09 Kasım 2009

Kek ye ama sağlıklısını ye!

Maurice Messegue'nin kitaplarından birinde okumuştum sanırım. Hani bizde "güneş girmeyen eve doktor girer" derler, o da "her gün bir elma doktoru evinizden uzak tutar" diyordu. Tam böyle olmayabilir ama anladınız değil mi ne demek istediğimi? Kekten bahsederken ne alakası var diyeceksiniz. Konuya uygun bir atasözü ararken aklıma geldi, e kekte de elma var diye yazdım. (Elma püresi muhteşem bir kek malzemesi, son zamanlarda vazgeçemediğim bir şey bu. Tabii kek için ayıklarken birazını da ağzıma atmayı ihmal etmiyorum!) Bir bağlantı var yine de. Şimdi bu yazıya neden gerek duyduğumu söyleyeyim. Dün gezdiğim neredeyse tüm bloglarda birer kek tarifi çıktı karşıma. Hepsi pek albenili, gel beni ye dercesine bakıyor ama çoğunun tarifini okuduğumda ister istemez yüzüm buruştu. İster istemez diyorum çünkü kek tariflerinde margarin falan gördüm mü dayanamıyor, oradan kaçıp gitmek istiyorum. Hele de 250 gram gibi dudak uçuklatan miktarda olunca yağ ölçüsü (kurabiye ve poğaçalar için de geçerli bu), daha da bozuluyor moralim. Bir dolu da şeker tabii. Nasıl nesiller yetişiyor diyorum. Besin değerinin çoğunu yitirmiş, beyazlatılmış unlar, rafine edilmiş, dişe zarar, bedene zarar şekerler, içinde ne olduğunu bile bilmediğimiz (öyle ya margarinin içinde her tür bitkinin rafine edilmiş, daha da sağlıksız olsun diye doyurulmuş -katılaştırılmış- yağı olabilir) yağlar, rengini korusun diye kükürtle kurutulmuş üzümler, kayısılar... Keklerin, kurabiyelerin içinde bunları gördükçe çok bozuluyor, bir anne çocuğuna bunları neden yediriyor, yazık değil mi o çocuklara diyorum. Ya da bir kadın sevdiği insanlara, komşularına, misafirlerine nasıl sunar bunları? Veya sağlık için programına doktorlar davet eden, onlardan bilgiler alan bir televizyon sunucusu neden programında sağlıksız yemek tarifleri sunulmasına izin verir? Hem de hemen her yetişkinin kolesterol, şeker vb ilaçlar yuttuğu, her gün yüzlerce insanın hayatını kaybetmesine, olmadı hayat kalitesinin düşmesine neden olan hastalıklar hakkında bugün artık pek çok şey biliyorken, doktorlar basbas bağırıp daha iyi beslenmemiz gerektiğini öğütlüyorken. Ha tabii o keki yapmayıp hazır kekleri, bisküvileri yedirse daha mı iyi diyeceksiniz, elbette değil ama kullanılan malzemelerin çok daha sağlıklı olanları varken, onlarla da pekala leziz tatlılar, tuzlular yapılabilirken neden? Neden gerçekten? Siz söyleyin, neden? (Bu yazıyı neden yazdığım meselesine bir ek daha: Bugünlerde domuz gribi ve GDO'ların serbest bırakılmasına takıldık. Her ikisi de çok önemli, daha çoook konuşacak, tartışacağız ancak evimizin içindeki zararları unutmayalım istiyorum. Ki bu zararlılar domuz gribinden de, GDO'lardan da daha uzun zamandır evimizdeler ve onlar hakkında çok az kişi patırtı çıkarıyor -ne yazık ki! Gerçi bakanımız güveniniz demiş ama şüpheci olmakta her zaman fayda var diyerek sözü sonlandıralım. Neticede biz bakanlarının Çernobil faciasından sonra radyasyonlu çaylar için "güvenli" dediği bir ülkenin insanlarıyız. Güven dediğiniz şey kalpten değil cepten geçer bizim coğrafyada. Şüpheci olmakta her zaman fayda var.)

49 yorum:

Cafe Aroma dedi ki...

