Sonbahar gelince diyordum. Geri dönülür. Neye? Garip bir soru. Yanıtı da kolay değil. Bir yanım "içe" diyor ama ben zaten içerdeyim, bunca zamanlık sessizliğimden belli değil mi? Neyse biz derinlere inmeyelim, ortalığı karıştırmayalım. Şimdi sabah sabah, pazardan yeni dönmüşken oturup yazmak, ev pazardan gelenlerle dağınık haldeyken, sabah 6:30'da uyandım diye kafam bulanıkken, çayım yanı başımda beni bekliyorken, Cennet ablamdan zor zahmet aldığım (sahibi var ayırdım dedi durdu sabah sabah ya kıyamadı bana) süt ocakta kaynıyor, taze yer fıstıkları tuzlanıp haşlanmak, geçen çarşamba aldığım bamyalar ayıklanmak üzere suda bekliyorken, armutlar, avokadolar, erikler ve yeşilden sarıya yenice dönmüş halleriyle limonlar masadaki kâseye, mevsimin son incirleri ve simsiyah tatlı üzümler buzdolabındaki kâseye kurulmuşken, kırmızı etli biberler közlenmek, tavşan yüreği zeytinler çizilmek, yaz domatesleri doğranıp dondurulmak üzere sessizce sıralarını beklerken ne yazabilirim ki ben? Daha da ötesi ne yapabilirim? Bir yanım diyor ki boş ver her şeyi, çık dışarı, dağları seyretmek için parka git. Ötede sessizliğini koruyan yanım çaktırmadan sen uykunu alamadın, sütün altını kapattıktan sonra biraz uyu diyor. Oysa ben zaten aylardır yazmamışım, dostlarım içerler olmuş, blogum iyiden iyiye küsmüş. Ne diyeyim ki ben? Sözüm tükenmiş a dostlar. Ondandır sessizliğim. Zaten bugün işim çok. Yoğurt mayalanacak, lor yapılacak, zeytin çizilecek, biber közlenecek, iç börülce ayıklanacak, bamya pişirilecek, arada acıkılıp yemek yenecek, bu meyveler ne tatlıymış diye sevinilecek, kahve vakti gelince lorlu, keçiboynuzu pekmezli kekten bir kaç parça konup kahve ile keyif edilecek... Bir gün daha akıp gidecek hayattan. Son kullanma tarihi geçmiş sepetine atılacak bir gün daha. Yine uyuyacağım. Yine kalkacağım. Bu sefer soframda Burhaniye'nin değil Antalya'nın pembe domatesleri olacak, ekmeğime avokado süreceğim (ki bu Antalya kahvaltılarının en büyük keyfidir), Burhaniye'nin o mis gibi süt kokan lorundan değil kendi yaptığım peynirden yiyeceğim. Çayımı Kazdağı'na değil Beydağı'na bakarak içeceğim. Öyle işte. Niye yazmıyorsun diyordunuz ya, işte bu yüzden.
Canim Tijenim tabi ki ozluyor blogistan, ama FB ve TWTler tum bloglarin pabucunu dama attirdi ister istemez son yillarda degilmi?
Arkadasim sana danismak istediğim bir sey var: cam fistigi! Kirdiktan sonra küflenmemesi, kurtlanmamasi için nasil saklanmali bir bilgin var mi acaba? Nette tatmin edici bir bilgiye ulasamadim. Ben minik cam bir kavanoza koyup buzdolabına koydum gecen sene. Birisi az kavurup kaldirin demiş vs. Doğrusu nedir bu isin sen biliyor musun? Özledim,optum ps: EGEyi cok seviyorum:)
Ne güzel anlatmışsınız. Gönülden, içinizden geldiği gibi. Bir de okuyan herkesin şahsına hitab eder gibi. Antalya'da geçireceğiniz sağlıklı, huzurlu günleriniz olsun. Var olasınız, ömrünüze bereket.Sabahat Varol İnsel
Merhaba sevgili Tijen Sütü, sebzeleri, meyveleri o kadar güzel anlatmissin ki... Canim su an mis kokulu domateslerden birini alip yiyesim geldi. Sanirim domates mevsimi bitmeden bende domates alip söyle sapur supur yiyecegim :-) Sevgilerim ile Hülya Aytekin
Bu kapkaranlık ve çirkinlik istilası altındaki İstanbul gününde sizden bir ses, bir nefes duymak ne güzel oldu. Sonbahar hızlı geldi bu sene buralara, daha ekim bile değil ama ben kışlık patiklerimi çıkardım bugün. Soğuk günlerde sıcak nefesler lazım, sesinizi daha sık duyarız inşallah. Sevgiyle...
