09 Ekim 2007

Etkinlik-Güncelleme

Doğru Yazalım, Doğru Konuşalım, Dilimizi Koruyalım kampanyasına gazete, dergi, kitap ve televizyonlarda gördüğüm bazı yanlış cümlelerin listesiyle katılmış, sizlerden de bu yanlışları düzeltmenizi rica etmiştim. Pek çok dostumuz bu cümle ve manşetlerdeki hataları bulup doğru olduğunu düşündükleri hallerini yazarak gönderdiler. Hepsi yazının yorumlarında var zaten. Bana düşen cümleleri hatalı ve düzeltilmiş olarak yeniden yayımlamak. Dil matematik gibi olsa, iki kere iki dört eder der kurtulurduk ya öyle değil. Aynı bilgiyi pek çok farklı şekilde aktarabiliriz. Bu yüzden pek çok cümle için tek doğru hali (yahut en doğrusu) budur demek zor. Bu cümlelerde beni en çok rahatsız eden şey, çoğunun İngilizce'den yanlış çevirilerle dilimize girdiğini düşündüğüm anlamsız kullanımlar ki bu konuda Şefika çok güzel bir yazı yazmıştı hatırlarsanız.
*
Kısacık bir konuya daha değinip cümlelere geçeceğim. Bugün basın yayın kuruluşlarında pek çok emekçi o kadar az maaşlarla çalışıyor ki bunu ve pek de iç açıcı koşullarda çalışmadıklarını düşününce belki de bu kadar yüklenmemek gerek dedim. Son bir not: Ben bir Türkçe uzmanı değilim. Dilbilgimin de çok iyi olduğunu düşünmüyorum doğrusunu isterseniz. Çocukluğumdan beri çok okuyan biri olduğum için ve belki de gözlerim hatayı çabuk algıladığı için yanlışlıkları görüyorum. Yine de benim yazdıklarım doğrudur demek iddialı olur. Umarım yazdıklarım ve söylediklerimle kimseye kötü örnek olmuyorumdur. Hatamız olduysa affola.
*
1. “Vahşi doğada hayatta kalma ihtimaliniz var mı?” testinden yüzde 50 sonucunu aldım.

Tijen’in notu: “Yüzde 50 sonucunu almak”a takılmıştım. Ayrıca buradaki soru testin başlığıdır test “vahşi doğada hayatta kalma ihtimaliniz var mı?” testi değildir. Bilmem siz de katılır mısınız?

2. Ama meğer Spiderman pek bana göre değilmiş.

Burçin: Meğer Spiderman bana göre değilmiş.

3. Tabii bir yandan da ben sizin için detaylar aldım ki kaloriler konusunda da size fikir verebileyim diye.

Evren: Tabii bir yandan da sizin için detayları not ettim ki kaloriler konusunda size fikir verebileyim. (Tijen’in notu: Ben bu cümleyi daha da kısaltarak vermeyi tercih ederdim sanırım. O kadar çok gereksiz sözcük var ki: “Kaloriler konusunda fikir verebilmek için ek bilgiler aldım.” Ama bu benim düşüncem. En doğrusunu ben bilirim demem de diyemem de.)

4. Ayrıca soya sosu sebebiyle sodyuma, yüksek tansiyon hastaları ve sodyum duyarlılığı olan böbrek hastalarının dikkat etmesi gerekiyor.

Münevver: Ayrıca, soya sosunun içindeki sodyum sebebiyle, sodyuma duyarlı olan tansiyon ve böbrek hastalarının, bu sosu tüketirken dikkatli olmaları gerekiyor.

5. Zaten her yere yürüyüş yaparak gitmeyi tercih ediyorum. Bunun dışında yürüyüş yapmayı seviyorum.

Hanife: Zaten her yere yürüyerek gitmeyi tercih ediyorum. Bunun dışında yürüyüş yapmayı seviyorum.
Amofti: Yürüyüş yapmayı seviyorum bu nedenle de her yere yüreyerek gitmeyi tercih ediyorum.

6. Söylemek istediğim sadece en önemli ihtiyaçlarımızdan biri olan yemek yemeye biraz özen göstermek, kendiniz için hayata anlam katmak; bir lokmayı henüz çiğnemeden çabucak yutmaktan değil tüm duygularınızla tadını, tuzunu hissedebilmek gerektiği...

Ali: Bence hayata biraz anlam katmak için yemek yeme konusunda özen göstermemiz gerekir. Bunun için beş duyumuzu da kullanarak; yavaş yemeli, tadını, tuzunu hissetmeli... (Tijen’in notu: Bu cümle fazlasıyla uzamış, uzayınca da anlamını yitirmiş bence. Bunun yerine kısa bir kaç cümlede derdimizi anlatmaya kalksak sanırım okur için daha anlaşılır olur.)

