13 Şubat 2009

Ebeler, sobeler ve diğer şeyler

Bir sürü şeyden bahsetmek isteyince başlık da ona göre "ortaya karışık" kıvamında oldu:
1. Bloglararasında bir türlü bitmeyen ebeleme, sobeleme oyunlarından pek haz almayan bir ben mi varım diyordum ya dün iki blog komşumun daha benim gibi düşündüğünü görünce duygularımı ortaya dökmeye karar verdim. Neden bu kadar çok ebeleme/sorgulama oyunu dönüyor bloglarda? Ortaokuldaki anı defterlerimizi anımsıyorum. Sorular yazılı olurdu defterin ilk sayfasında, defteri arkadaşımıza uzatırken, hepsini yanıtla lütfen derdik gururla. Ama o zaman ortaokuldaydık.
2. Neden insanlar çoksatan kitaplara merak duyarlar? Binlerce insanla aynı anda bir kitabı okuyor olmak beni olsa olsa iter. Çok merak etsem de suların durulmasını, kitabın unutulmasını beklerim şezlonga uzandığımda elime almak için. "Çoğunluğun bir parçası olmak" için midir? (Bu soru biraz önce Radikal kitap ekindeki çoksatanlar listesine bakarken tırmaladı içimi.)
3. "Lezzetin Başkenti Kastamonu" başlıklı bir broşür verdi Mustafa Afacan dost, Metro-Gastro yemeğinde. Yanında da Kastamonu'dan getirdiği ekşi mayalı ekmek vardı. Fotoğraftaki ekmeği Kastamonu ekmeğine benzettiğim için koydum resmini, oysa Le Pain Quotidien'in ekmeği bu. Bugünlerde onu dilimliyorum incecik, kızartıp çorbamın içine atıyorum. Mustafa Afacan, Kastamonu için çalışıp didinen bir dostum. Bir de Kastamonu'nun yerel ürünleri için. Haftabaşı daha uzun bahsedeceğim ondan.
4. Ah Umut, ne güzel şeyler çıktı kolimden. O güzelim brokoliler, kerevizler, lahanalar ve yeşilliklerle neler yapsam diye düşünüp duruyorum. Kybele sitesinden bu ürünlerin yetiştiği toprakları görmek mümkün. Bu konunun da devamı gelecek...

24 yorum:

Damak Tadı dedi ki...

Sen çok yaşa canım..Bu ebe-sobe-mim olayı beni acaip rahatsız ediyor..

Uzak doğuya gitti geldi 15 günlük tatilde..Geldiği gün çok güzel geçti, çok eğlendik dedi ve paylaştı benimle yaptıklarını..Evvelki akşam o'nlara gittiğimde yine konuştuk biraz ve ben yine seyahatini sordum..Bana ne dese beğenirsin 7 yaşındaki çocuk..Geçmiş geçmişte kaldı..Tatil güzel bir anıydı..Bugün yaptıklarımı anlatsam olur mu? ..)))Halen şaşkınım..

Kitaplara gelince,kitapçıya bir girdiğimde bende hemen çıkamıyorum..Güncel olan bölümü inceliyorum ve başka kitapları inceliyorum..Hangileri beni çekiyorsa alıyorum..Sinema filmi gibi tavan yapmış kitaplarıda almıyorum.Beni çekmesi,bana bir şeyler vermesi önemli.
Gündemi o kitapla yakalayacaksam ve de cahil kalacaksam,ben cahilim o zaman..)Falan filan..Zaten sinirlerim tepemde bu aralar,çatmaya yer arıyorum..

Yakında en güzel blog benim,en lezzetli yiyecekleri ben yapıyorum,en kaliteli benim diye ortaya çıkanlar olursada şaşırma Tijen'ciğim..Bir-iki yorumu gördükten sonra şaşırdım..İyi ki bloglar için para vermiyorlar..Demek verseler ya,o zaman sen gör ..... alanını..

