Dün akşam Sargun A. Tont'un önceki yazıda bahsettiğim kitabını bitirdim. Son iki paragrafı o kadar duygulandırdı ki beni, o kadar işledi ki yüreğime, paylaşmadan edemedim. Dilerim bana kızmaz:
"Benim de gözüme bir şey batmış olacak ki, Düldül'ün (çok sevdiği bisikleti) gidonu sırılsıklam oldu. Hak etti kerata, ne güzel gidiyorduk. Zaten döndüğümde, güzel bir sopa çektikten sonra, onu esir bisiklet ticareti yapan bir ülkeye satacağım.
Bu acı karşılaşma bir şeyi kafama dank ettirdi, o da içimdeki yanan ateş. Bu işin sırrı buydu. Bu ateş herkesin içinde yanar, ama çoğu farkında değildir. Mallory'ye dağlara niye tırmanırsın diye sormuşlar, "Orada oldukları için" demiş. İnanmayın. Onun da yaptığı, içindeki yanan ateşe su serpmekten başka bir şey değildi."
*
İçindeki ateşin farkında olmak çok önemli mesele dostlar. Dilerim hepiniz o ateşin size fısıldadıklarını duyuyorsunuzdur veya gönlünüzün kulağı tez zamanda açılır da duyarsınız. Eh, bu yazıya da bir bisiklet fotoğrafı yakışırdı, elbette Amsterdam'dan.
11 Şubat 2009
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
9 yorum:
bisiklete binmeyeli ne uzun zaman oldu ve ders disinda bir kitap okumayalai :(
başka bişeydir gerçekten bu bisiklet.
senmi ona,o 'mu sana hakim belli değildir.
bende çoookkkk gezdimm. hele adada :))))))
*içimdeki ateş'e çok şey borçluyumdur) *
bisiklete binmek harika da benim gibi aşırı heyecanlı olunca üzerinde fazla durulmuyor:-)
10 sene kadar vardır kullanmayalı.en son da düşmüştüm üzerinden:-) yazı çok keyifli.kitabı okuyacağım.sevgilerimle canım....
Kizlarima binmeyi ogretirken, kendimi untmusum!
Bu hafta sonu binilecek:))
Guzel bir hafta sonu diliyorum Tijen'cigim.
Canım benim, bisiklet yazın terapi gibi geldi, bisiklete binmeyeli 20 yıl oldu nerdeyse, eskilere götürdü beni:))bu duyguyu tazelemenin zamanı gelmişte geçiyor bile...
Sevgiler
Emel
asevi.blogcu.com
Sanki bisiklete bindiğimiz günler en güzel günlerimizdi, neden bilmem, bir an öyle geldi.
Ben de sizlere güzel günler diliyorum kızlar!
en güzel günlerimiz olması belki de hatırlattıklarındandır.mesela ben ne zaman bisiklete bindiğim günleri düşünsem; yakmayan ama içi ısıtan güneşin altında, kırlarda yüzümde gülücükler pedallara yüklenişimi,yüzüme çarpan rüzgarı hatırlıyorum.
bisiklet sahnesi filmlerde de genelde böyle değil midir zaten? :)
belki de o ışığı, huzuru ve gülüşleri özlüyoruzdur.
son söz: yaz için yeni planım, abanta göl kenarında bisikletle gezmek! :)
Bende bisiklete binmeyeli neredeyse 10 sene olmuştur..Sokaktan eve girmezdik ,mahalleler arası yarış bile düzenlerdik...Şimdi ise çocukların bisikletlerini taşıyorum :)
Ben bisiklete binmeyi bilmezdim, artık gerek de yok öğrenmeye :) Ama bir başka versiyonunu (ki adı tekerlekli sandalye oluyor) kullanmayı biliyorum. Onun da iki (büyük) tekeri var, o da bi nevi bisiklet sayılır :))
Yorum Gönder