7. Laleli’nin erken hasat zeytinyağı ilk tattığımda lezzeti beni şaşırtmıştı ve o günden beri Yunanistan’dan taşıdığım Girit yağlarıyla birlikte en sevdiğim zeytinyağlarının başında yer almıştı.

Ali: Laleli'nin erken hasat zeytin yağını ilk tattığımda lezzeti beni şaşırtmıştı. Daha önce Yunanistan'dan getirdiğim Girit yağlarıyla birlikte en sevdiğim zeytin yağları içinde yer aldı. (Tijen’in notu: Zeytinyağı bitişik yazılır. Bkz. www.tdk.gov.tr )

8. Hayır diyemeyen bir insanın, diğer insanlar tarafından sınırları algılanmaz.

Elvan: Hayır diyemeyen bir insanın sınırları, diğer insanlar tarafından algılanamaz.

9. Stres tırnak yemeyi artırıyor” (gazete manşeti)

Tijen’in notu: Bu durumda “Çok stresliyim, tırnak yemem arttı” mı diyeceğiz?

10. Daha geçen yıl öleceğini düşünen Tuba Şılbır, şu anda 18 yaşında ve 100 bin böbrek hastası ve yakını için onun adı artık 'umut!'

Tuhfe: Daha geçen yıl öleceğini düşünen Tuğba Şılbır şu anda 18 yaşında. Yüz bin böbrek hastası ve yakınları için onun adı artık "umut"! (Tijen’in notu: Bu cümlede ‘daha’ sözcüğü fazlalık bana kalırsa ancak Tuhfe’nin diğer önerilerine katılıyorum.)

11. Ramazan ayının gelmesiyle birlikte davetler, kokteyller, açılışlar bıçak gibi kesti.

Diyalog yemekler: Ramazan ayının gelmesi ile birlikte, davetler, açılışlar, kokteyller bıçak gibi kesildi.

12. Onu hiç tanımayan ya da devrimi ideal edinmediği halde onu sevdiği için Che'den bahseden bir insan grubu vardır.

Tijen’in notu: Benim bu cümlede doğru olmadığını düşündüğüm bölüm “devrimi ideal edinmek” idi. Belki de doğrudur. Yine de bu cümlede bir karışıklık var gibi değil mi? Belki “Che’yi sevdiği için ondan bahseden” desek daha anlamlı olur.

13. Ne zaman kuyruğuna basılsa direkt pençelerini çıkarıyor.

Hülya Yılmaz: Ne zaman kuyruğuna basılsa, pençelerini gösteriyor.

14. Günde yaklaşık 200 tane blog geliyor.

Hülya Yılmaz: Blog kullanımı yaygınlaşıyor. Her gün ortalama 200 blog yayına başlıyor. (Bir metinden tek cümle çıkarıp alınca doğru anlatımı tahmin etmek zor oluyor aslında. Gazetenin blog yazarları varmış ve yeni öneriler geliyormuş. Bloglar yürüyerek mi geliyorlar diye düşünmüştüm bu cümleyi okuduğumda.)

15. Kepez’den göz dağı (gazete manşeti)

Hülya Yılmaz: Kepez’den gözdağı

16. Yunanistan’ın en iyi üniversitelerinden birine sahip olan Selanik’in balkonlarında rengarenk sardunya, ayrıca portakal bahçeleri, zeytin ve çam ağaçları, Osmanlı paşalarının yaptırdığı çeşmeler, özgürce sarı, pembe, kırmızı renklere boyanmış, kolalı dantelli pencereleri ile cumbalı evler vardır.

Tijen’in notu: Bu cümlede özne “Yunanistan’ın en iyi üniversitelerinden birine sahip olan Selanik’in balkonları” olmuş. Doğru mu görüyorum? Özne balkonlar ise balkonlarda portakal bahçeleri, zeytin ve çam ağaçları olmaz. Tabii çeşmeler, cumbalı evler de. Bir de “sahip olmak”a takıldım sanırım. Selanik bu üniversitelerin sahibi midir?

17. Ancak … maçtan bir gün önce oturduğumuz sitenin basket sahasında futbol oynarken kendini sakatlayınca şans …’a güldü.

Tijen’in notu: Bu cümlede “futbol oynarken kendini sakatlamak” bölümüne takılmıştım. Sakatlanır mıyız kendimizi mi sakatlarız? Yahut düşüp bir yerini incitmek sakatlanmak mıdır?