SENİ BİR KEZ DAHA TEBRİK EDERİM CANIM..

meleginmarifetleri dedi ki...

İlk olarak başsağlığı dileklerimi yolluyorum Allah rahmet eylesin mekanı cannet olsun..
Bu sobeleme işleri bazen öyle bi sıklaşıyorki üst üste geliyor ve biraz zoraki cevaplamak gerekiyor...
Ekmek harika görünmekte bence nefis bir ekmek ekmek sever biri olarak..
Sevgiler iyi hafta sonları hoşçakal.

Adsız dedi ki...

Bence bu ebe-sobe olayının bu kadar çok tutulmasının sebebi, insanların yazılarını okudukları, hayatlarının bir bölümünü paylaştıkları kişileri tanımak istemelerinden kaynaklanıyor. Evet bazıları belki çok gereksiz ve çocukca, ama bazende güzel paylaşımlar ve eğlenceli yazılar ortaya çıkabiliyor bence. O yüzden kesinlikle karşıyım diye birşey söylemiyorum.
Sonuçta kimin neyi ne kadar paylaşmak isteyeceği tamamen bir tercih meselesi.
Bence bu kimi insanlar erkenden büyürken, kimilerinin ruhunun hep çocuk kalması gibi birşey...

2.sorunla ilgili de; aynı soruya Neden bazı insanlar özellikle çok satan kitaplar ilgi duymazlar? özellikle onları okumazlar? gibide bakabiliriz bence. Böyle bakıldığındada, bu sorunun cevabı "herkes gibi olmamak, farklı olmaya çalışmak mı?" peki!

bence yine her iki bakış açısıda çok doğru değil. Sürekli okuyanların zaten okumak yada sevmek adına bir tarzı, bir çizgisi vardır. Eğer kitap benim ilgimi çeken bir yazar yada konuysa; çok satanlar arasında olması yada olmaması beni neden bağlasın ki?

Sevgiler...

Tijen dedi ki...

Yasemin hatuncuğum,
Elbette herkes kendi yorumunu sunacak, pek sevindim düşünceni paylaşmana.
*
Melek'ciğim,
Ekmeksiz hayat geçer mi hiç?
*
Gül'cüğüm,
Aynı duyguları paylaştığımıza sevindim. Bazen bakıp bakıp bir ayrıkotu benim herhalde diyorum çünkü!

leyya dedi ki...

başsağlığı diliyorum..her insan bir alem ve yeri dolmuyor..hele böylesine kalifiye insanların.ı ıh..
bu ekmeği eskiden olsa burnuma tutmazdım.ama şimdi öyle mi?bilinçleniyoruz.sevindirici))

sobelerr..ah evet.. herzaman değil ama nadiren hoş şeyler çıkabiliyor))çoguzamanda gönül kırmamak adına tmm diyoruz biribirimize. haa geçen tv de kenan ışığın programını izliyordum.
konuk haluk bilginer..ve kenan ışık 20 soru 20 cevap mimini aynen haluk beye uygulamasın mı)))haydaaa dedim..bu soruların kaynağı neresi acaba?
uzattım..ama biliyorum ki burda kocaman bi yürek var))çok sevgiler..

Adsız dedi ki...

Öncelikle söylemeliyim; fotoğraftaki ekmeğin görüntüsü beni kendimden geçirdi, ne güzelmiş, bayıldım:)..
Tijencim ben de mimleri pek sevemiyorum ama sobeleyen arkadaşlarımı da kırmak istemiyorum. Bu durum çok zor benim için de..
Güzel bir haftasonu diliyorum sana:).
Sevgiler...
aslı

Adsız dedi ki...

Öyle hazır lokmacıyız ki, kitap seçerken bile, ben sahiden ne severim diye değil, aman piyasa yaparken insanların gerisinde kalmayayım, ben de -sırf kitabı okuduğumuz için, anlayalım anlamayalım- iki laf edeyim diye, çok satanları seçebiliyoruz. Popüler kültürün meyvesi işte.

