04 Aralık 2006

Kadinlar için


Hülya Kurt’u tanimiyordum. Hala tanimiyorum. Ancak neler yaptigini biliyorum. Birazcik. Hülya Kurt kadinlar için çalisan bir kadin. Bana yazdigi ilk notta sunlari söylemisti: “Çok kisaca söz etmek gerekirse, Basak Kadinlari, Ümraniye Mustafa Kemal mahallesinde yasayan ve hayatlarina sahip çikmaya çalisan 40 kadar kadinin olusturdugu bir kooperatif. İNSEV'le baglantisi, Ümraniye Toplum Merkezimiz’de 8 yildir aldiklari çeşitli egitimlerden bir kollektif yaratmış olmaları. Biz İNSEV olarak sorun sahibi degil, sorun sahiplerine egitim ve saglik konularinda aracilik eden bir sivil toplum kurulusuyuz. Ama Basak Kadinlari ulasabildigimiz kesimin içinde, bizim de destegimizle, kendi sorunlari etrafinda örgütlenen gerçek bir sivil toplum kurulusu. Biz bu nedenle onlara her türlü destegi saglamaya çalisiyoruz. Birlikte Başak Yasam Atölyesi adli projeyi hazirladik. Öncelikli problem ekonomik oldugundan, toplu yemek hizmeti eksenli toplumsal bir kalkinma projesi. Bu proje maliyetinin yarısı, yani kurulum masraflari, Başbakanlık Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Destekleme Fonu’ndan karsilaniyor. Ancak geri kalani özellikle egitim masraflari için bu konuya önem veren kisi kurum ve kuruluslarin, ayni, nakdi destegine ihtiyacımız var.”
Mesela bir yemek üretim projeleri var. Istiyorlar ki kadinlari toplu yemek hizmeti vermek üzere egitebilsinler. Böylece em kadinlar gelir saglayacak, hem de yasadiklari Ümraniye bölgesinde yasayanlar annelerinin yemeklerini yiyebilecekler. Ne güzel degil mi? Evlerinde oturan, zamanini televizyon karsisinda bos bos geçiren ne çok kadinimiz var. Düsünsenize onlar yasama katildiklarinda ne güzel seyler olabilir. Bizler ne yapabiliriz kadinlarimiz için? Haydi hepimiz düsünelim ve çözümler üretelim. Diger projelerle ilgili bilgi edinmek için İNSEV’in internet sitesine girer misiniz? Iletisim için proje koordinatörü Nesrin Uçar’a da ulasabilirsiniz. (Yukaridaki fotografin bu projeyle ilgisi yok. Ayse Teyze'cigim sevgili arkadasim Ismet'in annesi. Iki yil önce Burgazada'da bizim için otlu börek yapabilmek için yol boyunca topladigi otlari güzelce yikamis, o güzelim bahçeye kurulmus, dogramaya baslamisti. Iste bu fotograf da o unutulmasi güç günden bir kare.)
*
Su linkte Metro-Gastro dergisinin son sayisinda yer alan yazilardan özet bilgileri bulabilirsiniz. Henüz ben de göremedim ama anlasilan yine harika bilgiler edinecegiz!
*
Yeni yazilar, yeni anilar bir kaç gün içinde...

15 yorum:

Adsız dedi ki...

Merhabalar...
Yazınızla alakalı olmayacak ama sizden öğrendiğim Melengeç hakkında bir iki şey söylemek istiyorum: Melengeç'i sizin sayfanızdan bulmuştum, ot aşığı biri olarak gitme hayalini kuruyordum, geçen Pazar öğleden sonra gittim: nasıl güzel otlar, nasıl güzel yemekler, muhteşem bir manzara, güzel bir müzik, hem yemekler hem de o otların ne zaman toplanması, o peynirlerin nasıl yapıldığını bilen güleryüzlü bir servis elemanı, bilgi vermeye can atan bir aşçı... Teşekkür ederim size: belki siz olmasaydınız ben Melengeç'i bilmeyecek, Ege lezzetlerini tatmak için Ege'ye gitmeyi bekleyecektim!
Öğlenden sonra gittim-en az iki saat oturmuşumdur. Yalnızca ben vardım! Üzüldüm ve sinirlendim-Starbuckslar, McDonaldslar ağzına kadar dolu, ama onların yiyeceklerinden kat be kat üstün yiyecekleri çok uygun fiyata sunan bir yer bomboş... (Akşamları dolu oluyormuş, öğrendim rahatladım! Ama o anne babalar çocuklarını hamburgerciye götüreceklerine, neden güzel bir tabak sebze yemeği yemeleri için oraya götürmezler, hala düşünüyorum ve sinirleniyorum!)
Tekrar teşekkürler:)

Tijen dedi ki...

meral'cigim,
melengeç'i kesfetmis olmana çok sevindim. benim için de özel bir yer. insallah her zaman kalitelerini korurlar ve hep güzel seyler sunarlar misafirlerine. nevin hanim orada olduktan sonra aksini düsünemiyorum ama. dogru diyorsun öglenleri bos oluyor. oraya öglen gitmek için iyi bir neden belki de! ya da aksamüzeri, günesin batis saatleri de muhtesem oluyor..