Merhaba, bu kekin tarifini de vermeniz mümkün mü? Şimdi ben nasıl kek yapacağım bu yazıdan sonra?

sevgilerimle

Ordanburdanhayattan dedi ki...

enfes birşey ram Tijenlik. bu arada seni çok beklettim, en kısa zamanda gönderiyorum. sevgiler

Tijen dedi ki...

Şu linkte var tarifi
http://mutfaktazen.blogspot.com/2009/04/bugun-de-yagsz-sekersiz-kek.html

Damak Tadı dedi ki...

Haklısın Tijen'ciğim..Bazen aynı şeyleri ben bile yapıyorum..Ama asla 250 gr teryeyağ,şeker kullanmadan..))

Öpüyorum kocamanından..Sağlıklı elmalı kekin nefis ayrıca..

Sevgiler,

HUYSUZBALIK dedi ki...

Kek harika görünüyor Tijencim ellerine sağlık. SAğlıklı olduğunu bilmek ayrıca güzel. DEnemek istiyorum kendi evime geçince. Bu arada nergis resmini bu adresten aldım. Belki de senin fotoğrafındır malesef internette çok dikkat etmiyor insanlar buna. Sevgiler... http://agaclar.net/forum/showthread.php?p=338385

kristalkelebek(aslı) dedi ki...

Tijencim inan aynı şeyler geçiyor benim de aklımdan.
Görüntüsüne bayıldığım pek çok hamurişinin tarifinde margarin ve bol bol şeker oluyor. Ben yine de bir tarifi denemek istiyorsam içindeki margarin az zeytinyağına ve çok az tereyağa, beyaz un tam buğday ununa, bol bol şeker azıcık şekere yada bal ve pekmeze dönüşür mutlaka.
Annem biz küçükken de margarin yedirmezdi bize. Bildim bileli zeytinyağlı bir mutfağın insanıyım, bu yüzden çok şanslıyım.
Şimdi bir de GDO kabusu çıktı; hazır bisküviler, gofretler vs. yerine mutlaka evde yapılmış sağlıklı atıştırmalıklardan yemek lazım..
Sevgiler:).
aslı

minimalist dedi ki...

ben kekimi hep sadece yarım su bardağı zeytinyağı ile yaparım nefis olur. Mikserim bozuldu acilen yenisini almam gerek ve kek yapmam gerek çok canım istiyor. İlk fırsatta sizin tarifi deneyeceğim.

burcu dedi ki...

kesinlikle katiliyorum. Cok onemli bir konuyu ele almissin. Malesef uzmanlar ne kadar soylese de insanlarin pek umrunda olmuyor... Nedense uzmanlarin soyediklerini pek ciddiye almiyor insanlar :(

Adsız dedi ki...

zaten margarinle yapilan kek kabarmiyor ve yapis yapis oluyor , cok haklisiniz keske herkes sizin gibi bilincli olsa ve dogru tarifler verse ...gönülden tesekkürlerimle...
www.baharloy.blogcu.com

My Turkish Kitchen dedi ki...

Merhaba,
Yag konusunda size katiliyorum bence de hic gerek yok bir kalip keke o miktarda kati yag katmaya.
Iffet

beste dedi ki...

ama ama tereyagi cok guzel ve faydali biraz yiyebiliriz:) Zaten margarin demissiniz sentetik ne idigu belirsiz tatsiz madde...

pelince dedi ki...

Alıştığımız lezzetlerden bir vazgeçebilsek,ne güzel olur.. kilo problemi hiç olmaz ...
nefis bir görüntü,ellerine sağlık..

balböcükleri dedi ki...

kesinlikle haklısın 250 gr çok fazla hemde kek için ben sıvıyağ yerine zeytinyağ koyarım bide keklere ama nereye kadar kaçarız bi yerde almadan edemiyoruz.hele o tereyağ yokmu tam anamızı ağlatan cinsten bişi:)accık ucundan kenarından derken bi yerinden yiyiveriyoruz.sonra diyet diyet diyet işte hayatın kendisi

Disalce dedi ki...

