16 Ağustos 2010
Ada demek ne çok şey demek
Ada demek üzüm demek. Çavuş demek, bağ demek, bağbozumu, şarap yapımı, tadımı, alışverişi demek. Rüzgar demek. Çünkü ada rüzgarsız olmaz. Rüzgar yoksa şaşkına döner adalı. Oraya buraya serpilmiş evler demek. Rüzgarın yönüne göre seçilen koylar demek. Ayazma demek, Ayazma Şenliği demek, bahar demek, yaz demek, kış demek... Dostluk demek asıl. Dostlarla Habbele'de, Nu 24'te, kahvaltı etmek demek. Sonra yıldız terasında oturmak, oturup kayan yıldızları seyretmek, seyretmeye durur durmaz dilek tutmak demek. Hani o dostlarla kahvaltı var ya, işte o kahvaltılarda bir türlü doymamak demek. Doysan da birileri yemeye devam ediyorsa yemeyi sürdürmek demek. Ardından kahvaltının, Türk kahvesiyle ev yapımı likör içmek demek. Biri likörlerin, vişneden. Geçen seneden kalma. Diğeri ise bu yıl yapılmış. Karaduttan. Ada demek dünyanın merkezinde, yani çınaraltında oturmak demek. Çay içmek, sohbet etmek, etrafı seyretmek demek. Cahit amcayı aramak, görürsen mutlu olmak, göremezsen iyiliği için dua ettiğini söylemek, bir dahaki sefere buluşmayı dilemek demek. Vitamin Büfe'de "ada tostu" yemek demek. İçinde kekik, zeytinyağı, domates, beyaz peynir... Of ki ne of. Koşa koşa arabalıya yetişmek demek. Güverteye çıkıp yüzünü rüzgara vermek, tostunu çay eşliğinde yemek, adada kalanlara el sallamak, sonra yine gelmeyi dilemek demek. Adada geçirilen her gün, daha önce geçirilen günleri anar insan. Her gün, başka günleri çıkarıp getirir anıların bulunduğu yerden. Her ayrılışta, hüzün dolar için. Adayla arana deniz girer, uzaklaşırsın. Yitip gider gözden ada, adadaki sevdiklerin, tadı damağında kalan kahvaltılar, dostların arkandan oynadığı harmandalı. Bir sürü fotoğraf karesi zihninde. Gülümseten.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
18 yorum:
ve bir kere yedi mi yürek o adanın rüzgarını, işledi mi içine ciğer dantel dantel mimozalarını iflah olmaz insanoğlu. hangi ada olursa olsun okuduğu, kendi adasında alır soluğu. gözleri kapalı, bir türkü yanık dilinde, söyler durur aşkını...
ne ettin ki sen şimdi tijen, akşam akşam, ne ettin...
Böyle sıcak bir yaz akşamında; böyle keyifli bir anlatıma eşlik etmekten başka ne iyi gelebilirdi...
Tam da Ada'dan ayrılmamıza beş gün kala, içimi bir hüzün kaplamışken, hiç gitmek istemezken....Hislerime tercüman oldunuz...Sevgilerimle Zehr@
Herkesin bir ada aski varmis demekki, benimki Kibris :-)yazin yayilan turunc kokulari, kisin ortasinda yeseren zimrut yesili cimleri, billur-berrak denizi, mis kokulu limonu, kavcar mantari, guzel insanlari, tozu topragi herseyi unutulmaz bir hatira benim icin :-)Insallah bir gun yine yerlesecegim oraya.
Adaya taşınasım geldi..serin bir yer var mı Türkiye'de ?
Ne güzel yazmışsınız yine... Benim de tadı damağımdan silinmez, kokusu burnumdan gitmez anılarım var Ada'da. Ataol'un mis beyaz sabun kokan çarşafları, Mia'nın el açması baklavası, her izlediğimde ağlatan "Güle Güle" ve o sokaktan geçtiğimde dolan gözlerim... Ahh! gitmeyen bilmez...
Sınırı deniz olsada, ada özgürlük demek bence. İyot kokusuyla içiçe yaşamanın mutluluğunu her an yaşamak demek. Geçen cumayı tatil ilan edip Heybeli'ye kaçmamış olasydım, bu yazıyı okuduktan sonra yerimde duramazdım. İyi ki gitmişim...
Şimdi bavulumu alıp adaya yanına gelmek istedim :)))
Sevgiler,
Evren
Sevgi Soysal öykülerini sever misin Tijen? Yürümek'in sonlarında bir adaya gider kahramanlar, onu anımsattın bana. Seni okumalara doyulmuyor, öpüyorum...
Bozcaada di mi, ne güzel anlatmışsın.
Bize de oyle bir işlediki kızımızın adını Ada koyduk.
Sevgiler
Mutlu anne Çiğdem
Ne güzel anlatmışsın yine... Adaları dolaşıp geldim okurken...
Bir rum evinin avlusundaki asmadayım, arkamı dönüp gördüğüm ninemin dudaklarındaki siğara ellerinde bu altın sarısı yaprak ...sarıp sarıp dizer güvece.. ah bitsede, pişse ve yesek diye düşündüğüm gelir aklıma..
Ne güzel anlatmışsın oralara gidesim gidipte kalasım gelsi:)
Tam da Aylin hanımın yorumunun altına geliyor ama "ne güzel anlatmışsın Tijencim, vallahi benim de oralara gidesim geldi" :)
"Az ellenmiş bir adaya atsınlar beni, gitsinler. Derken bir başkasına, bir daha başkasına. Öyle öyle haşır olayım adalarla, neşir olayım..." Eskidendi bu hayallerim, aaaah nerede şimdi o eski adalar? Artık adalar çok kullanılmış, yıpratılmış, sömürülmüş gibiler sanki :(
ada demek can demek tijenim :)
Icimde esti ada ruzgari, kiyisindan topladigim kestanelerin tadi, Polente'de yudumladigim ada sarabi.
Ah Tijen, ruyama girecek bu gece Truva savasindan once gemilerin saklandigi Ayazma'nin serin sulari.
Yorum Gönder