12 Mayıs 2007
Dün bunu yedim
Günlerden dündü. Bir gün önce, akşamında o günün, taaa uzaklardan getirdiğim yabani pirinçlerimi haşlamaya niyet ettim. Hepi topu 2.5 çay fincanı kadardı. Ne kadar su çekiyordu yabani pirinç? Hatırlayamadım. Başladım aranmaya. Her tarif -internette- farklı bir su miktarı vermiş. Bire iki buçuktan bire beşe kadar gidiyor. Daha önceki seferlerden, hatırlar gibi oldum. Yok yok dedim, bire üç yeterli. İki buçuk fincan pirince lazım 7.5 bardak su. Ooo dedim çok olacak, iyisi mi ben bunun bir fincanını ayırayım. Sonra haşlarım. Suyunu kaynattım, bir tutam kaya tuzu koydum (deniz tuzum biteli beri bir peynircide bulduğum çok temiz kaya tuzunu kullanıyorum yemeklerde. Bir kısmını öğüttüm, o da salatalara serpmek için) birazcık da az kalan mandalina aromalı yağımdan gezdirim. Su kaynadı, attım pirinçleri. Uzun sürüyor pişmesi. Esmer pirinçten daha uzun. Kaynadı, kaynadı, kaynadı...
O arada, pazardan çarşamba günü aldığım mantarlar heba olmadan yapmalı düşüncesi geçti zihnimden. Çıkardım mantarları, yıkadım teker teker. Kimileri mantar yıkanmaz diyor, biliyorum ya nerede yetiştiğini bildiğim için (gübreli bir karışımda) yıkamadan kullanmaya gönlüm razı gelmiyor. Mantarlar dilimlendi. Önce yarım halka halinde doğranmış bir kaç soğan hafifçe kavruldu, sonra havuçlar eklendi, geçen haftadan kalan bir iki ufak kabak (henüz tarla kabakları çıkmamış. Bunlar hala sera ne yazık ki. Üzerini açtık diyorlar. Eh açacaksınız tabii, bu sıcakta. Kurur hepsi. Neyse ki diyorum, kabak genelde kendi kendine yetişir. Yine de almayaydım daha iyiydi. Gönül çekti işte), bol taze sarımsak. Mantarlar da eklenince kısa sürede sularını saldılar, sonra çektiler. Oldu bile sebzeli mantar sote.
Sonra? Sonra dün, yine önceki gün suya koyduğum Çandır fasulyelerini (buralara has ufak ve çok lezzetli bir kuru fasulye türüdür) haşladım. Sonra? Sonra koca kaseme yabani pirinçten koydum, mantar soteden ekledim, biraz da haşlanmış kuru fasulye. Üzerine hafifçe kavurduğum susamdan da serpince öyle güzel güzel baktı ki bana, hadi dedim, güzeller güzeli yeni Japon kasemi deneyeyim. Hem eve geldim geleli, yemek fotoğrafı çekmedim ben. Hazırladığım karışımı tabağıma aldım, poz verdirdim. Öyle uçmaya hazırmış gibi poz verdi. Ne diyeyim, o kadar heveslenmiş, süslenip püslenmiş. Kıracak değilim ya hevesini. E hadi dedim. Madem öyle istedin, sen uçar gibi poz ver. Ne çıkar. Sonra da afiyetle yedim. İşte ben dün bunu yedim.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
20 yorum:
yaptiginiz yemekten cok anlatiminiza ve ucan kaseye bayildim. BU kadar saglikli bir yemek tarifi icinde teskkurler.....
afiyet şeker olsun :)
acaba içine koyduğunuz huzur ve şükran duyguları onu uçuruyor olmasın?
Melek
Sevgili Aynur,
Öyle özel bir tarif değil. Sadece ihtiyaç duyduğumuz her tür şey var içinde, protein, karbonhidrat, vitamin ve mineraller. Bunun için seviyorum böyle karışımlar.
*
Sevgili Melek,
Dün fena bir gün değildi evet. Her gün öyle olmuyor ama! Tabaklar da her gün uçmak istemiyorlar böyle olunca...
Hani derler ya "cok dalginim dun ne yedim onu bile hatirlamiyorum" diye, sen sakin bunu soyleme :) Ne yedigini gayet iyi biliyorsun bak:)
Aman, aman! Kurufasulyenin her haline bayilirim!!!!!!!
Alisveris yaptigim kucumencik bir yer var farmer's market'te. Pazar demek lazim Turkce, degil mi? Bildigimiz pazar yeri. Adamda hep taze sarimsak oluyor. Her hafta aliyorum; her hafta, aman yanlislik olmasin, bu sarimsaktir, taze sogan degil, diyor. Biliyorum, diyorum. Gulusuyoruz!
Ah, bak ben markette ne buldum bugun: taze yaprak! Simdi etrafinda dolaniyorum,. hayaller kuruyorum. :o)
www.elifsavas.com/blog
Lama'cığım,
Aynı gün iki öğünde de aynı şeyi yersen ve öğünde sadece tek bir yemek varsa unutmazsın. Unutur musun?
*
Elif çok sevindim taze yaprak bulmana. Ne yapacaksın? Anlat olur mu? Hatta bitmeden daha da al. At dolaba. Bozulmuyor öyle kolay kolay nasılsa...