Not: İşkur'a başvuran %95'e ben de dahil oldum. Sonumuz hayrolsun...

Unknown dedi ki...

Tijen'cim
ben de senden yanayım.ebe,sobe işi bana göre pek değil.Ben genelde böyle şeyler geldiğinde kibarca teşekkür edip pek üstünde durmuyorum.yada bütün blogculara gönderiyorum deyip olaya son noktayı koyuyorum.
Kitap işine gelince güncel olsun,olmasın kitap herzaman benim için önemli oldu.illa ki başucumda okuyabileceğim bir kitap olmalı
Ekşil ekmeğini afiyetle ve sağlıkla ye arkadaşım
Sevgiler

Adsız dedi ki...

Tamamen size katılıyorum. Mimler, biraz daha hoş sorulardan oluşsa daha mutlu olacağım doğrusu. İçimdekileri yazmışsınız sanki, sevgiler.

Tijen dedi ki...

Leyya,
Kenan Işık da aynı soruları soruyor demek, ben hiç izlemedim o programı, enteresan bir gözlem bu.
*
Aslı'cığım,
Ben de kimseyi kırmak istemiyorum elbet ama insanın özel hayatının birileri istedi diye ortaya dökülmesi de hoş değil.
*
Hilal çok üzüldüm. Dediğin gibi, sonumuz hayrolsun!
*
Ayşegül,
Ben de bunun için dile getirmek istedim işte. Bu bizim kültürümüzde var, kimseyi kırmak istemiyoruz elbette ama bazen ipin ucu kaçıyor galiba.
*
Benzer şeyler düşünüyor olduğumuza sevindim Sema.

Ferkay dedi ki...

Tijen cim öncalıkle baş sağlığı diliyorum.
1. sorundaki ebe sobe işleri benide pek fazla sarmıyor o yüzden katılmıyorum hiç.
Kitaplara gelince; ben moda olduğu için değil, sevdiğim bir yazarın yada zevk alarak okuduğum kitapları okumayı tercih ederim. Kitapsız olamam.
Sevgiyle kal canım.

La Madame Chapeau dedi ki...

Tijenciğim,

"İnsanın özel hayatının birileri istedi diye ortaya dökülmesi hoş bir şey değil" demişsin; ama sanırım kimi bloglar zaten özel hayatlarını not aldıkları bloglar olabiliyor.

Tercihlerle ilgili bir şey bu...

Sen -daha tanınan- bir insan olduğun için elbette ve doğal olarak özelini ortaya dökmek istemezsin/ya da isteyebilirsin. Bu tamamen kişisel tercihtir.

Ama -örneğin- gerçek kimliğini gizleyerek ya da gizlemeyerek özel yaşantısından bahsetmek de yine kişinin tasarrufundadır.

Her "sobe" konusundan ben de hoşlanmıyorum. Zaten nadiren geliyor bana ve eğer sevdiysem konusunu, yanıtlıyorum. Sevmediysem de yanıtlamıyorum. Kimseyi de herhangi bir şekilde yargılamıyorum bu açıdan.

Örneğin en son "Hayatı Paylaşırken"'den Pınar bir 'elim sende' demişti bana... Konusu "en yakınınızdaki kitabı açın, 161. sayfadan 5. cümleyi yazın" idi. Ordan oraya, ordan oraya derken çok çeşitli kitaplara değinilmiş olundu. Belki tek bir cümle bir insanı cezbeder ve o kitaba ulaşmak ister. Bu ne hoş bir "faydadır" :)

Bunu yanıtlarken kendimi hiçbir şekilde orta okul duygu/zeka seviyesinde hissetmedim :) Belki fazlaca olumsuz ön yargılı olmamak gerekiyor.

Kişisellik söz konusu olduğu yerde, kimilerinin 'seviyesini' ölçmeye gerek kalmıyor -bence-.