Allah bana senin gibi komşu versin:)

o zaman yaptığım kekleri severek yer...
haklısın ama,
maalesef çevremizdeki insanlarda yağlı ve şekerli kekleri veyada kurabiye her neyse öyle seviyorlar...

helede çocuklar...

herşeyin ortasını yapmak lazım galiba:)

funda dedi ki...

tijencim senin yağsız şekersi kekini ben pek seviyorum gel gör ki emre kuşu pek hazzetmiyor şekersiz ve kakaosuz keklerden..illaki çukulata olucak ve şeker..aslında bile bile zehirliyorum onu farkındayım , esmer şekerin de çok masum olmadığını düşünüyorum var mı bunun bir hal çaresi hı..(bu arada bana gelirsen tereyağlı ve şekerli bir kurabiye tarifi çıkıcak karşına pat diye uyarıyım baştan:)

Tijen dedi ki...

Funda'cığım,
Beyaz şekerle esmer şeker arasında fiyat farkı dışındaki tek fark esmer şekerin melasla (şeker pancarı küspesi) renklendirilmiş olması.
Yani şekerin zararlarının tamamını içeriyor. E kakaoyu çok seviyorsa kakao koy, hatta önce keçiboynuzu tozunu dene. Kakaodan çok daha faydalı, hem de kakaonun acımsı tadını içermiyor, kendinden tatlı. Ben keçiboynuzu pekmezini de çok seviyorum. Hem de çikolatamsı bir tat ve renk veriyor. Bunları bir dene istersen. Şeker konusunda çocuklar
neye alışırsa onu istiyor. Keşke ben çocukken annem tatlı yedirmemiş olsaydı ama o zaman o kadar bilinçli değildik diyor. İnan bir senedir şekerli tatlı neredeyse yemedim ve yemedikçe de yiyemez oldum! Eminim Emrecik de hızla alışacak ve böylece farklı tatların güzelliğini keşfedecektir. (Ki ben çocukluğunda bayramlarda tatlı yemekten hasta olan bir çocuktum, bunu da söyleyeyim. İnsan neyi yerse ona alışıyor.)

Mutfak Havlusu dedi ki...

Şu cümleye takıldım!
"Güven dediğiniz şey kalpten değil cepten geçer"
Bir insan coğrafyasındaki ne yazık ki kötü gidişatı insanlığın lafta kalışını bu kadar iyi özetler ne diyeyim sen ve senin gibiler çoğalsın ömürler hayrla güzle bereketlensin.

leyya dedi ki...

sizinle aynı şeyleri düşünüyorum ama uygulamada çok gerideyim henüz:))en azından margarini hayatımdan çıkardıgım için yine de şanslı hissediyorum.ben sabah okula gidip akşam dönüyorum ya canım eşim kimi zaman evde bir başına vakit geçirmek durumunda kalıyor ve bu aralarda anladığım kadarıyla sürekli sağlık programlarını izliyor:))çünkü evde hergün yeni bir yasakla tanışıyoruz:)).... zararlı almıycaz artık!!....nun genetiğiyle oynanamış eve sokmuyoruz artık!!bunlar bunlar da katkılıymış!! yassak!!çocuklarla bakışıp gülüşüyoruz:))ama canı gönülden katılıyoruz babamıza:)zaten yazdan epeyce hazırlığım var bir kış dışarıdan yiyecek almadan yaşayabiliriz:)
şu bal olayını beceremedim vallahi mahcubum size karşı.bizim hoca öyle profesyonel anlamda çalışmadığı için zaten bal rekoltesi çok içaçıcı değilmiş:)çıkanı da hazır olan müşterilerine dağıtınca hemen tükeniyormuş balı.ben ciddi anlamda kavanozumdakini sizinle paylaşmayı öneriyorum hala.başka türlü beceremeyeceğim anlaşılan:)çok selam gönderiyor ,keke hayran gidiyorum.

minimalist dedi ki...

Bu konuda deneyimli bir kişi olarak size el çırpıcısı kolay gelebilir ama benimki kesin topak topak kalır gibime geliyor ama yine de denemeden anlaşılmaz değil mi ama? Öneriniz için teşekkür ederim.

