
meyecekmiş. Yorgun olduğunu gören hancı köşeye uzanabileceğini söylemiş. Uykuya dalmadan önce yaşlı bir kadının pirinç kaynattığını görmüş. Rüyasında sınavı kazandığını, sevdiği kızla evlendiğini, çocukları olduğunu görmüş. İşinde yükselmiş, zengin olmuş. Vakti gelip emekli olunca gençliğinden beri arzu ettiği gibi şiir yazmaya, resim yapmaya başlamış. Son nefesini vermek üzereyken uyanmış. Bakmış ki kadın hâlâ tencerenin başında. Yaşamın pirincin pişmesi için gereken süre kadar kısa olduğunu düşünmüş."
Bu öyküyü Hakan Onum arkadaşım anlatmıştı. Buradan ona ve sevgili Tutku'ya yürek dolusu sevgi gönderiyorum. Ayrı düştük ama gönüllerimiz bir, biliyorum. Diyeceğim o ki, yaşam uzun gibi görünse de aslında çok kısa. Yani diyeceğim o ki, ne varsa yapmak istediğiniz, bu yıl onun zamanı olsun. Korkmayın, yılmayın, vazgeçmeyin. Düşler gerçekleştirmek için değil de ne için? (Bu yazı da biricik Ayşen'e armağandır.)