
30 Eylül 2009
Sabahın büyüsü

28 Eylül 2009
Bir varmış bir yokmuş

26 Eylül 2009
Bir Provence lezzeti

25 Eylül 2009
Uzak tatlara devam
Nesin Vakfı'nın Çatalca bina ve bahçesinin İstanbul ve Marmara'da yaşanan selden büyük zarar gördüğünü ve bu selden sonra dostlarından yardım istediğini çoğunuz duymuşsunuzdur. Bu hafta pazar günü (27 Eylül 2009) 12-19 saatleri arasında, Karaköy'deki tarihi Sümerbank binasında gelirinin tümü vakfa verilmek üzere bir yardım günü düzenlenmiş. Pek çok tasarımcının ürününün satılacağı etkinlikle ilgili bilgi için şurayı tıklayabilirsiniz.
*
Bugün de tatlılarla devam etmek istedim. Nasılsa uzak bana, nasılsa yiyemem diyerekten. Tabii sizin de iştahınızı açıyor olabilirim. Öyle ise affedin beni. Bir tatlı incir yiyin, bir dilim mis kokulu kavun veya bir kaç fındıkla bir ufak avuç kuru üzüm. Hoş tazesi varken kurusuna ne gerek var değil mi? Sarısı, yeşili, kırmızısı, karası, alacasıyla üzümler hevenk hevenk. Şu İtalyan işi sfingi'yi bir güzel salkım üzüme kim tercih eder ki? Öyle de gönül bu, gördü mü istiyor. Sfingi, diğer adıyla zeppole, bir İtalyan tatlısı ancak İtalyan icadı değil. En azından hamuru değil. Hani şu ekler, profiterol gibi tatlılarda kullanılan şu hamurundan başka bir şey değil kullanılan. Roma'da buna "Bignè di S. Giuseppe" deniyormuş. İtalyan mutfağında sıkça karşımıza çıkmakla birlikte Malta'da da bulunuyormuş. Aslına bakarsanız bu ad iki farklı şekilde yapılan tatlıya veriliyor. "La Festa di San Giuseppe", yani Mart ayında kutlanan Aziz Joseph gününde Roma, Napoli ve Sicilya sokaklarında satılan "zeppoli" "donat" benzeri bir tatlı. Yani yağda kızarmış, mayalı bir hamur. İçinde krema, marmelat veya "cannoli" yapımında kullanılan, "ricotta" peynirli harç olabiliyormuş. Neyse ki benim karşıma çıkan fotoğraftakindendi, yani şu hamuruyla yapılmış, bir bulut yığını kadar hafif ve delişmen olanı. Bir soğuk New York gününde, uzun bir yürüyüşten sonra, bir dostla, bir İtalyan pastanesinde, kahve eşliğinde paylaşılmıştı. Şimdi nereden çıkageldi hafif bunalımlı bir Eylül günü diyecek olursanız, "hiiiç, arşive bakıyordum bugün ne yazayım diye, baktım bu fotoğraf pek işveli, hadi onu anlatayım dedim," diyeceğim. Belki de "bugün canım sıkılıyordu, kendime eğlencelik bir şey ararken buldum," da diyebilirim. Hatta konuyu bambaşka, tamamen ilgisiz bir meseleye de bağlayabilirdim ama işi bu kadar ileriye götürmeye gerek olmadığını -neyse ki geç olmadan- anladım.
*