18. Taraflar dizi üzerinde bir dizi muhabbet ettikten sonra …, senaryoyu alıp eve götürecek, okuduktan sonra …’a görüşünü bildirecek.

Tijen’in notu: “Bir dizi muhabbet” nasıl ediliyor onu anlayamadım. Bir de aynı cümlede dizi sözcüğü iki kere kullanılmıştı, farklı anlamlarla. Buna dikkat edilebilir belki.

19. Yaptığımız işe, dernek yönetiminin ilgisizliği karşısında ki hayal kırıklığımı dile getirmeye uzun süre tereddüt ettim.

Hande: Dernek yönetiminin yaptığımız işe ilgisizliği karşısındaki hayal kırıklığımı dile getirmeye uzun süre tereddüt ettim.

20. Çok duygulandım ve aklıma hiç hediye almak gelmediği içinde biraz utandım.

Itır: Çok duygulandım ve hediye almak hiç aklıma gelmedigi için de biraz utandım.
Münevver: Çok dugulandım ve aklıma hediye almak (hiç) gelmediği için de biraz utandım. (Münevver’in notu: Burada "hiç" kelimesi yanlış yerde kullanılmış. Ayrıca kullanılmasa da olur. “De” bağlacı ayrı yazılmalı.)

21. Eleştirmenler (kendimden biliyorum) hayatlarını beğenmemek üstüne kurar, doğru olanda budur.

Tijen’in notu: “olan da” şeklinde yazılacak.

22. Önce genç bir yazarı poh pohlayacağız...

Münevver: Önce, genç bir yazarı pohpohlayacağız. (Münevver’in notu: Pohpohlamak ayrı yazılmamalı.)

23. Benim ki tersine bir süreçtir.

Münevver: Benimki tersine gelişen bir süreçtir. (Münevver’in notu: "Ki" iyelik eki. Ayrı yazılmamalı. Ayrıca yaşanılan olgu ne ise, anlatım bozukluğu da var.)

24. Daha pekçok yazarların edebiyatını yapmadınız ki!

Münevver: Daha pek çok yazarın edebiyatını incelemediniz ki. (Münevver’in notu: "Pek çok" ayrı yazılmalı. Bu öbek çoğul bildirdiği için de sonraki kelime tekil olmalı. "Edebiyatını yapmadınız" cümlesindeki yapmak, yanlış kullanılmış bana göre. "Edebiyat yapmak" anlamında kullanıldıysa o da hatalı.)

25. …’nun kızlarını okuttuğu bu üniversitede çalışan, adını vermek istemeyen yabancı bir hocanın söylediğine göre burası Malezya’nın İslamlaşma sürecinde önemli rol oynuyor, bir sürü genç mümin yetiştirip topluma servis ediyor.

Tijen’in notu: Bu cümlenin sonu bozuk bence. Belki İngilizce’den çevirmişlerdir, öyle bir havası var. “Topluma servis etmek” ne demek?

26. Yahudileri Avlayan Hollandalıların her Yahudi için ayrıca para aldığını, Yahudileri koruyan kimi ailelerinse bu işi yalnızca para karşılığı için yaptıklarını.

Binbir çeşit hayat: ''Yahudileri avlayan Hollandalıların her Yahudi için ayrıca para aldığını, Yahudileri koruyan kimi ailelerin ise bu işi yalnızca para için yaptıklarını.

27. … Waldemar hayalini kurduğu özgür bir dünyada tutunabilmenin, her şey terslik içinde giderken bile yumuşak kişiliğini yitirmemenin, toplama kapmında bile bilgisi ve gücüyle insanları hayran bırakmanın onuruyla yaşıyor.

Tijen’in notu: Bu cümledeki sorun “her şey terslik içinde giderken bile” kısmı. “Her şey ters giderken” dersek sorun çözülür sanırım.

28. Tıp alanında ki araştırmaların çoğu deniz kaynaklı (bir haber kanalında alt yazı)

Ekmekçi kız: İfade bozuk, -ki ayrı yazılmış, -de eki karmaşasından sonra, şimdi de -ki eki karmaşası mı, çıkacak?

29. Önlem alınmaması durumunda Akdeniz’de 20 yıl sonra canlılık tükenecek (aynı kanalda, aynı programdan alt yazı)

Ekmekçi kız: Canlılar tükenecek demek istemişler.

30. Bu sefer bir öneri. Semih Gümüş, ‘Bazı kitaplar niçin çok satar?’ başlıklı yazısında iyi yazmak için iyi kitaplar okumanın öneminin altını çiziyor. Bence önemli bir yazı.

