Dışarıda hava çok sıcak. Ev serin, sakin, huzurlu. Beyaz üzerine kanaviçe işlemeli örtüleri olan, mis kokulu bu evde, kırlentlere dayanıp dışarı bakıyorum. Uzaktan gelen ezan sesi, sokakta oynayan çocukların seslerine karışıyor. "Bu kadar tembellik yeter Hülya, kalk hadi akşam yemeğini hazırla. Beyin gelmesine az kaldı" diyorum...
Mekan Safranbolu veya civarı...Düzenli, titiz bir yaşlı teyze oturuyor o evde. Yalnız yaşıyor, çiçekleri çok seviyor ve pencereden dışarıyı seyretmeyi.En çok da ziyaretine gelenleri beklemeyi...Bana ilk bakışta bunları hissettirdi.. Sevgiler
Eskiyi anımsattı. Bu pencereden bir genç kız yoldan geçen sevgilisine bakıp gülümsüyor. Genç delikanlı fesli, bıyıklı. Biraz kabadayı, gözü pek biri. Çok mu Türk filmi gibi oldu bilmem ama benim gözümde hemen bu tablo canlandı. :))
Tatlı bir huzur O'nunkisi, ne daha az nede daha fazla. Bu ev, bu pencere ve mis kokan çiçeklerdi O'nu buraya bağlayan. Şimdi yine bir öğleden sonra ve elinde şişleri, torbasında yünleri, torunlarına bir şeyler örmek için çoktan içeri girmiş bile. Perdeleri özenle yukarıdan bağlamış, saatine bakıyor. 1960'larda kalma o ince uzun radyoda bir kanal seçiyor ve radyo da radyo tiyatrosu var...
Tijen'ciğim ilk aklıma gelipte yazabildiğim bu kadar oldu, biliyorsun ben severim fotoğraflara küçük hikayeler yazmayı:)
bu ev bana �ocuklu�umda k�sa bir d�nem ya�ad�m antep-islahiye deki evleri hatr�latt�.san�r�m ilk defa orda g�rd�m ve hayal meyal hatr�lad�m kal�n duvarl� evlerin pencerelerini ....pencerenin �n�ndeki o �k�nt�da oturmak herzaman ho�uma gitmi�tir.�ocuklu�umdaki bi�ok ayrunt� gibi oda hayallerim aras�na girdi ...bir g�n evim olursa pencereleri b�yle olur b�y�k ihtimalle.
Hüzün , yalnızlık ve keder..Aydınlık dünyaya kapanan , karanlık bir pencere..Belki de terkedilmiş ve hayata küsmüş ,kendini karanlığa hapsetmiş genç bir kadın..
Hatıralar, mis gibi lavanta kokan çarşafların arasında saklanan temiz, güzel, değerli ama şimdi artık uzak tarih kokan hatıralar. Camdan dışarıyı seyrederken porselen takımlarında çay içen yaşlı bir teyze, belki gözlerinde iki damla yaş... Gösterdiğinden fazlasını anlatan bir resim! Banu
Pencerenin önünde oturuyorum. Radyom açık ve hafif hafif alaturka şarkılar odayı dolduruyor.Dışarıda bir sonbahar günü, yapraklar sararmış, bir kısmı arnavut kaldırımlarının kenarlarına yığılarak hoş bir görüntü oluşturuyor. Hava bulutlu ama çok koyu gri değil. Hatta çise halinde yağmur başladı. yağmur damlalarının ağaçların yapraklarından aşağı süzülüşü beni nedense çok mutlu ediyor hafif hafif serinlik vuruyor yüzüme. Çayım demlenmiş ve biraz sonra yandaki evden gelecek olan arkadaşımı bekliyorum. Belki onunla dantel yapıp, sırlarımızı paylaşıp gülüşeceğiz, belki etamin işleyip dertlerimizi paylaşacağız. belki gelecek günlerin hayalini kuracağız. Yoldan ise yağmurdan korunmak için açık renk pardüsesini giymiş, başörtüsünü bağlamış ve el ele tutuşarak hızlı hızlı kızını okula götüren annenin topuk sesleri geliyor ve yağmurun hafif hışırtıyı andıran seslerine karışırken gitgide azalıyor, uzaklaşıyor.....Az sonra elinde çanı ile yorgun omuzlar arasına asılmış sopanın ucunda iki adet tepsi taşıyan yoğurtçu hafif yokuşu tırmanacak ve bizim kapıda bir sağa bir sola bakınarak biraz nefeslenecek ve sonra...geçmişin buğulu ve daracık o sokaklarında bir anda bir hayale dönüşecek, tıpkı herşeyin bir hayale dönüştüğü gibi.................