24 Eylül 2009
Kayıp masallar

22 Eylül 2009
En güzel gezi anıları

17 Eylül 2009
Dünyanın en iyi 50 yiyeceği/Patlıcan

16 Eylül 2009
Eylül'de ne yemeli?

14 Eylül 2009
Kış hazırlıkları listesi
Önceki yazıda sağlıklı, ucuz ve lezzetli yemekleri listeleyelim demiştim. Sağolun, sitelerinizde yer verdiğiniz güzel tariflerinizi paylaştınız. Dilerim okuyan arkadaşlarımıza faydası olur bu tariflerin. Bu üç kısastan birinin eksik olduğunu düşündüğüm tariflere not düşmüştüm. Şimdi de diyorum ki yaptığımız kış hazırlıklarını listeleyelim, vakit geç olmadan işe girişecek olan dostlarımız varsa bu listeden yararlansınlar. Yani listede yer almasını istediğiniz tarifler varsa linkini yazın, ben de burada yer vereyim, ne dersiniz? Ben listeyi kendi yaptıklarım ve bir kaç arkadaşımızın sitelerinde gördüklerimle başlatıyorum:
Tarhana (dizi halinde, gün gün yazmıştım hatırlarsanız):
http://mutfaktazen.blogspot.com/2009/08/tarhana-yapm-1-gun.html
Domates kurutma:
http://mutfaktazen.blogspot.com/2009/08/domatesin-krmzs.html
Tuba'dan patlıcan, biber, domates ve kekik kurutma yazısı:
http://tubaninpenceresinden.blogspot.com/2007/06/evde-patlican-domates-biber-ve-kekik.html
Üzüm kurutma:
http://mutfaktazen.blogspot.com/2009/08/uzum-kurutma-surec.html
Üzüm kurutmanın bir sürü yolu var. Bu da Betül'ün yöntemi:
http://yemekkutusu.blogspot.com/2009/08/ilk-kez-yaptklarmdan-devam.html
İncir kurutma:
http://mutfaktazen.blogspot.com/2009/09/incir-kurutma.html
Mine'den elma, muz ve nektarin kurutma:
http://www.teatime-blog.com/turkce/2007/09/09/meyve-kurusu/
Yine Mine'den ev yapımı sebze bulyon (bu tarife bayıldım):
http://www.teatime-blog.com/turkce/2009/02/18/sebze-tozu-ev-yapimi-bulyon/
Fethiye'den biber salçası:
http://www.yogurtland.com/turkce/2006/09/27/biber-salcasi/
Betül'den hem salça, hem de suyuna yapılan tarhana:
http://yemekkutusu.blogspot.com/2009/08/ilk-kez-yaptklarmdan.html
Narince'den erişte:
http://narince-narince.blogspot.com/2009/09/ksa-dogru.html
NuNu'dan envai çeşit reçeller (burada böğürtlen reçelinin adresi var, devamı için Bir Dut Masalı'nın arşivini tarayabilirsiniz):
http://birdutmasali.blogspot.com/2009/07/bogurtlen-receli.html
Anne ve bebisi sitesinde de domates reçeli tarifi varmış:
http://annevebebisi.blogspot.com/2009/09/domates-receli.html
Rumma'dan incir reçeli:
http://www.rumma.org/yemekler/tatlilar/incir-receli.html
Müjde'den Aydın yöresine has "gömme turşu":
http://mujdenindenemeleri.blogspot.com/2009/08/patlcan-biber-tursusu-gomme-tursu.html
Leziz'den "çiçek turşusu":
http://leziz.blogcu.com/ye-28-geleneksel-kis-hazirliklari-cicek-tursusu_4597203.html
Ve tabii 2007 yılında Mahsun Prenses'in evsahipliğini yaptığı "Kış Hazırlıkları" etkinliğine gönderilen tarifleri tarayabilirsiniz:
http://mahzunprenses.blogspot.com/search/label/%23YE%23%20Etkinlikleri
Tarhana (dizi halinde, gün gün yazmıştım hatırlarsanız):
http://mutfaktazen.blogspot.com/2009/08/tarhana-yapm-1-gun.html
Domates kurutma:
http://mutfaktazen.blogspot.com/2009/08/domatesin-krmzs.html
Tuba'dan patlıcan, biber, domates ve kekik kurutma yazısı:
http://tubaninpenceresinden.blogspot.com/2007/06/evde-patlican-domates-biber-ve-kekik.html
Üzüm kurutma:
http://mutfaktazen.blogspot.com/2009/08/uzum-kurutma-surec.html
Üzüm kurutmanın bir sürü yolu var. Bu da Betül'ün yöntemi:
http://yemekkutusu.blogspot.com/2009/08/ilk-kez-yaptklarmdan-devam.html
İncir kurutma:
http://mutfaktazen.blogspot.com/2009/09/incir-kurutma.html
Mine'den elma, muz ve nektarin kurutma:
http://www.teatime-blog.com/turkce/2007/09/09/meyve-kurusu/
Yine Mine'den ev yapımı sebze bulyon (bu tarife bayıldım):
http://www.teatime-blog.com/turkce/2009/02/18/sebze-tozu-ev-yapimi-bulyon/
Fethiye'den biber salçası:
http://www.yogurtland.com/turkce/2006/09/27/biber-salcasi/
Betül'den hem salça, hem de suyuna yapılan tarhana:
http://yemekkutusu.blogspot.com/2009/08/ilk-kez-yaptklarmdan.html
Narince'den erişte:
http://narince-narince.blogspot.com/2009/09/ksa-dogru.html
NuNu'dan envai çeşit reçeller (burada böğürtlen reçelinin adresi var, devamı için Bir Dut Masalı'nın arşivini tarayabilirsiniz):
http://birdutmasali.blogspot.com/2009/07/bogurtlen-receli.html
Anne ve bebisi sitesinde de domates reçeli tarifi varmış:
http://annevebebisi.blogspot.com/2009/09/domates-receli.html
Rumma'dan incir reçeli:
http://www.rumma.org/yemekler/tatlilar/incir-receli.html
Müjde'den Aydın yöresine has "gömme turşu":
http://mujdenindenemeleri.blogspot.com/2009/08/patlcan-biber-tursusu-gomme-tursu.html
Leziz'den "çiçek turşusu":
http://leziz.blogcu.com/ye-28-geleneksel-kis-hazirliklari-cicek-tursusu_4597203.html
Ve tabii 2007 yılında Mahsun Prenses'in evsahipliğini yaptığı "Kış Hazırlıkları" etkinliğine gönderilen tarifleri tarayabilirsiniz:
http://mahzunprenses.blogspot.com/search/label/%23YE%23%20Etkinlikleri
11 Eylül 2009
Ucuz, Sağlıklı, Lezzetli (Sizden gelen önerilerle)
Bugün bir gruptan gelen linke tıklayıp şu siteyle tanıştım:
http://cheaphealthygood.blogspot.com/
Sitenin sağ üst köşesinde bu ay New York pazarlarında hangi sebze ve meyvelerin olduğu yazılı: Elma, "blueberry" (likapa veya maviyemiş Türkiye'de ne yazık ki yaban mersini diye çevriliyor ki aynı ad 3 ayrı meyveye verilmiş durumda. Zavallı gerçek yaban mersini -murt- bu işten pek mutlu olmasa gerek), brokoli, havuç, karnabahar, kereviz, mısır, salatalık, patlıcan, üzüm, yeşil yapraklı bitkiler, pırasa, kavun, nektarin, bamya, armut, biber, erik, patates, balkabağı, turp, ahududu, taze fasulye, kabak, domates...
Listenin büyük çoğunluğu bizim pazardaki durumla örtüşüyorsa da ne bileyim, bizim pazarlar çok daha renkliymiş gibi geliyor. Evet, ıspanaklar, kerevizler, brokoliler de boy göstermeye başladı da yazlıklar sonsuz bereket sunmakta. Ben taze cevizle bademi, kızılcığı, börülceyi, şeftaliyi, inciri ekliyorum ilk etapta. Neyse, konuyu dağıtmayayım. Söyleyeceğim şey, sitenin başlığını görünce aklıma sormak geldi. Sizin ucuz, sağlıklı, lezzetli tarifleriniz neler? Bloglarınızdan bir tarif linki verebilirsiniz mesela. Ne dersiniz? Ben pişirmeden yaptığım kabak salatasını bu listeye koydum bile. Kabak ucuz mu ucuz. Çiğ yendiği için pişirme maliyeti yok. Limonla sarımsağı da ucuzlar listesine kattık mı geriye kalıyor zeytinyağı. En sızma, en halis olanından aldığım zeytinyağının kilosu 8 tl idi. Eh kullandığım iki -maksimum- kaşık yağın maliyeti ne olacak?
*
Gelen tariflere bu yazıda yer vereceğim. Nasıl olsa hepimize yarayacak tarifler bunlar. Sizin de tarif ve yorumlarınızı beklerim. Hepimizin sağlık kavramı farklı işleyebiliyor. Birimizin sağlıklı bulduğu bir yemek bir diğerimiz için sağlıklı olmayabilir. Bu yüzden görmediğimiz noktaları birbirimize göstermek anlamında da kıymetli olacağını düşünüyorum bu listenin:
İlk bağlantı adresi sevgili Gönül'den geldi. Gönül diyor ki:
"Ben de okuyunca hangisinin linkini versem diye düşündüm ve semizotununkini vermeye karar verdim... Yapılışı çok kolay, yemesi çok zevkli, oldukça vitaminli bir sebzemiz semizotu."
http://eyvahyemekyandiocakbatti.blogspot.com/2008/04/semizotu-salatasi.html
Papatya Prenses kırmızı biberli mantar tarifini uygun görmüş bu kategoriye:
http://papatya.kizkulesi.net/2008/11/kirmizi-biberli-mantar.html
Bu pancarlı nefis atıştırmalıklar (Beste "başlangıçlar" demiş) çok hoş görünüyor. Teşekkürler Beste:
http://bestebonnard.blogspot.com/2008/07/pancarl-aperetifler.html
Pelin'in tarifi bulgur salatası (tabuleh). Tam bu sıfata uyuyor bence:
http://pelincelezzetler.blogspot.com/2009/04/tabbouleh-bulgur-salatas.html
Narince'den "bıdı". Yöresel bir yemek. Gerçi hepimiz farklı adlarla biliyoruz bunu. Yöreye göre yapılış tarzı değişebiliyor, şekli de. Ancak bulgurlu bir güzel yemek bu da:
http://narince-narince.blogspot.com/2009/05/bd.html
Pembe Çikolata'dan mevsime uygun bir salata tarifi:
http://pembecikolata.blogspot.com/2009/05/kozlenmis-krmz-biber-salatas.html
Pelin "tariflere bakarken kerevizi özlediğimi anladım" diyor. Bu sayfada yer alacak tarifi ararken kerevizi anmış. Biz de kereviz sohbeti yaptık. Betül ise kış güzeli kerevizin sezonunu açmış bile. Bir de rengarenk salata yanına:
http://yemekkutusu.blogspot.com/2007/11/salata.html
Gaye sitesindeki "otlu cevizli erişte"yi uygun görmüş. Lezzetli ve ucuz denebilir evet ama makarnanın kalorisi oldukça yüksek. Özellikle diyette iseniz veya kilonuza dikkat ediyorsanız az miktarda yemekte fayda var. Ben son zamanlarda tartıp 50 gram makarna koyar oldum tencereye (yanında bol sebzeyle):
http://mutfaktapenguen.blogspot.com/2008/10/otlu-evizli-erite.html
Rumma domates çorbası önermiş. Mis gibi köy domatesleriyle pişirildiyse elbette lezzetlidir. Ucuz olduğuna şüphe yok. Sağlık konusunda biraz çekimser kaldım ama kararsızım da:
http://www.rumma.org/yemekler/corbalar/domates-corbasi.html
Eh bu iki tarifi koyduktan sonra Kitchen Sweet Kitchen'ın "Un, patates, biraz da tereyağı. Hafif değil ama kesinlikle doyurucu. Maliyeti kişi başı 1 lirayı geçmez. Önceden piknik hazırlığı yapmadan köye gitmişsek 'hingel' yiyeceğiz demektir," diyerek gönderdiği (bence de çok lezzetli) hingel/hınkal tarifini koymamak olmaz:
http://kitchensweetkitchen.blogspot.com/2008/11/hingel-ya-da-hinkalsivas.html
Nur mantarlı tarifler vermiş. Benim buna itirazım iki açıdan. Birincisi hala mikrodalga fırınlara güveniyor değilim. Bugüne kadar evime hiç sokmadım, sokmak niyetinde de değilim. Doğal pişirme sürecini etkileyen bir sistem olduğu için güvensizliğim. Bir de eski yazılarımdan birinde yıllarca mantar üretici bir firmada çalışan bir arkadaşımız mantar üretiminde çok ciddi miktarda tarım ilacı ve antibiyotik kullandığını, çünkü mantarların hastalık kapmaya çok yatkın olduğunu söylemişti. Bunu duyduğumdan beri kültür mantar satın almıyorum:
http://nurunguncesi.blogspot.com/2009/04/mikrodalgada-mantar-yemegi.html
Neşe bir yöresel tarifini yollamış: Patlıcan söğürmesi. "Bugünlerde bizim pazarlarda patlıcanın 3 kilosu 1 lira," diyor, "bu paraya pide bile alınmaz!"
http://elifsultan1.blogspot.com/search/label/D%C4%B0YET%20YEMEKLER%C4%B0
Şükran "yoğrularak" yapılan bir kısır tarifine yer vermiş sitesinde:
http://lezzettabagi.blogspot.com/2009/01/cig-kofte-gibi-yogrulan-ksr.html
Aysel ise Brüksel lahanalı bir salata önermiş:
http://sicakpaylasimlar.blogspot.com/2009/03/bruksel-lahanasi-salatasi.html
http://cheaphealthygood.blogspot.com/
Sitenin sağ üst köşesinde bu ay New York pazarlarında hangi sebze ve meyvelerin olduğu yazılı: Elma, "blueberry" (likapa veya maviyemiş Türkiye'de ne yazık ki yaban mersini diye çevriliyor ki aynı ad 3 ayrı meyveye verilmiş durumda. Zavallı gerçek yaban mersini -murt- bu işten pek mutlu olmasa gerek), brokoli, havuç, karnabahar, kereviz, mısır, salatalık, patlıcan, üzüm, yeşil yapraklı bitkiler, pırasa, kavun, nektarin, bamya, armut, biber, erik, patates, balkabağı, turp, ahududu, taze fasulye, kabak, domates...
Listenin büyük çoğunluğu bizim pazardaki durumla örtüşüyorsa da ne bileyim, bizim pazarlar çok daha renkliymiş gibi geliyor. Evet, ıspanaklar, kerevizler, brokoliler de boy göstermeye başladı da yazlıklar sonsuz bereket sunmakta. Ben taze cevizle bademi, kızılcığı, börülceyi, şeftaliyi, inciri ekliyorum ilk etapta. Neyse, konuyu dağıtmayayım. Söyleyeceğim şey, sitenin başlığını görünce aklıma sormak geldi. Sizin ucuz, sağlıklı, lezzetli tarifleriniz neler? Bloglarınızdan bir tarif linki verebilirsiniz mesela. Ne dersiniz? Ben pişirmeden yaptığım kabak salatasını bu listeye koydum bile. Kabak ucuz mu ucuz. Çiğ yendiği için pişirme maliyeti yok. Limonla sarımsağı da ucuzlar listesine kattık mı geriye kalıyor zeytinyağı. En sızma, en halis olanından aldığım zeytinyağının kilosu 8 tl idi. Eh kullandığım iki -maksimum- kaşık yağın maliyeti ne olacak?
*
