30 Aralık 2010

Gıdanın yoksulluğu

Bugün Buğday Bülten'de bir yazı okudum. İngiltere'de yeni çıkan bir kitabın özeti bu yazı. Yazarı Graham Harvey, "Gerçek Gıda İstiyoruz" (We Want Real Food) adlı kitabında "disleksiya"dan kalp rahatsızlıklarına birçok hastalığa yakalanma nedenimizin aldığımız gıdaların yoksulluğuyla ilişkili olduğunu söylüyor. Yazara göre 1940lı yıllarda bir tek domatesten aldığımız bakırı 1990larda ancak 10 domates yiyerek alabiliyoruz. İngiltere'de yapılan bir araştırmaya göre 1940-1990 arasındaki elli yılda sebzeler içerdikleri magnezyumun %24'ünü, kalsiyumun %46'sını, demirin %27'sini ve bakırın %76'sını kaybetti.
Yazının devamı için:
http://bugday.org/article.php?ID=4297

14 yorum:

Eya dedi ki...

Bana bu tür bilgiler cok ama cok ürkütücü geliyor sevgili Tijencigim. Nereye dogru ilerliyoruz...hele cocuklar... nasil bir gelecege doguyorlar... gittikce tatsizlasan,sanallasan bir dünya...SEVGI ne kadar yer alabilecek bunlarin icinde...
SEVGIMIZ hic eksik olmasin....önümüzdeki yil da dolup tassin heryerden...mutlu bir yil dilyiorum?

zehra

Esma dedi ki...

Paylaşımınız için teşekkürler..
Esma

caferengigül dedi ki...

Modernleşme sürecinde insanoğlu doğasını ve besinlerini kaybetti maalesef. Üretim aşamasında da tüketim aşamasında da bilinçsizlik hat safhada.Çabuk olsun,çok olsun düşüncesiyle hareket edildiği sürece de doğru olana ulaşmak zor görünüyor.

sihirlirloklava dedi ki...

Tijencim;göz göre göre kendi geleceğimizi yok ediyor olmak çok acı...Kurtuluş umudu var mıdır bilemiyorum...seevgiler..

kalpkurabiye dedi ki...

Tijen Hanım;
ben istanbul doğumluyum 19 yaşıma kadar da orada yaşadım sonra 2006 da kastamonuya yani memleketimize köyümüze yerleşince kendi bahçemizi gerçek hayvan gübreleri kullanarak yaptık ve elimizden geldiğince bu devamlılığı sağlamaktayız..
demem o ki, marketlerde pazarlarda satılan sebzeler çok tatsız gelmekte..
geçen gün trt de de anlattınız ya organik pazarlar onlar bile pek güvenilir değil diye düşünüyorum ama yapılabilecek fazla birşey yok.. diğerlerine nazaran güvenli..
çok korkunç bir geleceğe gidiyoruz diye düşünüyorum dilerim ki ülkemiz kendi tohumunu üretip kendi tarımını çok daha sağlıklı şekilde yapar..

Tijen dedi ki...

Sevgili Deniz,
Çok haklısın, artık güvenmek gitgide zorlaşıyor. En iyisi insanın kendi yetiştirdiği, hazırladığı şeyleri yemesi. Keşke hepimiz bu şekilde yaşayabilsek ya da güvenebileceğimiz üreticiler olsa çevremizde.

Tijen dedi ki...

Zehra'cığım,
Sevgiler daim olsun dediğin gibi. Sağol güzel arkadaşım!
*
Sevgili Esma hanım,
Gelip okuduğunuz için ben teşekkür ederim.
*
Cafe Rengigül,
Ne güzel demişsiniz!
*
Sihirli oklava,
Kurtuluş kendi yiyeceğimizi kendi ürettiğimiz bir modelde herhalde ama bu da zor biliyorum. Ben geçen hafta balkondaki bir saksıya arpacık soğanlar daldırdım. Onların büyümesi bile bana umut veriyor inan ki.

bir dilim bir tutam dedi ki...

Tijen'cim sevdiklerinle birlikte sana güzel, mutlu, huzurlu ama en mühimi ise saglikli bir yil diliyorum.Berlinden sevgiler

Hülya dedi ki...

Nerelere kadar gidecek bu korkutucu tablo..
Felaket filmleri vardır ya..dünyanın sonunun geldiği...bunları düşündüğümde işte o filmlerdeki gibi karabasanlar basıyor beni..

Bir de susuzluk korkutuyor aynı şekilde...

Umut dolu güzel senelere Sevgili Tijen..

kalpkurabiye dedi ki...

mutlu yıllar diliyorum içinde aşk, sevgi, heyecan, mutluluk, sabır, bereket, sağlık ve huzur taşıyan..:)
Deniz GÜNEŞ.

Yaşamın kıyısında dedi ki...

Tijen'cim,
Yeni yıl sana ve sevdiklerine sağlık ve mutluluk getirmesini dilerim. Sevgilerimle...

nalan dedi ki...

Tijen hanım, bu tür araştırmalar vitamin hapı satan şirketlerin yaptırdıklarını iddia ettikleri,halkı vitamin ve destek hapı almak üzere programlamak üzere yapılmış haberlerdir. bizler hamburgerin içindeki salata yapragını sebze olarak algılayan bir millet degiliz. sebze agırlıklı bir mutfagımız var. bu saglıklı yaşam tüccarları bu tarz haberlerde basınla ortak olarak çalışıp milyarlarca dolar kazanıyor. size BEN GOLDACRE'nin ''saglıklı yaşam yalanları'' adlı kitabını okumanızı öneririm.

Tijen dedi ki...

Nalan hanım,
Uyarınız için çok teşekkürler. Söyledikleriniz akla yatkın, doğruluğuna şüphe yok ancak ben bu araştırma sonucunun da mantıklı olduğunu düşünüyorum. Oynanmış tohumlar, kirlenmiş toprak, hava, su... Elbette yediklerimizi etkileyecek bütün bu gelişmeler. Ancak bu bilgi beni vitamin/mineral hapı almaya itmedi doğrusu. Ben zaten bedenimizin herhangi bir şeyin eksik olması durumunda bizi uyardığına inanırım ve kulak kabartırım isteklerine. Bu aralar beslenme şeklimden mutlu olmalı ki özel bir istekle gelmiyor...

Elif dedi ki...

Ben bu post'u otomatik olarak kendi blogumda paylaştım. Bilginize...