Tijen çok uzun oldu ama resme bakınca beni aldı götürdü ve bir an bunları hissettim. Sevgilerimle....
Bu yorum Sanem'den, isimsiz olduğu için yayınla butonu çıkmadı yine: Eski bir yapı dedim önce. Nüfusu fazla sayıda olan bir aileyi barındırmış olan büyükce bir yapı olduğunu düşündüm sonra. Belki de bir konak... Buram buram ahşap malzeme kokuyor. Arkadaki konik külahlı yapılar ise, 12. yüzyıl Selçuklu türbelerini anımsattı. Sanat Tarihçiliğim mi depreşti ne?! :) Sevgiler... Sanem
İçim sıkıldı benim resme bakarken nedense? Hapiste olmayıpta tutsak geçen hayatlar düştü aklıma, penceredeki korkuluklardan dolayı olsa gerek.Ayrıca pencerenin ardında görülen minare olduğunu tahmin ettiğim şeylerde ölümü çağrıştırdı bana.Ölüp gitmiş özgürlüğe kavuşmuş ,tutsak bir insanın evine son bakışı sanki.Pek bir kasvetli ama bunları hissettim resme bakarken. Ginger
cok acilar cekilmis ama oyle beden acilari degil sanki, hani beklersin beklersinde hic kelimelere dokmeden aci cekersin.. iste oyle birsey olmus, kotu olmus yani, cani yanmis .. belki sevdigi adam baskasina varmisda bu bambaska birine kalmis gibi...
sahibi 60larında bakımlı yaşlı yılların tüm izlerini yüzünde taşıyan bi kadın.muhtenelen bisürü torunu var ama hepsi çok uzakta.eve yalnızlık ve yaşanmışlık hakim.camlar birsürü insanın bakışlarına tanık olmuş.önünde uzun bi sedir var ve üstünde sayısız okkalı kahveler içilmiş.mutlu güneşli bi gün.içeriye kuş sesleri girio açık oencerelerden.uzun ıslak bi avlusu var camdan bakıldığında görülebilen.ve büyük bi masa etrafı yeşiilklerle çevrili. sessizlik ve huzur hakim fazlasıyla.ama hemen önündede bu sessizliği günde 5 vakit bozan bi cami var gibi...
Sanki yaşadığımız zamanın dışında kalmayı başarabilmiş bir osmanlı mimarisi.Pencerelerdeki yükseklik ve diziliş evi ferah bir okadarda huzurlu dingin kılıyor.Bana geniş serin sofaları,ahşap gıcırdayan merdivenleri,duvarlarında nişleri olan dolapları,sadeliği ve bunun getirdiği ihtişamı düşündürdü.
29 yorum:
Gecmis zaman olur ki.... huzur... muhabbet... sevgi... TülayK
Ben huzunlendim ilk bakista. Nedenini soylemeyeyim ama huzun feci sardi beni, ciceklere ragmen.
huzur, yakınlık, güven...
Dışarıda hava çok sıcak. Ev serin, sakin, huzurlu. Beyaz üzerine kanaviçe işlemeli örtüleri olan, mis kokulu bu evde, kırlentlere dayanıp dışarı bakıyorum. Uzaktan gelen ezan sesi, sokakta oynayan çocukların seslerine karışıyor.
"Bu kadar tembellik yeter Hülya, kalk hadi akşam yemeğini hazırla. Beyin gelmesine az kaldı" diyorum...
Mekan Safranbolu veya civarı...Düzenli, titiz bir yaşlı teyze oturuyor o evde. Yalnız yaşıyor, çiçekleri çok seviyor ve pencereden dışarıyı seyretmeyi.En çok da ziyaretine gelenleri beklemeyi...Bana ilk bakışta bunları hissettirdi..