Gelen tariflere bu yazıda yer vereceğim. Nasıl olsa hepimize yarayacak tarifler bunlar. Sizin de tarif ve yorumlarınızı beklerim. Hepimizin sağlık kavramı farklı işleyebiliyor. Birimizin sağlıklı bulduğu bir yemek bir diğerimiz için sağlıklı olmayabilir. Bu yüzden görmediğimiz noktaları birbirimize göstermek anlamında da kıymetli olacağını düşünüyorum bu listenin:
İlk bağlantı adresi sevgili Gönül'den geldi. Gönül diyor ki:
"Ben de okuyunca hangisinin linkini versem diye düşündüm ve semizotununkini vermeye karar verdim... Yapılışı çok kolay, yemesi çok zevkli, oldukça vitaminli bir sebzemiz semizotu."
http://eyvahyemekyandiocakbatti.blogspot.com/2008/04/semizotu-salatasi.html
Papatya Prenses kırmızı biberli mantar tarifini uygun görmüş bu kategoriye:
http://papatya.kizkulesi.net/2008/11/kirmizi-biberli-mantar.html
Bu pancarlı nefis atıştırmalıklar (Beste "başlangıçlar" demiş) çok hoş görünüyor. Teşekkürler Beste:
http://bestebonnard.blogspot.com/2008/07/pancarl-aperetifler.html
Pelin'in tarifi bulgur salatası (tabuleh). Tam bu sıfata uyuyor bence:
http://pelincelezzetler.blogspot.com/2009/04/tabbouleh-bulgur-salatas.html
Narince'den "bıdı". Yöresel bir yemek. Gerçi hepimiz farklı adlarla biliyoruz bunu. Yöreye göre yapılış tarzı değişebiliyor, şekli de. Ancak bulgurlu bir güzel yemek bu da:
http://narince-narince.blogspot.com/2009/05/bd.html
Pembe Çikolata'dan mevsime uygun bir salata tarifi:
http://pembecikolata.blogspot.com/2009/05/kozlenmis-krmz-biber-salatas.html
Pelin "tariflere bakarken kerevizi özlediğimi anladım" diyor. Bu sayfada yer alacak tarifi ararken kerevizi anmış. Biz de kereviz sohbeti yaptık. Betül ise kış güzeli kerevizin sezonunu açmış bile. Bir de rengarenk salata yanına:
http://yemekkutusu.blogspot.com/2007/11/salata.html
Gaye sitesindeki "otlu cevizli erişte"yi uygun görmüş. Lezzetli ve ucuz denebilir evet ama makarnanın kalorisi oldukça yüksek. Özellikle diyette iseniz veya kilonuza dikkat ediyorsanız az miktarda yemekte fayda var. Ben son zamanlarda tartıp 50 gram makarna koyar oldum tencereye (yanında bol sebzeyle):
http://mutfaktapenguen.blogspot.com/2008/10/otlu-evizli-erite.html
Rumma domates çorbası önermiş. Mis gibi köy domatesleriyle pişirildiyse elbette lezzetlidir. Ucuz olduğuna şüphe yok. Sağlık konusunda biraz çekimser kaldım ama kararsızım da:
http://www.rumma.org/yemekler/corbalar/domates-corbasi.html
Eh bu iki tarifi koyduktan sonra Kitchen Sweet Kitchen'ın "Un, patates, biraz da tereyağı. Hafif değil ama kesinlikle doyurucu. Maliyeti kişi başı 1 lirayı geçmez. Önceden piknik hazırlığı yapmadan köye gitmişsek 'hingel' yiyeceğiz demektir," diyerek gönderdiği (bence de çok lezzetli) hingel/hınkal tarifini koymamak olmaz:
http://kitchensweetkitchen.blogspot.com/2008/11/hingel-ya-da-hinkalsivas.html
Nur mantarlı tarifler vermiş. Benim buna itirazım iki açıdan. Birincisi hala mikrodalga fırınlara güveniyor değilim. Bugüne kadar evime hiç sokmadım, sokmak niyetinde de değilim. Doğal pişirme sürecini etkileyen bir sistem olduğu için güvensizliğim. Bir de eski yazılarımdan birinde yıllarca mantar üretici bir firmada çalışan bir arkadaşımız mantar üretiminde çok ciddi miktarda tarım ilacı ve antibiyotik kullandığını, çünkü mantarların hastalık kapmaya çok yatkın olduğunu söylemişti. Bunu duyduğumdan beri kültür mantar satın almıyorum:
http://nurunguncesi.blogspot.com/2009/04/mikrodalgada-mantar-yemegi.html
Neşe bir yöresel tarifini yollamış: Patlıcan söğürmesi. "Bugünlerde bizim pazarlarda patlıcanın 3 kilosu 1 lira," diyor, "bu paraya pide bile alınmaz!"
http://elifsultan1.blogspot.com/search/label/D%C4%B0YET%20YEMEKLER%C4%B0
Şükran "yoğrularak" yapılan bir kısır tarifine yer vermiş sitesinde:
http://lezzettabagi.blogspot.com/2009/01/cig-kofte-gibi-yogrulan-ksr.html
Aysel ise Brüksel lahanalı bir salata önermiş:
http://sicakpaylasimlar.blogspot.com/2009/03/bruksel-lahanasi-salatasi.html
10 Eylül 2009
Helva ne içindir?

