
Birincisi sevgili adalı arkadaşım Ümit'le ilgili. Çanakkale'deki evlerinde bir gün bir tost yapmıştı, akıllara ziyan. Ondan çoook uzaklarda bir gün ben de o tosttan yaptım, zeytinyağı hariç. Güzel bir tulum peyniri, domates, domatesin üzerine tuz ve kekikleydi benimki. Öyle çok sevdim ki, sonraki gün bir daha yaptım. Sonra bir daha, bir daha. Ve seni andım MitMit'ciğim. Ne var ne yok herşey gönlünce mi bugünlerde?
İkincisi daha da uzak günlerden bir anıyı canlandıran bir makarna. Aslı'cığımla, biricik arkadaşımla Boston'da, Aslı'nın evindeyiz. Bir İtalyan arkadaşından öğrendiği bol soğan ve sarımsaklı, renkli biberli makarnadan yapmışız. Yanında bir şişe güzel kırmızı şarap. Birer tabak kesmemiş, ikinciyi yemiş, üçüncülere göz kırpmışız. İki şen kadın, güle oynaya yemiş, sonra şiş midelerimizle koltuklara serilmişiz. Bu bizim ritüellerimizden biri o zamanlar. Ne zaman sarılı kırmızılı yeşilli biberli makarnadan yapsam seni anarım Aslı kuşum, tatlı arkadaşım. Peki ya kral kahvaltılarımız? Kimbilir kaç kişiye anlatmışımdır her daim canlı kahvaltı anılarımızı.