Saliha dedi ki...

ya ben aslında sana hak verıyorum ama emınım gdolar magazın haberlerı gıbı meshurlasmadan evvelde hayatımızdaydı sımdı bırılerı sırf gundem degıssın dıye arada bır bu tur can alıcı seylerı sunuyor önümüze..
şeker,un,hatta pıyasada satılan bugday unlarının bıle gercek olmadıgını okudum bıryerlerde:( sebzeler meyveler derken bız nerelerden alısverıs yapacagız...kalbur ustu ınsanlar gıbı kendımıze has baglarımız bahcelerımızde yok veya taaaa özel tarlalardanda getırtemıyoruz?bız ölelimmi?bu ulkede herseyın ucu paraya maddıyata dayanıyor....
ınanırmısın tıjencım yemeyın dıyenlere o zaman bı yol gosterı n yada maaslara zam yapınkı saglıklı beslenelım dıyorum cunku onu yapmayın bunu yapmayın ama yol gosteren yok ..gdolu gıdaları ısırıp bakmak gerekmıs gercek kokusunda olmazmıs pekı ben pazarlardakı tezgahlardan ısıra ısıramı meyva sebze alacağım:)off offf zaten bunlar yuzunden uzun zamandır kek pogaca yapamıyorum hep arşivden yayınlıyorum:(:(:(:(:(
cok dolmuştum saglıklı beslenememe konusunda kusuruma bakma emi:(:(:(:

MUTFAKISTAN dedi ki...

Cok haklisin tijencigim zararli biliyorum tarif de var diye yapiyorum.Erkan beyin YESILMUTFAK
blogu var cok uzgunum oldurulmus
biliyorsundur blogcu sayfamdan yorum birakmisti margarin kullanmaya devam eden kimseye yorum birakmam diye ben devam ettim erkan bey yorum yazmadi bir daha.Cok dikkat etmege calisirim soz sana her margarine uzandigimda
cizzz tijen gorur filiz diyecegim
Sevgiler

lezzettabağı dedi ki...

Sevgili Tijen çok haklısın eskiden bir çok şeyi bilmiyorduk Hoş şimdide bugün sağlıklı denen bir gıdaya, bir süre sonra zararlı yada tam tersi iddialar da atılmıyor değil ama bence annelere burada çok görev düşüyor kendilerini sağlıklı besinler hakkında bilgilendirmeli ve biraz da akla mantığa uygun olanları uygulamaya koymalı diyorum. Asla ben kekte (bazı tarifleri birebir vermek durumu hariç)bu şekilde yağ hele hele margarin hiç kullanmıyorum. Böyle durumlarda o margarin ölçününü ben kahve fincanı sıvı yağ ve bir ayda çay bard. ılık süt ölçüsüyle yer değiştirerek aynı lezzeti hatta daha sağlıklısını yakalamış oluyorum..Sevgiler..şükran

Adsız dedi ki...

Ne kadar faydalı bir yazı olmuş. Umarım bu zararlı gıdaları kullanan bazı insanları bir daha düşündürmüştür. Ben kekin içine zeytinyağı koyarım.Pişince zeytinyağı kokusundan eser kalmaz. Gayet te lezzetli olur.Elma rendesi hiç aklıma gelmemişti. Bu kekin tarifini almam mümkün mü? Sevgiler...

NAZLICA dedi ki...

Tijen yazdıklarını okuyunca kara kara düşündüm inan, haklısın doğru söze ne söylenebilir ki. Geçen gün kepekli undan patatesli bir poğaça yaptım inan yiyemedik, kötü bişi oldu. Pazarda satılan hiçbir sebzeye, meyvaya güvenmiyorum. 3 gün kalınca pamuklanıp çürüyor. Eskiden böyle birşey yoktu. Doğal, katkısız ve sağlıklı bir beslenmenin nasıl zorlaştığını görüyorum ve içim sıkılıyor. Stres insanı daha da kötü etkiliyor. Onun için fazla kafaya takmamaya çalışarak, mümkün olduğunca da doğru beslenmeye çalışıyorum. Sağlıklı günler dilerim.

Narince dedi ki...