"Çok satan kitaplar" listesi konusuna gelince... O listelere hiç göz atmamaya bakıyorum. Belirli bir beğenim/pek çok ilgi alanım/bunlara bağlı birikimim var. Kitap seçimlerim de zaten ona göre şekilleniyor.

Örneğin Hıfzı Topuz'un "Özgürlüğe Kurşun" kitabı çok satanlar listesine girdi mi hiç bilmiyorum; ama girmiş olsa da olmasa da farketmezdi. Okunması gerekiyorsa okurum, derdim. (Bu arada, fena kitap değil, laf arasında tavsiye edeyim :)

Öte yandan çoğunlukla "çok satanlar" listesine giren kitaplar pop kitap/kumsal kitabı olabiliyor. Zaten onları da herhangi bir zamanda okumaya gerek olmuyor bir kısmımız için -benim için-.

Vakit kaybetmeye gelmiyor çünkü kitap diyarında... O kadar çok okunası kitap var ki...

Sevgiler...

Handan dedi ki...

ebeleme/sobeleme neden biliyor musunuz? çünkü, bloglar tıkandı, amerikadaki gibi alternatif haber blogu olan kimseyi ben tanımıyorum bloglarda, bileniniz varsa bana da söylesin, bir ara böyle önemli bir toplantıya çağrılan bloggerler vardı yurtdışında, tr den kimse çağrıldı mı, ben bilmiyorum, milyon tane pohaça tarifi olan yemek blogları var, zilyon tane tavuk fırında, tiryon tane muzu dilimledim üstüne bal döktüm bir de ceviz tatlı yaptım, neresi yapılı bunun?????

elişi blogları ayrı alem:))))

işte aklıma gelen örnekler, yaşamını anlatan bizler de bunun içindeyiz;

kitaplar,gezilen yerler, sevilenler, düşünceler vs vs vs

bundan dolayı yazılıyor bunlar. yeni bir soluk getiren yok ben de dahilim buna, siyaset yazdığım zaman hiç okuhmuyorum, ama kadın erkek aşk yazmayagöreyim!!!!!!

bir de böyle zorlama cümlelerle bir ağır dile/duruşa sahip ''kabız'' bloglar diyorum ben onlara var ki çok başka mevzuu

bundan işte sobe mobe

Tuba dedi ki...

Tijen'cim yazmadan edemedim. Gul hemserime oldugu gibi katiliyorum. Simdide en guzel blog benim blog diye bir sey cikarmislar. Ne bu yaaaa? Maksat paylasmak mi? Yoksa yarismi ediyoruz? Hani insan desarj olmak icin blog aciyor, bir seyler paylasiyorsun, sonra yok benim blogum seninkinden guzel. Cirkin seyler bunlar.

Kitaba gelince, hic bir zaman en cok satani, inadina almadim. Okudugum kitabin bana bir seyler vermesi onemli. Oooyle ask kitaplarina filan da sinir olurum. ASK diye bir kitabi verdi arkadasim gecenlerde, "al oku super" dedi. Hic begenmedim. Kitapdan hic bir sey alamadim. Guya o kitapda en cok okunan listelerindeydi. Bana hitap etmedi. Belki birilerine ediyordur. Benden simdilik bu kadar, oglen yemegine cikacagim. Coook sevgilerimi gonderiyorum.

Disalce dedi ki...

valla tijencim aynen hiç sevmiyorum ebeleri sobeleri ama gel görki çoğu zaman dile getirmeme rağmen o yazılarımı görmeyen arkadaşlarım sobelemeye devam ediyor..kırmamak adına cevaplamak zorunda kalıyorum...

kim çıkarıyor bunları bilmiyorum...sanki benim nerde yaşamak istediğimi merak ediyorda,sanki benim en sevdiğim cümleyi merak ediyorda...bla ..bla ..blaa...

saçma şeyler işte....neyse belki ömrümüz olurda beş yıl sonra eski yazıları okursak deriz ki aaa o zaman şöyle düşünüyormuşum....belki mimler işe yarar o zaman ..gülmeme vesile olur...

kastamonu ineboluda 4 yıl yaşadığım için oranın ekmeğini açıkcası sevmiyorum....

ankaranın içi boş ekmeklerine alışmış biri olarak çok ağır geliyordu bana..belki ara sıra çörek niyetine yenilir ama kardeşim başka ekmek satmıyorlardı..bütün fırınlar odun ekmeği yapıyordu..adam akıllı bi ekmek arası,tost falan yapammazdım..

onun için pek benlik değil...