Sevgiler
soldaki pencerenin onune bir minder atip orda otursam, bir finca da cay olsa elimde, ne guzel olurdu.
Tijen'cigim, sayfalarinin yeni dizaynina ozellikle kitaplarini eklemene bayildim. Ellerine saglik...
İLK BAKIŞTA BİR KONYALI OLARAK ESKİ KONYA EVLERİNİ ANIMSATTI BANA TİJEN HANIM.SANKİ MEVLANA MÜZESİ'NDEKİ GÜL BAHÇESİNE DE MANZARASI VAR!!!
karanlık,biraz ışık olsa...
Eskiyi anımsattı. Bu pencereden bir genç kız yoldan geçen sevgilisine bakıp gülümsüyor. Genç delikanlı fesli, bıyıklı. Biraz kabadayı, gözü pek biri. Çok mu Türk filmi gibi oldu bilmem ama benim gözümde hemen bu tablo canlandı. :))
Tatlı bir huzur O'nunkisi, ne daha az nede daha fazla. Bu ev, bu pencere ve mis kokan çiçeklerdi O'nu buraya bağlayan. Şimdi yine bir öğleden sonra ve elinde şişleri, torbasında yünleri, torunlarına bir şeyler örmek için çoktan içeri girmiş bile. Perdeleri özenle yukarıdan bağlamış, saatine bakıyor. 1960'larda kalma o ince uzun radyoda bir kanal seçiyor ve radyo da radyo tiyatrosu var...
Tijen'ciğim ilk aklıma gelipte yazabildiğim bu kadar oldu, biliyorsun ben severim fotoğraflara küçük hikayeler yazmayı:)
kucak dolusu sevgiler:)
bu ev bana �ocuklu�umda k�sa bir d�nem ya�ad�m antep-islahiye deki evleri hatr�latt�.san�r�m ilk defa orda g�rd�m ve hayal meyal hatr�lad�m kal�n duvarl� evlerin pencerelerini ....pencerenin �n�ndeki o �k�nt�da oturmak herzaman ho�uma gitmi�tir.�ocuklu�umdaki bi�ok ayrunt� gibi oda hayallerim aras�na girdi ...bir g�n evim olursa pencereleri b�yle olur b�y�k ihtimalle.
kasvet...
ilk bakista anneannemin evini animsadim huzunlendim cunku artik o ev den eser yok sonra bir camii ye benzettim huzr doldu icime..
Hüzün , yalnızlık ve keder..Aydınlık dünyaya kapanan , karanlık bir pencere..Belki de terkedilmiş ve hayata küsmüş ,kendini karanlığa hapsetmiş genç bir kadın..
Ayyyyyyy hüzünlendim ben yaaaa
Yalnızlık, sessizlik, hasret ve lavanta kokusu...
Karbuz Kabuğundan Gemiler Yapmak filmini hatırlattı bana. Ne alaka bilemiyorum. Kütahya evleri, takunyalı ve şiveli konuşan kadınları anımsadım.
Hatıralar, mis gibi lavanta kokan çarşafların arasında saklanan temiz, güzel, değerli ama şimdi artık uzak tarih kokan hatıralar. Camdan dışarıyı seyrederken porselen takımlarında çay içen yaşlı bir teyze, belki gözlerinde iki damla yaş...
Gösterdiğinden fazlasını anlatan bir resim!
Banu
ayrıca mütevazilik, değerlere saygı, bayram, muhabbet...