Orta Anadolu çocuğuyum. Zeytinyağı ile çok geç tanıştım. Kokusuna alışmam zaman aldı. Patatesi bile tereyağı ile kızartırdı annem. Sonra tereyağı öcü dediler, şimdi biliyorum öcü kim. Margarini çıkardık, elden geldiğince uzak durmaya çalışıyorum zararlı olduğunu öğrendiğim ne varsa. Yalnız şerbetli tatlılardan hiç vazgeçeceğimi sanmıyorum.
Hazır abur cubur yerine kendi yaptıklarımı veriyorum yavrularıma, hoş onlarda da kakao ve şeker var ya. Keçiboynuzu tozunu denemeliyim.
Televizyonlar bas bas bağırırken insanların bardakta mısırları tüketmeye devam ettiklerini görmek şaşırtıcı. Beni en çok rahatsız edense mısır unu konusu. Balıklara başka tad veriyor. Yerli mısırdan üretildiğini nerden bileyim? Ya da sen bilirsin, var mıdır bunun bir çözümü?
Arada diyorum ya senden çok şey öğreniyorum diye. Benim için dünyayı güzelleştiren ender insanlardan birisin. Bir daha:
İyi ki varsın!

Eya dedi ki...

Tijencigim, valla yazini okudum, moralim bozuldu.Daha dün 250.gr tereyaglikurabiye tarifi koydum syfama :( Ama cok haklisin...dikkat etmemiz gerekiyor, bir taraftan da düsünüyorum asiri tüketmemek de gerekiyor, ölcülü yense belki de o kadar zarari olmazmi acaba? Offff...ben sana kucak dolusu sevgilerimi yolluyorum...

zehra

Tijen dedi ki...

Necla'cığım,
Mısır ununun yerli mısırdan üretilip üretilmediğini bilmek çok zor tabii. Artık Türkiye'de yetiştirilen mısırlar da değişti. Belki frankeştayn tohumlardan üretilmiyorlardır ama yerli tohumdan mısır üreten de çok az kaldı. Bizim Burhaniye pazarında bile eğri büğrü taneli mısırı sadece bir kaç tezgahta görüyorum artık. Herkes hazır tohum kullanıyor. Mısırdaki en büyük tehlike mısır bazlı tatlandırıcılar ki o da pek çok hazır gıdada var (çikolata, gofret, baklava, lokum, tatlı gazozlar) çünkü şekerden daha ucuz, taşıması, saklaması daha kolay. Genleriyle oynanmış soya fasulyesi de başta soya lesitini olarak yine pek çok hazır gıdada yer alıyor, yukarıda saydıklarımın çoğu, bisküviler, hazır dondurmalar... Alışveriş yaparken etiket okumayı alışkanlık haline getirmeliyiz ki içinde ne çok şey olduğunu görelim.

Tijen dedi ki...

Zehra'cığım,
Pek çok şeyi sadece öyle alıştığımız için yapıyoruz, farkına varmadan.
Aynı kurabiyeyi 250 gram değil 200'le yap bir dahaki sefere. Sonraki sefer
150 ile, veya 125 ile. 125 gram tereyağıyla 250 gramı arasında yaklaşık
800 kalori fark var biliyor musun? Mutfakta alternatif bulmak her zaman
mümkün.

Tijen dedi ki...

Harikasın Şükran!
Bak ne güzel işte sen kendi alternatiflerini yaratıyorsun.
Ancak bizler bloglara yazdığımız tariflerin bazen yüzlerce
insan tarafından okunup uygulanabileceği gerçeğini
unutuyoruz. Ne yazık ki pek çok arkadaşımız gördüğü
bir tarifi nasıl daha sağlıklı hale döndüreceğini düşünmeden
uyguluyor. Keşke biraz daha dikkatli olsak. 10-11 yaşında
çocukların kolesterolü yüksek, o yaşlarda kızlar göğüs kanserine
yakalanıyor, şeker hastalığı, kalp damar hastalıkları hızla
yayılıyor ve bu konuda hepimize görev düşüyor bence.

Neslihan dedi ki...

Merhaba Tijencim, uzun zaman aradan sonra, elimde ev yapımı bol elmalı, cevizli, zencefilli ve benzerlerine göre oldukça sağlıklı bir keki yerken yorum yazmadan edemedim, duyarlılıkları artırmak çok önemli, düşünmeden çok şey alıyoruz, yapıyoruz ve yiyoruz maalesef, ellerine sağlık
Sevgilerimle
Neslihan
www.neslos.com

Hülya dedi ki...