Damla: Tam maddelerden birisini yeniden yazayım demiştim ki, "Bazı kitaplar neden çok satar" başlığını gördüm. "Çok satmak" İngilizce'den çeviri gibi geliyor bana. Kitap mı satıyor, yoksa satılıyor mu aslında? Zaten bir on sene öncesine kadar böyle söylenmiyordu, ta ki "best seller"ı Türkçe'de ifade etmek isteyen birileri çıkana kadar.

Semih Gümüş’ün yanıtı: Eğer "best-seller" yerine kullanıyorsak, bence "çok
satar" demek doğrudur; bizimki İngilizcesini karşılar. Terim olarak
kullanıldığı yerlerde... Ama "Yazarın kitaplarının çok satması..."ndan söz ediyorsak, burada bence "... kitaplarının çok satılması..." biçiminde kullanmalıyız. Gene de tartışmaya değer, bunlar benim saptamalarım.

Feyza Hepçilingirler’in yanıtı: Çok güzel bir şey yapıyorsunuz; kutlarım. Bu çabaların çok önemli olduğuna yürekten inanıyorum. Örnek olmasını, sizin grubunuz gibi, başka grupların da oluşmasını dilerim.
Sorunuza gelince... Türkçenin doğal kullanımı, kitapların "çok satılır" olmasını gerektirir; ama İngilizce "best seller" dilimize "çok satan" diye çevrildiğinden kitaplar, çok satılmıyor, çok satıyor artık.

15 yorum:

Punto dedi ki...

Değişik güzel ve titizlikle hazırlanmış bir çalışma. Etkinliğimize renk getirdiğine inanıyorum. Kutluyorum.

Tijen dedi ki...

Çok daha iyi işlenebilirdi bu konu Akın Abi ama bu aşamada elimden bu kadarı geldi. Eminim dostlarımız yine önemli konularla sürdüreceklerdir kampanyayı. Ben de elimden geleni yaparım elbet.

Adsız dedi ki...

Çok güzel, kutluyorum :)

Saliha dedi ki...

tıjencım...cok tıtızlıkle hazırlamıssın belli...hepsını tekrar tekrar okudum.ellerıne saglık..sozlerıne katılıyorum..

Adsız dedi ki...

Merhaba,
Tarifleriniz zevkle okuyorum, ellerinize saglik. Bu arada bir ricam sizden, "corn syrup "ile ilgili bir yaziniz varmis, lutfen bana link verir misiniz, okumak istiyorum, hic almadim, kullanmadim ama cok zararli oldugunu duyuyorum. Simdiden tsk. ederim size.
Sevgiler,
Tuba

Evren Yasa dedi ki...

Tijen merhaba,

Yazdiklarini ilgiyle okudum, cok zaman harcamissin, ellerine, diline saglik.

Yalniz benim takildigim bir nokta var: sanki cok mu irdeliyoruz? Mesela 3. cumlede sen daha kisa bir sekilde anlatmissin cumlenin icerigini ama bence cumledeki anlatim zenginligini de oldurmus oluyoruz. Sanki birebir karsilamiyor da ozeti gibi oluyor o kadar kisaltmak. Ayni seyi ben de dusunmustum cunku. Hatta 16.cumlede ozne balkonlar degildir. Ne vardir sorusuna karsilik gelmez. Buradaki anlatim bozuklugu bence Selanik'in kelimesinden sonra virgul getirilerek duzeltilebilir.Selanik'in nesi vardir diye dusunurse belki daha acik olabilir. Sahip olmak da bence kullanilabilir universite icin. Selanik sehri sahibidir tabi cunku Selanik'in icindedir.

Yani bana oyle geliyor ki biraz kendi haddimizi de asiyoruz. Dilbilimci olmadan bunlari ne kadar duzeltebiliriz ya da duzeltiyoruz derken yanlis mi bilgi veriyoruz ondan emin olamiyorum.

Tabi ki ingilizce kelimeleri turkce kelimelerin arasina katarak tarzanca bir dil yaratmadan, elimizden geldigince bilgimiz olcusunce dogru yazalim, dogru konusalim ama bir daha dusununce ben haddimi astigimi dusundum dogrusu. Neyse bu da icimden geldigi icin paylasmak istedim. Umarim bu konuda da haddimi asmiyorumdur.

Sevgiler,
evren

Tijen dedi ki...