Adsız dedi ki...

tijen'cim ne güzel projeler oluşuyor değil mi:) daha başka neler olabilir mesela diye düşünürken, örneğin ilk aklıma gelen kadınların el örgüsü 1 şeyler yapması ama modeller tasarımcılar tarafından yapılabilinir, ya da bu yemek işinin desteğini belki bu konuda eğitim veren üniversitelerdeki akademik personelden faydalınabilinir...
benim ki elbette minicik fikirler ama belki birilerine daha başka güzel fikirler olur..
güzel 1 hafta diliyorum:)

Tijen dedi ki...

bence de canim. yapilabilecek çok sey var aslinda. hepimiz elimizden geldigince katkida bulunabiliriz. eminim kendimizi çok daha iyi hissederiz böylece. bakalim neler yapabilecegiz? tesekkürler düsüncelerini paylastigin için.

Tijen dedi ki...

sevgili hamiyet,
desene geldiginde seni bir sürü heyecan bekliyor olacak. ne güzel! basari mi bilmiyorum ama beni motive ettigi bir gerçek. çok tesekkürler sözlerin için.

azna dedi ki...

Tijen abla,
benim gördüğüm kadarıyla hayatta tesadüf diye bir şey yok, herşey birbiri ile bağlantılı. Bakalım bu Maya seni nerelere götürecek. sevgiler...

Tijen dedi ki...

çok haklisin sevgili hamiyet. bu tatli maya kusu tuttu elimden beni bir yerlere götürüyor ya dur bakalim. (çok hos bir tesadüften bahsetmeden edemeyecegim. 3 yil önce yazlikta çok sevdigim bir yavru kedim vardi. biraz önce onun resimlerini bulup sevmistim. senin kullandigin kedi resmine o kadar benziyor ki benim yavru kuzum sastim kaldim..)

azna dedi ki...

Tijen abla bir karışıklık olmasın, hamiyet değilim ben :) Bloguma bakmışındır belki benim kedim Şeker hanım o, şimdi koocaman oldu maaşallah 2004 doğumlu bizimki...Çok tatlı oluyorlar hepsi.

Tijen dedi ki...

baktim canim tabii bloguna ve kedicigine bayildim ama neden yorumunun üzerinde hamiyet adi var gibi geldi? kusura bakma ne olur! dikkatsizlik etmisim demek ki..

Punto dedi ki...

Tijen hanım,

Özcan Yüksek beye ilk yazi isleri müdürünü sorarsanız bana ulaşırsınız. Hatırlamazsa iki kardeşten küçüğü deyin anlar.
Birlikte çalıştığımız, gelecek gördüğümüz arkadaşların önemli yerlere gelmesinden gurur duyuyorum.

Tijen dedi ki...

sevgili punto agabey,
isminiz bana bir yerden geldi ancak bu sekilde sesleneyim dedim, sitenizde isim vermediginize göre.
sizin kadar olmasa da basinda gazete ve dergilerle pek çok iliskim oldu. yakin oldugum, hiç karsilasmadigim, yardimci oldugum, bana yardim edenler oldu elbet ancak atlas ekibiyle (özcan yüksek ve gökhan tan'la iletisimim oldu, geçtigimiz hafta dergiyi ziyaret ettim ve ekibin diger elemanlariyla da -bir kaçi hariç- tanistim) yasadiklarim öyle olumlu ki nazar degmesin diyorum. sanirim ekibin insan yönünü 'mesgul ve önemli gazeteci' yönünden ileride tutmasindan kaynaklaniyor bu. çogu zaman tecrübem söyle oldu: size ihtiyaçlari oldugu zaman 'tijen hanim'siniz, ihtiyaç bitince 'aa siz kimsiniz tanimiyorum zaten vaktim de yok'... (istisnalar elbette var çok sükür ve o istisnalari çok seviyorum!)

Punto dedi ki...

Sevgili Tijen,
Ağabey olduğuma göre, ismimi bildiğinize göre böyle hitap etmem yanlış olmaz sanırım.
Sana katılıyorum. Bizim sektör "kullan at" sektörü. Derya Sazak Milliyet'e genel yayın müdürü olduğu zaman "dinazorları temizlemeye geldim" demişti. Gerçekten temizlemişti ama güvendiği gençler de onu temizlemişti.
Ne yazık ki birbirine saygısı olmayan bir medyaya, dolayısıyla kimsenin de saygısı olmuyor.
Özcan gelecek vaat eden bir gençti. Sevdiği bir işi yapıyor. Atlas dergisi'nde başarılı olacağına inanıyorum.
Görürseniz sanal selamımı iletin.

sevdamavisi dedi ki...

sevgili Tijen,
ne güzel bir köşede yazmaya başlamışsın hem de kaliteli bir dergide tebrik ederim.

Tijen dedi ki...

Sagol Sevda'cigim,
Yazarligini yaptigim bütün dergiler özel bana göre ama ne yalan söyleyeyim bir kaç tanesinde yaziyor olmak beni daha çok motive ediyor.
*
Sevgili Punto Agabey,
Elbette, ben abla ve abilerimi pek severim. Onlardan çok sey ögrenirim. Bana dilediginiz sekilde hitap edebilirsiniz. Sizin yazdiklariniz hepimiz için dersler içeriyor. Bugünkü yaziya ekleyecegim linkinizi, daha çok dostumuz okusun isterim. Özcan Bey'i bir daha ne zaman görürüm bilemiyorum ama sanal selaminizi sanal olarak iletebilirim.

Punto dedi ki...

Sevgili Tijen,

Sıcak mesajlarin ve link için teşekkür ederim. Ben yaşadıklarımı, günlük tutmadığım için hatırladıklarımı yazıyorum. Bu anılardan dersler çıkabiliyorsa ne mutlu bana.