öpüyorum seni canım...ortaya karışığın çenemizi düşürdü..:)

Zehra Gürgen dedi ki...

ebe sobe bir rutin olduğunda ve tamda ortaokul soruları varsa uzatmadan bırakmak lazım. Ama gülmekse, paylaşmaksa bazı "şeyleri", bir anlamı varsa birleri için varsın yapılsın. Ama kesinlikle üzerinde düşünülüp konuşulmasıda lazımdı bu konu hakkında. Bence çok iyi biryere işaret ettin.
Kitaplarda ise hiçbir zaman çok satılanları takip edemedim. aslında ben popler olan hiçbirşeyi bilemedim. Övünülecek birşey değil, farklılık emareside değil bu.Sadece kimsen ve tercihin ne ise o sundur.
Sadece çok satılanları takip etmekteki kasıttan benim anladığım ; moda neyse onu takip etmek.
Hala modayı takip etmekte yetersizim...
sevgiler

egeli dedi ki...

BU MİM-SÖBE KONUSUNU AÇTIĞIN İÇİN TEŞEKKÜR EDİYORUM TİJEN'CİM.
LE PAİN QUOTİDİEN İSTANBUL'DA MI ?EHH TABİİ BİZİM SÖKE'DE OLACAK HALİ YOK YA....AAA...AĞLAMAK İSTİYORUMMMMMM....SABAH KAHVALTIMDA BİR BAGUETTE EKMEĞİ OLSA FENA MI OLURDU ŞİMDİ...ÖZLEDİM.

Tijen dedi ki...

Ebeleme/sobeleme konusunda duygularınızı paylaştığınız için teşekkürler. Bu işi sevenler de var sevmeyenler de. Benim gibi yanıt vermeyenler de sobeleyen kişiyi kırmamak için yanıt verenler de. Bilirsiniz, bazı şeyler mantıksız bulsak da kimse konuyu açmadığı için sürer gider. Evet, blog "kişisel günlük" anlamında bir söz, herkes kendi blogunda istediğini yazar, isteyen okur, isteyen okumaz ama birilerini özel hayatını ortaya dökmek zorunda bırakmak ne kadar doğru bilmiyorum. Hele de internet ortamında her tür sapık insan varken, olmadık şeyler dostlarımızın başına geliyorken. Paylaşımlar konusunda biraz daha dikkatli olmak zorundayız gibi geliyor bana. Elbette bu benim duygum, isteyen hayatının en mahrem yerlerini döker ortaya, kime ne?

neslihan erzincan özgür dedi ki...

Tijenciğim merhaba...
ebe sobe işleri konusunda senini ve arkadaşların fikirlerine katılıyorum.bazen garip bazen eğlenceli bir hal:-)

çok satanlarlar hep ilgi çekmiştir ama hep göz önünde oluduklarından,bir de pazarlama reklam ağı çok iyi çalışıyor bu konuda.ilgi çekmeyi biliyorlar...bi yandan diyorum okumayı sağlamak açısından iyi birşey çünkü çok az okuyan bir toplumuz,bir yandan da gerçekten bunu yazmak itemezdim emeğe saygı ama, çok rezil işlerde çıkıyor ortaya.edebiyat anlamında hiçbişey ifade etmeyen hazır şablonlar...ben araştırmadan ve bilinçli okumada yanayım...

ekmek şahane görünüyor,burdaki köy ekmeklerine benzettim.

sevgilerimle canım....

bir demet feslegen dedi ki...