Aaah ah,ben de hiç güvenmiyorum "büyükler"imizin sözlerine sonra da çok üzülüyorum halimize...
Nasıl bir ülkede yaşıyoruz kime güveneceğiz ?
Sevgiler

Zehra Gürgen dedi ki...

Tijencim rehberim, şekerin alternatifini geliştirmeliyim.
Elmalı kekini yapacağım yarın bakalım küçük cadı ne diyecek ?

NEŞELİ MUTFAK dedi ki...

BİZ NE KADAR UZAK DURSAK DA BU YİYECEKLERDEN BAZI YERLEDE YAKALANIYORUZ. SEVGİLİ TİJEN.AH AH NERDE ESKİ DOĞAN BESİNLER.HERŞEYİ ALIRKEN KORKUYORUZ ARTIK YADA GDO LUYSA YA ŞU İSE YA BU İSE YA NE OLACAK BU İŞİN SONU?

La Madame Chapeau dedi ki...

Arzu-Ülfet Aygen'in yulaflı,elamlı, pekmezli kekine bayıldığım ve sıkça yaptığım gibi, halis tereyağıyla pişirdiğim, doğal vanilya ile tatlandırılmış şeker kullandığım kakaolu kekimi de çok seviyorum ve yapıyorum.
Beden bazen ikisini de istiyor ayrı ayrı zamanlarda.

La Madame Chapeau dedi ki...

Tijen, yorumların arasında "Keşke ben çocukken annem tatlı yedirmemiş olsaydı ama o zaman o kadar bilinçli değildik diyor." dediğini şimdi okudum :)

Sanırım kendimi kontrol edebildiğim sürece, yeryüzünde insanların yaptığı bu güzel şeyden (tatlıdan) haberdar olmaktan dolayı pişmanlık hissetmeyeceğim :)

Tijen dedi ki...

Afiyet olsun B.B.B!
Ben çocukken çok tatlı yedim. Daha az yemiş olmayı dilerdim doğrusu. "Kontrol" çocuklar için geçerli bir durum değil ne yazık ki. Burada iş büyüklere düşüyor, ne dersin? Sonuçta kaç çocuk annesine "anne bana içinde bir paket margarin/iki bardak şeker olan keklerden yapma" diyebilir ki?

La Madame Chapeau dedi ki...

"Bal hatun", "B.B.B.!" oldu :))))

Ben salt çocuklar için yazmadım Tijen.

"Ne dersin?" diye sorduğun sorunun yanıtını herkes bilir; ben de çok farklı bir şey söylemedim.

Aysultan... dedi ki...

Çok haklısın ama ben biraz şekerini ya da yağını kıssam evdekiler kızıyor.Belli etmeden yaparsam pek anlamıyorler ama yanımdalarsa imkansız olmamış yemem bunu diyip çıkıyolar işin içinden :(
çok dikkatli olmak lazım çok kekte nefis olmuş:)

élif(keyf-i mutfak) dedi ki...

çok haklısın..beslenme alışkanlığımız çok fena..ama yapılmadan da olmuyor alışmışız bir kere:(kekini mutlaka deneyeceğim..elmalı herşeye varım:)

Tijen dedi ki...

O an içimden nasıl geliyorsa öyle hitap ediyorum bal hatun. Bir de bazen karşımdaki kişiye daha önce nasıl hitap ettiğimi hatırlayamayabiliyorum. Ya da onun o kişi olup olmadığından emin olamıyorum. Takılma sen ona.
Elbette herkes istediğini yer, istediğini yapar. Ben yine de doğru bildiğimi söylemeden edemiyorum. Eğer bazı malzemelerin daha sağlıklı, daha iyi alternatifleri varsa veya daha az kullanılabiliyorsa hem çocuklar hem yetişkinler için bunun uygulanması gerektiğine inanıyorum. Benim annem hem kolesterol hem şeker ilacı kullanıyor. Çevresinde hemen herkes aynı durumda. Beslenmede bazı şeylere biraz daha dikkat edilse belki bu ilaçları kullanmaları gerekmeyecek. Benim derdim bu. Gençlikteki tercihlerimiz ileri yaşlardaki sağlık durumumuzu da etkiliyor. Ayrıca bir de şu var:
Bloglarda yapılan herşey (elbette televizyon programları ve kitaplar, gazeteler, dergiler daha da etkili ama blogların etkisi de yadsınamaz) bir şekilde yayılıyor. Ne kadar doğru ve iyi bilgi/alışkanlık yayarsak o kadar faydalı oluruz, hem kendimize, hem çevremize.