Tijen hanim merhaba Yesil çizik zeytin tarifiniz varmis. Ancak bulamadim. Siyah zeytin yapımı ile birlikte tekrar yayimlayabilir misiniz lutfen. Tesekkurler. Meltem Yilmaz
Meltem hanım, Şu adreste çok detaylı anlatılmış. Ben hiç bu kadar detaylı anlatmadım sanırım: http://sevgidenesintiler.blogspot.com.tr/2012/10/evde-yesil-zeytin-krma-ve-cizme-nasl.html
12 yorum:
Çok şükür didim :) seve seve okudum, bi kahve yapıp bi daha okuyam :)
Geçerli bir sebepmiş: Kendi ellerinle yaptığın hayatı yaşıyormuşsun :)
Ama olsun! Arada söyle bize, neler yaptığını böyle :)
Sevgiler!
Olsun sen yine de yaz.
Bir diğer yoğun anne
Aladağlar'dan Bey dağları'na selam olsun!
Hoş geldiniz, Özlemiştim sıcacık, içinde koşturmaca, özendirme olan yazılarınızı.
Sevgiler.
Hoş geldiniz. sefalar getirdiniz. Özlettiniz kendinizi
Canim Tijenim tabi ki ozluyor blogistan, ama FB ve TWTler tum bloglarin pabucunu dama attirdi ister istemez son yillarda degilmi?
Arkadasim sana danismak istediğim bir sey var: cam fistigi! Kirdiktan sonra küflenmemesi, kurtlanmamasi için nasil saklanmali bir bilgin var mi acaba?
Nette tatmin edici bir bilgiye ulasamadim. Ben minik cam bir kavanoza koyup buzdolabına koydum gecen sene. Birisi az kavurup kaldirin demiş vs. Doğrusu nedir bu isin sen biliyor musun?
Özledim,optum
ps: EGEyi cok seviyorum:)
Ne güzel anlatmışsınız. Gönülden, içinizden geldiği gibi. Bir de okuyan herkesin şahsına hitab eder gibi. Antalya'da geçireceğiniz sağlıklı, huzurlu günleriniz olsun. Var olasınız, ömrünüze bereket.Sabahat Varol İnsel
Sizi okumak güzel ve keyifli. Yazı hüzünlü geldi ama, olsun hüznü de severim, onu da güzel anlatmışsınız.Keza mevsimde Sonbahar zaten.
Merhaba sevgili Tijen
Sütü, sebzeleri, meyveleri o kadar güzel anlatmissin ki... Canim su an mis kokulu domateslerden birini alip yiyesim geldi. Sanirim domates mevsimi bitmeden bende domates alip söyle sapur supur yiyecegim :-)
Sevgilerim ile
Hülya Aytekin
Bu kapkaranlık ve çirkinlik istilası altındaki İstanbul gününde sizden bir ses, bir nefes duymak ne güzel oldu. Sonbahar hızlı geldi bu sene buralara, daha ekim bile değil ama ben kışlık patiklerimi çıkardım bugün. Soğuk günlerde sıcak nefesler lazım, sesinizi daha sık duyarız inşallah. Sevgiyle...
Tijen hanim merhaba
Yesil çizik zeytin tarifiniz varmis. Ancak bulamadim. Siyah zeytin yapımı ile birlikte tekrar yayimlayabilir misiniz lutfen. Tesekkurler.
Meltem Yilmaz
Meltem hanım,
Şu adreste çok detaylı anlatılmış. Ben hiç bu kadar detaylı anlatmadım sanırım:
http://sevgidenesintiler.blogspot.com.tr/2012/10/evde-yesil-zeytin-krma-ve-cizme-nasl.html
Yorum Gönder