ebe- sobe meselelerinde nötrüm.. bence bazen eğlenceli de oluyor.. kimseyi tanıyayım diye bi çabam da yok..ama bana önem vermiş, bir çağrı göndermiş.. bunun altında bir şey aramam.. özel sorular varsa da üstü kapalı yanıt veririm..
kitabın 165. sayfasının 5. cümlesi diye bi mim vardı mesela.. o çok hoştu..
milyon tane poğaça tarifi veren var cümlesine takıldım ben yukarıda.. benim bir yemek blogum varsa, bunu da tarif defterim gibi düşünüyorsam ve elimdeki tarifleri ve diğer tarifleri de meraklılarıyla paylaşıyorsam bunda başka nasıl bir anlam olmalı acaba..elbette ben bir gurme değilim.. amatör bir ruhla yazıyoruz çoğumuz..
bunları bana niye yazıyosun diyeceksin dimi :)
Çok satan kitaplara ben de mahkum etmem kendimi.. Ama göz ardı da etmem.. yan gözle incelerim bazen..
ekmek gerçekten muhteşem..
sevgiler..

Bir Dilim Düş dedi ki...

Tijenciğim başsağlığı dileklerimle başlamak pek hoşuma gitmese de başsağlığı dileklerimi kabul et.

Ben bazen arkadaşlarımı kırmamak adına katılıyorum bu ebe sobe işlerine ancak bana da zor geliyor. İlk başlarda kabul ediyordum ama baktım bir türlü arkası kesilmiyor :))

Çok satan kitaplara gelince ben de senin gibi kitabın unutulmasını bekleyip de okuyanalardanım...

Sevgiler,
Evren

Tijen dedi ki...

Ne olur kimse kimsenin söylediğine alınmasın, kırılmasın. Hepimizin bloglar ve bloglarda gördüklerimiz hakkında fikirlerimiz var elbet ama bunları kişisel yorumlar olarak algılamamalı.

Handan dedi ki...

tijen hanım, kimsenin kimsenin söylediğine alınacağı sözler söylemiyor/yazmıyoruz; varolanı daha etkili hale nasıl getirebilirizin belki ilk cümlelerini/fikir alışverişlerini yapıyoruz...
sizin zaman zaman ''alınmayın, tartışmayın'' tavrınız bana biraz polyannacılık gibi geliyor, tartışmalıyız, hatta sert tartışmalar yapabilmeliyiz ki belki milyonlarca blogdan bir yüz tanesi iyi işler yapar...

bir üstteki yorumda ise adımı anmadan bana atıp yapan edan hanım;

''milyon pohaça tarifi'' diyen benim, evet, milyon tane ve birbirinin benzeri. yemek/pasta bloglarının içinde farklı bir iki tane var o kadar! gerisi birbirinin benzeri, tavuk-fırında tavuk -ki bence yemek değil, al tavuğu at fırına pişsin yemek değil bu- bir sürü de salata tarifi var ki burada da birbirinin benzeri bloglar o kadar çok ki! hatta farklı olan az bir kaç tane...

bunları niye yazıyorsunuz diyen yok, olamaz da, ben de öyle demedim. benzer dedim ki buna da karşı çıkan yok sanırım.

isim vermeden atıflar hoş değil. eleştirmek de kötülemek değildir. eleştiridir o kadar.

hala aynı şeyi söylüyorum; biz ne kadar birbirimize benziyor, ne kadar tek tip ev ve mutfaklarda yaşıyorsak bloglarımız da birbirine benziyor işte. bunda alınacak ne var bilmiyorum.

zaten az çok dışarı görmüş, dil bilen, gezen bloglar ayrılıveriyor... annemizin tarfilerini yazanlar da.

Tijen dedi ki...

Sevgili Handan,
Herkesin bir yoğurt yeme şekli vardır, bir hayata tutunuş, sözcük seçiş ve kullanma tarzı. Hangisinin daha etkili olduğunu veya daha iyi sonuçlar vereceğini kim bilebilir ki?