sloganını söylemek istiyorum.Evde de tohum biriktirmeye başladık bu arada Gibi ve ben...
sevgiler

damlaya damlaya dedi ki...

Bugday dergisi basilmaz olunca bir burukluk yasamistim, bu bultene sevindim o yuzden. arka kapaktaki dunya-tohum cizimi de ne hos :)

pelince dedi ki...

linke bakıyorum hemen..

bende dün pembedomates.org sitesini inceledim.. balkonum müsait olsa hiç düşünmeden denerdim..fotoğrafları bakınca imrendim çünkü...