Pencerenin önünde oturuyorum. Radyom açık ve hafif hafif alaturka şarkılar odayı dolduruyor.Dışarıda bir sonbahar günü, yapraklar sararmış, bir kısmı arnavut kaldırımlarının kenarlarına yığılarak hoş bir görüntü oluşturuyor. Hava bulutlu ama çok koyu gri değil. Hatta çise halinde yağmur başladı. yağmur damlalarının ağaçların yapraklarından aşağı süzülüşü beni nedense çok mutlu ediyor hafif hafif serinlik vuruyor yüzüme. Çayım demlenmiş ve biraz sonra yandaki evden gelecek olan arkadaşımı bekliyorum. Belki onunla dantel yapıp, sırlarımızı paylaşıp gülüşeceğiz, belki etamin işleyip dertlerimizi paylaşacağız. belki gelecek günlerin hayalini kuracağız. Yoldan ise yağmurdan korunmak için açık renk pardüsesini giymiş, başörtüsünü bağlamış ve el ele tutuşarak hızlı hızlı kızını okula götüren annenin topuk sesleri geliyor ve yağmurun hafif hışırtıyı andıran seslerine karışırken gitgide azalıyor, uzaklaşıyor.....Az sonra elinde çanı ile yorgun omuzlar arasına asılmış sopanın ucunda iki adet tepsi taşıyan yoğurtçu hafif yokuşu tırmanacak ve bizim kapıda bir sağa bir sola bakınarak biraz nefeslenecek ve sonra...geçmişin buğulu ve daracık o sokaklarında bir anda bir hayale dönüşecek, tıpkı herşeyin bir hayale dönüştüğü gibi.................
Tijen çok uzun oldu ama resme bakınca beni aldı götürdü ve bir an bunları hissettim. Sevgilerimle....
o bır ev :)
hani isimsiz yorum yayınlamıyordunuz !!!
o ev karaman turklerınden kalma.
dogrumudur???
benımkınıde yayınlamzsanız,buyuk
harflı yorumu sılebılırsınız.sıze
musade ettım...
Bu yorum Sanem'den, isimsiz olduğu için yayınla butonu çıkmadı yine:
Eski bir yapı dedim önce. Nüfusu fazla sayıda olan bir aileyi barındırmış olan büyükce bir yapı olduğunu düşündüm sonra. Belki de bir konak... Buram buram ahşap malzeme kokuyor. Arkadaki konik külahlı yapılar ise, 12. yüzyıl Selçuklu türbelerini anımsattı. Sanat Tarihçiliğim mi depreşti ne?! :)
Sevgiler...
Sanem
Bu yorum da Gamze Derya'dan. Onun için de yayınlama butonu çıkmamış:
bana burası erzurum gibi geldi cifte minareler arkası
İçim sıkıldı benim resme bakarken nedense? Hapiste olmayıpta tutsak geçen hayatlar düştü aklıma, penceredeki korkuluklardan dolayı olsa gerek.Ayrıca pencerenin ardında görülen minare olduğunu tahmin ettiğim şeylerde ölümü çağrıştırdı bana.Ölüp gitmiş özgürlüğe kavuşmuş ,tutsak bir insanın evine son bakışı sanki.Pek bir kasvetli ama bunları hissettim resme bakarken.
Ginger
cok acilar cekilmis ama oyle beden acilari degil sanki, hani beklersin beklersinde hic kelimelere dokmeden aci cekersin.. iste oyle birsey olmus, kotu olmus yani, cani yanmis .. belki sevdigi adam baskasina varmisda bu bambaska birine kalmis gibi...
sahibi 60larında bakımlı yaşlı yılların tüm izlerini yüzünde taşıyan bi kadın.muhtenelen bisürü torunu var ama hepsi çok uzakta.eve yalnızlık ve yaşanmışlık hakim.camlar birsürü insanın bakışlarına tanık olmuş.önünde uzun bi sedir var ve üstünde sayısız okkalı kahveler içilmiş.mutlu güneşli bi gün.içeriye kuş sesleri girio açık oencerelerden.uzun ıslak bi avlusu var camdan bakıldığında görülebilen.ve büyük bi masa etrafı yeşiilklerle çevrili.
sessizlik ve huzur hakim fazlasıyla.ama hemen önündede bu sessizliği günde 5 vakit bozan bi cami var gibi...
İÇERİDE SERİN BİR YATAKDA UYUYACAĞIM SABAH KALKTIĞIMDA TAZE ÇAY KOKUSU ALACAĞIM EVİM GİBİ GELDİ
Sanki yaşadığımız zamanın dışında kalmayı başarabilmiş bir osmanlı mimarisi.Pencerelerdeki yükseklik ve diziliş evi ferah bir okadarda huzurlu dingin kılıyor.Bana geniş serin sofaları,ahşap gıcırdayan merdivenleri,duvarlarında nişleri olan dolapları,sadeliği ve bunun getirdiği ihtişamı düşündürdü.
Kullanilmayan bir ev burasi kesinlikle, degil mi?
Yorum Gönder