65 gram tereyağı, dilimlenmiş dörtte üç bardak badem ve 1.5 su bardağı irmiği sürekli karıştırarak kavurun demişim, Turunç Kokulu Düşler'de (yine turunç kokularının zamanı gelecek yakında. Ümit hep var çünkü. Yaşanan güzelliklere özlem de yerinde duruyor. O helvayı kavurduğum gün, bu fotoğrafı çekişim, Antalya günlüğüne yazışım, kitabın yayımlanıp elime gelmesi, sizlerle buluşması...) Ayrı bir yerde de iki su bardağı sütü kaynatın, ateşten aldıktan sonra içine yarım su bardağı bal ve bir portakal kabuğunun rendesini katın demişim. Belki bitter çikolatayı önceden ufak ufak doğramak lazım, hazır olsun (80 gr). İrmiğin rengi döndüğünde sütü ekleyip karıştıracak ve bilirsiniz işte, herkes yapar helva, kapağı kapatılıp kısık ateşte suyu çektirilecek. Ateşten alınıp beş dakika dinlendirildikten sonra çikolataları eklenecek, karıştırılıp servis edilecek. İster sıcakken, ister serinleyince. Acıyı bal eyleyecek mi? Zor ama...
09 Eylül 2009
Her sabah bir avuç maydanoz