Bu yemek tam benlik olmuş, ne de güzel anlatmışsın. Öpüyorum yanaklarından, sevgiler...
Sevgili prenses,
Bir gün sana da sunma şansım olur umarım. Ben de sana sevgiler yolluyorum buradan.
Sevgili Tijen'ciğim,
En sevdiğim arkadaşım, onun biricik anneciği ve benim biricik annemle uzun süren bir pazar kahvaltısından sonra ne zamandır bitiremediğim bahar temizliğini bugün sonlandırdım-bu arada ben de bittim.
Sonra annemi peşimden pazara sürükledim ama ne yazık ki geç kalmıştık ve pazar toplanmak üzereydi. Enginarcı-m, tüm enginarlarını satıp sırra kadem basmıştı, otcu-msa geçen hafta verdiğim siparişleri gelmeyeceğimi düşünüp başkalarına satmıştı. Bedbaht bir pazar yapıp eve yollandım.
Pazardan aldıklarımı yerleştirinken geçen hafta aldığım bir kilo kadar brokolinin bana küskün baktığını gördüm ve sana koştum, "acaba Tijen neler yapar brokoliyle..?" düşüncesiyle. Şimdi aklımda bir dolu düşünce var ama mutfağa gidemiyorum... Yazdıklarını okumak o kadar keyifli ki :)
Önceki gününün güzel geçmesine çok sevindim, umarım bugünün de güzel geçmiştir.
Sevgiler,
Derya
Kaya tuzu kullandığınızdan söz edince aklıma geldi de; nereden elde ediliyor kaya tuzu, siz bilirsiniz. Hatırlıyorum, eskiden annem turşu kurarken kullanırdı. Şimdi nereden buulunur, alınır bilemiyorum.
Derya'cığım böyle güzel yorumlar gelince insan en mutsuz anında da olsa yüzüne bir gülümseme yerleşiverir inan. Çok sağol. Umarım senin günün de çok güzel geçmiştir.
*
Ekmekçi kız,
Kaya tuzu genelde turşu veya zeytin zamanlarında (ki birbirine yakın mevsimler) pazarda, zahirecilerde satılır ama genelde pek temiz olmaz. Öyle olunca ben kaynar suda eritip süzerek kullanırım. Oysa bu aldığım o kadar temiz ve bembeyaz ki! Bazı yerlerde tuz ocakları var -biri de Kemah yakınlarında- oralardan çıkıyor diye yuvarlak bir yanıt vereceğim çünkü ben de görmedim içini...
Sevgili Tijen Abla cığım anneler gününüzü en içten dileklerimle kutluyorum...
Hande'ciğim,
Ben bugüne kadar sadece kitap doğurdum. Bilmem o anneler günü kutlaması kabul etmeye yeter mi? Bence senin anneler gününü kutlamalıyız, çok tatlı bir anne olduğun için. Umarım çok güzel geçmiştir.
Oh afiyet olsun canım! Biliyorum senin bu karışımlarını:) Ben de benzer şekilde, ama büyük servis tabağına yanyana koyup yemeyi seviyorum. Hepsi karşımda olunca ve tabak büyük olunca gözüm doyuyor sanki:)) Dün mesela ben de limonlu-rokalı makarna yanına iç bakla koyup yedim. Bir de salatam vardı ama o ayrı tabaktaydı:)
Oh sana da afiyet olsun Sibel'ciğim. Ben seviyorum bir tastan yemeyi. Tabii salata varsa yanında onu karıştırmazdım içine ya biliyorsun işte, bulguru falan sebzeli, bakliyatlı yapmayı da seviyorum. Aynı mantık aslında.
SEvgili Tijen Abla cığım iltifatınız beni çok gururlandırdı teşekkür ederim. Sİz de kitapların annesi olduğunuz için sizin de anneler gününüzü kutlayabiliriz neden olmasın... Sİzin kitaplarınızı okuyarak yemek yapan, çocuğunu besleyen bir sürü anne var öyle değil mi? Bence zaten her kadın doğuştan annelik potansiyeline, annelik duygularına sahip olduğu için bile anneler gününü kutlamaya hak kazanırlar...Öpüyorum ve sizi kitap annesi ilan ediyorum :))
Yaşasın kitap annesi oldum!
Sağol Hande'ciğim. Eh bu da bir doğum tabii ama tatlı bir bebek sahibi olmak, ona bakmak, büyütmek bambaşka bir duygu. Kitap basılınca artık senin olmuyor çünkü... Yine de teşekkürler güzel düşüncen için.
Gecen gün Hadi Çıksın oyunu yazına yorum atacaktım, yine araya bir iş girdi Tijen'cim.
Aslında mail atacagim sana ne zamandir.
Fakat insan yasalndikca zaman daha mi hizli geciyor acaba, hicbirseye yetisemez oldum.
Hadi Çıksın oyununun kitap bölümüne talibim ;-)
E hadi artık benimki de çıksıııın :)
(Mitinge ben de uzaktan baktim ne yazik ki.
İzmir'e gidemedim. Kanaltürk karsisinda orada gibiydim)
Evet evet Binnur'cuğum,
Kesinlikle ben de seninle hem fikirim. Çıksın çıksın!
Sevgili Tijencim, resim ve kase tek kelimeyle muhteşem,yemek için söyleyecek söz yok.Ellerine sağlık....
Yorum Gönder