La Madame Chapeau dedi ki...

Tijen, elbette öyle. Sadece "zen" kısmının dinginliğiyle yaymak gerek belki bunları. İnsan bazen iyilik etme hissine kapılıp, üslupta bir miktar -hadi diyelim- didaktik hale gelebiliyor. Bence-o tavır, yani hafif sertleşen tavır, aksi yönde etki yaratabiliyor. Kişisel düşüncem budur.

Tijen dedi ki...

İnsan her zaman aynı tonu yakalayabilse ne mutlu tabii de bazen olmuyor demek ki. Hoş zaman zaman ben neden konuşuyorum ki isteyen istediğini yesin, yedirsin, istediğini yaysın demiyor değilim. Ancak sessiz kalmaya katlanamadığımda konuşuyorum. Yoksa konuşarak değil doğru bildiğimi yaparak örnek olmayı daha çok tercih ederim bal hatun. Zaten okumak isteyen okur, uygulamak isteyen uygular değil mi?

Tijen dedi ki...

Sevgili Elif,
Alışkanlıklarımızı ancak isteyerek ve buna hazır olduğumuzda değiştiriyoruz. Bu yüzden sen kendi doğrularını kendin bulacak ve kendin/ailen/sevdiklerin için doğru olduğunu düşündüğün şeyi yapacaksın. En doğrusu bu.

gülizar dedi ki...

Tijenciğim senin sayfana geldikçe çok güzel ve sağlıklı bilgiler alıyorum ve mutlu oluyorum.Yazdıkların çok doğru bilmediğimiz neleri yiyoruz.Oğluma cipsin içinde kolanın içinde böcek var diye kandırıyorum sadece şekersiz sakız ve çikolatada yok zannediyor böyle yapmakta iyi değil ama küçük olduğu için anca öle anlayabiliyor.Çok üzülüyorum yeni nesil çok sağlıksız yetişiyor ne yazık ki :(( ha unutmadan havuç ve armutta keke çok güzel tat veriyor.Güzel bir hafta dileğiyle...

La Madame Chapeau dedi ki...

Aynı tonu yakalamak -haklısın- bazen zor oluyor. Ama yolu buradan geçenler zaten senden, yolundan bir biçimde etkileniyor. Kendini üzme o yüzden.

Ozlemaki dedi ki...

Yunus şimdi mutfağa doğru ilerliyor portakallı kek yapmaya!!! Canı çekmiş :)

nalan dedi ki...

bırakma sakın bildiklerini söylemeyi.
ben de çen çen konuşuyorum. pek çok blog izliyorum ve tariflerde akıllara ziyan yağ şeker görünce illa sokuyorum burnumu.
ve tercihlerimizi biz yönlendiriyoruz aslında. süt çiğ olarak her hafta çiftlikten geliyor hem de istanbul gibi bir metropolde ulaşıyorum ben buna. zeytinyağ soğuk taş baskı yöntemiyle,peynir keçi peyniri tenekede salamurasıyla. aylarca buzdolabında hiç bir şey olmadan tüketiyorum.
her türlü tercihimi ben kendi kendime değiştirmeye çabalıyorum.
küçücük çocukları olanlar bu konuda daha da azimli olmalılar.

Alev dedi ki...

Merhaba Tijen cim

Bugun senin misir ekmegi tarifini yaptim inanilmaz guzel oldu. Artik baska tarif denememe gerek kalmadi.

Ben bircok kek tarifimde elma puresi kullaniyorum. Hem daha lezzetli hemde saglikli oluyor. Ozellikle canimizdan daha degerli olan cocuklarimiza disaridan aldigimiz seyleri degil kendi yaptiklarimizi yedirmeliyiz. Cok haklisin....

buzlubadem dedi ki...

Keklerde 250 gr. tereyağını görünce (margarin zaten baştan kaybediyor da...) tek kaçan ben miyim diye düşünüyordum ben de :)