Sevgili Bilun,
Çok daha iyi olabilirdi biliyorum ama elimden bu kadarı geldi. Teşekkürler yine de.
*
Sevgili Saliha,
Teşekkürler güzel yorumuna.
*
Sevgili Tuba,
Bu yazı Atlas dergisinde yayımlanmıştı. Arşivlerinde duruyor mu bilmiyorum ama daha önce Radikal'de yazdığım yazı bir beslenme sitesinde kullanılmış (ben de şimdi gördüm) linki şöyle:
http://www.beslenmebulteni.com/beslenme/modules.php?name=News&file=article&sid=159
*
Oya'cığım çok teşekkürler. Ben de sana tüm sevdiklerinle birlikte geçireceğin bir bayram tatili diliyorum.
*

Tijen dedi ki...

Sevgili Evren,
Doğrusunu istersen sınır nerededir, çizgi nedir bilmiyorum bu konuda. Gönlümden geçeni yaptım, yaparken de en doğruyu yapmış olma iddiasında olmadığımı söyledim. Yazıya bir kaç cümleyi bu yüzden ekledim. Seçtiğim örnekler dilbilim açısından karmaşık veya doğrusu, eğrisi çok bilinmez örnekler değildi. İstedim ki sadece okumakla kalmayalım, içine girelim. Bazen çeviriyi sadece o kitabı daha iyi anlamak, daha dikkatli okumak istediğim için kabul ederim. Okurken dikkatimiz dağılabilir, oysa çeviri yaparken her cümleyi birer birer elden geçirmek zorundasınız. Düzelti de böyle bir şey bence. Ama sana katılıyorum ve inan benim de verecek bir cevabım yok. Belki de aşıyoruzdur çizgiyi kimbilir? Düşüncelerini paylaştığın için çok teşekkür ederim. Ancak konuşarak, duygu ve düşüncelerimiz paylaşarak en doğruyu bulabiliriz derim. Belki de bu konuyu tartışmaya açmalıyız ama kim tartışmaya katılır yahut hayrımıza olur mu bilemiyorum doğrusu.

Fast food kültürüne inat tabakta lezzetler... dedi ki...

Tijen canım senin ve ailenin damağını ve çevresini tatlandıran mutlu bir bayram diliyorum.
Sevgiler…

NiNo dedi ki...

canim valla kutluyorum seni utaniyorum bunlari okurken :( benim hatalarim geliyor aklima :(

Tijen dedi ki...

Sağol Perihan'cığım!
Sitendeki çikolatalara bayıldım. Birini alıyorum tamam mı?

Adsız dedi ki...

merhebe tijen hanım,
bu etkinliğin çok faydalı olduğu
düşüncesini taşıyorum.inanın çok
önemli bir misyona imzanızı attınız
ve arasıra yapmanız da hepimiz için
faydalı olacaktır.

sınır konusuna gelince ,öğrenmenin
yaşı olmadığına inanıyorum.hepimiz
yanlışlık yapabiliriz.akın,sanem,
berceste ve diğerlerini de takip
ediyorum.benim gibi bir çok arkadaşa yarar sağladığı düşünce-
sindeyim.sevgiyle,ali

Punto dedi ki...

Sevgili Evren için bir konuyu açıklamak istiyorum.
DDD etkinliğinde yazılan konuları, bugün önemli bir okulumuzda edebiyat öğretmenliği yapan birinin yani eşimin süzgecinden geçiriyoruz. Eşim aynı zamanda Meydan-Larousse ansiklopedisinin lügat bölümünü hazırlayan ekibin şefiydi.
Sevgili Tijen'in çalışması "mutlaka böyledir" denecek bir çalışma değil. Düşündüren ve tartıştıran bir çalışma. Bunu kendisi de açıklıyor. Etkinliğimize farklı bir renk kattığına inanıyorum.

Gönül dedi ki...

Güzellik,birlik,beraberlik dolu herzaman bir öncekinden daha güzel daha mutlu bir bayram geçirmenizi diliyorum.Sevgilerimle

munevver dedi ki...

Sevgili Tijen, epeyce yorulmuşsun; ama, güzel bir çalışma çıkartmışsın ortaya. Eline sağlık.

Senin de dediğin gibi, biz uzman değiliz. Doğru bildiğimizi sandığımız şeyleri yazıyoruz. Belki, hata da yapıyoruz. Sadece "dilbilgisi" kurallarına uymaya çalışıyoruz.
Yalnız ben hep ikilem yaşıyorum. Bu etkinlik düzenlendiğinden beri, bazı doğru bildiğim kuralların değişmiş olduğunu da görüyorum. Örneğin, yukarıda yazdığım "dilbilgisi " kelimesi. Bendeki Yazım Kılavuzu'na göre birleşik yazılmalı; ama, TDK'nin sitesinden ayrı yazılması gerektiğini öğreniyorum.

Sonuçta, öğrenme hep devam ediyor. Öğrenmek isteyene elbette.

Senin ve annenin bayramını kutluyorum.

Nane Limon.