07 Eylül 2009
Pazarın bereketi

05 Eylül 2009
Doğal Kozmetik Atölyesi
Zeytinburnu Tıbbi Bitkiler Bahçesi'nde 9 Eylül'de Doğal Kozmetik Atölyesi varmış. Orada olmayı, katılmayı isterdim doğrusu. Ayrıntılı bilgiler aşağıdaki bağlantı adresinde (duyuru için teşekkürler Yeşim):
http://www.ztbb.org/kozmetik.aspx
http://www.ztbb.org/kozmetik.aspx
04 Eylül 2009
İncir kurutma

02 Eylül 2009
Mavilikler

*
Boşuna çok gezen bilir dememişler. Yanıt gezgin doktorumuzdan geldi. Evet, Brezilya. Nereden bildi acaba? Belki de dünyanın en meşhur plajlarının bulunduğu kent burası. Rio de Janeiro. Adı "Ocak Nehri" anlamındaymış, Portekizcede. Bu bilgiyi daha önce okudum mu? Bilmem. Unutmuşum. Meşhur Rio Karnavalı'nın yuvası, dünyaca ünlü futbolcuların yetiştiği, her biri birbirinden güzel kadınların, adamların (gerçekten çok güzel Brezilyalılar, hele o gülüşleri) güneşlendiği, yüzdüğü, dansettiği, karnını doyurduğu, spor yaptığı, aşkı yaşadığı plajlarla çevrili Rio. Bu fotoğrafı kente vardığım gün çekmiştim. Guanabara Plajı olmalı. Taciana beni ofisinin olduğu yere götürmüştü. Bir kaç saatlik işi vardı, sonra arabayı bıraktığımız yerde buluşup eve dönecektik. O ilk günümde arabanın yerini bulabilmek için defterime tüm sokak ve cadde adlarını not etmiştim. Plaj neredeyse boştu. Aylardan Haziran. Bir kış ayı. Bir hindistan cevizi suyu (aqua de coco) satıcısının tek tük masasından birine oturmuştum. Nasıl sipariş verdiysem artık. Geçmiş gün, onu da unutmuşum. Altını düzletmiş, üstten üç bıçak darbesiyle üçgen bir delik açmış, pipetle vermişti. Kaç para vermiştim ki? Bir lira kadar olmalı. Ayaklarımı uzatmış, günlüğümü çıkarıp bir şeyler çiziktirmiştim. Sonra biraz yürümüş, kentin havasını solumuş, dönmeden evvel Taciana ve çocuklar için bir pastaneden muhteşem pastacıklar almıştım. Brezilyalılar bu işi biliyor gerçekten.
01 Eylül 2009
Bir rüya

Kaydol:
Kayıtlar (Atom)